Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.65
  • ALTIN
    2398.8
  • BIST
    10247.26
  • BTC
    61196.95$

İnsanoğlu Kendini Bilmeli

01 Ekim 2019, Salı 08:54

İslâm, teslimiyet; Müslüman da teslim olan insandır. Her şeyin başı, Allah ve Rasûlü’ne teslimiyettir. Yüce Allah’ın verdiği nimetlerden yararlanan her insanın vicdanında, bir minnettarlık ve şükran hissinin uyanması gerekir. 
Maddi ve manevi sayısız nimetlerle kuşatılmış bir varlık olan insan, her nefes alış ve verişinde bile iki nimeti aynı anda yaşamakta olup, Allah Teâlâ’nın insanoğluna lütfettiği maddî ve manevî nimetlerin tespit edilip sayılması mümkün değildir.
Bu hissin ifadesi olan hamd ve şükür, hem sözle, hem de fiilî olarak yerine getirilmelidir.
İslâm Dini en güzel ahlâki prensipleri ortaya koyan bir dindir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz tarafından bizlere miras bırakılan başlıca güzel ahlâki ilkeler şunlardır. Doğruluk, sözünde durmak, temizlik, cömertlik, sabır, tevazu, iffet ve hayâ, tevekkül, kanaat etmek, şükür, çalışma, şefkât, cesaret, nezaket, vefa, hoşgörülü olmak, güler yüzlü, güzel sözlü olmak, sadelik. 
Cenâb-ı Hakk insanı,  ahsen-i takvîm olarak yaratmış ve ona, bu dünyada sınırlı bir ömür vermiştir. O, bu sınırlı ömrün her anından, hesaba çekilecektir. Bunun için insanın, ömrünü ve zamanını çok iyi değerlendirmesi gerekir. 
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de şu hadisi şerifinde dikkatimizi bu gerçeğe çekmektedir:
“Beş şey gelmeden önce beş şeyin; ölüm gelmeden önce hayatının, hasta olmadan önce sağlığının, meşguliyetten önce boş vaktinin, ihtiyarlamadan önce gençliğinin, yoksulluğa düşmeden önce zenginliğinin kıymetini bil”(Acluni, Keşfu’l-hafa, Beyrut,1985, c.1, s.166.)
“Dertli adamın biri, bir gün bir çuval kaybetti. Nereye koyduğunu, kime verdiğini unuttu. Aramadığı, taramadığı yer de kalmamıştı. Ne var ki çuvaldan eser yoktu. Bu dertle namaza durdu. Adamın bir de küçük bir oğlu vardı ki, gönlü hikmet yuvasıydı. Adam aceleyle namaza durdu, aceleyle bitirip selam verdi. Namazda da hep çuvalı düşündüğünden yüzünde bir ışık parladı: “Yavrucuğum, çuvalı koyduğum yeri şimdi hatırladım. Git filan yerden al, getir.” dedi. Nur yumağı çocuk, babasının bu haline hayret etti. Babası namaz mı kılıyordu yoksa çuval mı arıyordu? Çocuk: “Ey babam, namazı yeniden kıl. Çünkü sen namaz kılmıyor, çuval arıyordun ve nitekim çuvalı buldun ama namazı kaçırdın. Böyle bir namazın kimseye bir faydası dokunmaz.” dedi. Baba, değirmen taşları gibi döne döne, dedi ki: “Gerçek dersin oğlum. Bu namaz olmadı. Ben çuvalla yattım, çuvalla kalktım.”
Yüce dinimiz İslâm’ın hedefi, insanların dünya ve ahiret saadetini temin etmektir. Dolayısıyla kâmil insan, Allah’tan hakkıyla korkar. Kimseye kötülük etmez. Herkese iyilik eder. Adalete, ilâhi hukuka riayet eder. Nefsi için sevdiği şeyleri başkası için de sever. Nefsi için kötü gördüğü şeyleri başkası için de kötü görür. Allah’a tevekkül ve itimat eder. 
Hayat imtihanını kazanmak isteyen insan, bir gün öleceğini ve yaptıklarından hesaba çekileceğini asla unutmamalıdır. Dünya hayatı geçici olup mutlaka ölümle sonlanacaktır. Ahiret hayatı ise bakidir, ölümle başlayıp ebediyen devam edecektir. 
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Her biriniz çobansınız ve her biriniz sürüsünden sorumludur. Kişi, ehli ve evlâd-ı iyali üzerine bir çobandır, aile efradından sorumludur. Kadın, kocasının evinde bir çobandır, ev işlerinden sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malında çobandır, muhafaza hususunda sorumludur. Her adam, babasının malında bir çobandır, salahiyetlerinden sorumludur. Hülasa her biriniz çobansınız ve sürünüzden sorumlusunuz.”
Hayat imtihanını kazanmak isteyen insan, bir gün öleceğini ve yaptıklarından hesaba çekileceğini asla unutmamalıdır. Dünya hayatı geçici olup mutlaka ölümle sonlanacaktır. Ahiret hayatı ise bakidir, ölümle başlayıp ebediyen devam edecektir. 
İnsan için çeşitli imtihan şekilleri bulunmakla beraber en fazla karşılaştığı imtihan dünyevî arzu ve isteklerle alâkalı olanıdır. Yani insan daha çok para, mal-mülk, makam-mevki, çoluk-çocuk sevgisi gibi dünya hayatının süsü olan nimetlere karşı tutumu ile denenmektedir. 
Ömrün bittiği, servetin tükendiği, saltanatların yıkıldığı şu dünyada en büyük nimet, arkamızda imanlı, ihlâslı ve hayırlı bir nesil bırakmaya vesile olmaktır.
Sevgili Peygamberimizin tavsiye ettiği bir dua ile bitirmek istiyorum:  Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana lâyık ibadet etmek için bana yardım eyle!. ”(Ebû Dâvûd, Vitir 26.)
Gönülden Muhabbetlerimle.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.