Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2421.0
  • BIST
    10268.58
  • BTC
    62130.41$

İnsan, Yalnız Çalıştığının Karşılığını Alır

26 Mart 2018, Pazartesi 07:11

“Bir baksana, gökler uyanık yer uyanıktır,

Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır. 

Mehmet Akif ERSOY

Yaratılan varlıkların en şereflisi olan insanın bu dünyaya geliş gayesi, Yüce Mevlâsına kulluk vazifesini yerine getirirken, aynı zamanda da hem dünyası ve hem de ahreti için çalışmak olmalıdır.

Yüce dinimiz İslâm, dünya ile ahiret, ruh ile beden ve madde ile mânâ arasında hassas dengeler ve kurallar koymuş olup, bu kurallara uyarak çalışıp gayret edenler hem bu dünyada ve ahiret hayatında sonsuz saadete nail olurlar. Çünkü Yüce dinimiz dünya ve ahiret mutluluğu için çalışıp gayret etmemizi bizlere farz kılmıştır.

Cenâb-ı Hakk insanı,  ahsen-i takvîm olarak yaratmış ve ona, bu dünyada sınırlı bir ömür vermiştir. O, bu sınırlı ömrün her anından, hesaba çekilecektir. Bunun için insanın, ömrünü ve zamanını çok iyi değerlendirmesi gerekir.

Cenâb-ı Hakk’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için gayret göstermemiz gerekir. Bu gayretin neticesinde de dünya ve ahrette işlemiş olduğu amelin karşılığını görecektir. Nitekim Cenâb-ı Hâk, bir ayetinde, "İnsan, yalnız çalıştığının karşılığını alır"(1) buyurmuştur.

Cenâb-ı Hak insanı, yaratılmışların en şereflisi olarak var etmiş ve ona, bu dünyada sınırlı bir ömür vermiştir. Onun için insanoğlunun daima çalışmak ve gayret içinde olma sorumluluğu vardır. Çünkü insanın beslenme, barınma ve giyinme gibi gerekli ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların temini ve hayatını devam ettirmesi için çalışması gerekir. Bir Müslüman her konuda olduğu gibi, çalışma konusunda da dünyasını ve ahiretini birlikte düşünmelidir.

Şeyh Sâdî’nin buyurduğu gibi:

“Bulut, rüzgâr, Güneş ve felek senin eline ekmek vermek için çalışıp, hizmet görüyorlar. O ekmeği gaflet etmeden yiyesin diye… Allâh’ın emriyle onlar senin için böyle çalışırlarken, senin vazifeni yapmaman, boş oturman hiç yakışık alır mı?”

 

Sevgili Peygamberimiz, bizzat çalışmış ve bunu herkese tavsiye etmiştir. Her konuda olduğu gibi, çalışma hususunda da bizler için en güzel örnek olmuştur. Bunu, Hz. Peygamber, gerek cemiyet hayatında ve gerek şahsî ve ailevi hayatında örnekleriyle ortaya koymuştur.

 Mescid-i Nebevi’nin inşaatında taş taşıdığı gibi, kendi evinde de hiçbir hizmetten kaçınmamıştır. Özellikle çalışma ve emek harcama konusunda daima diğer insanlarla eşit bir muameleye tabi olmak istemiştir. Başkasına yük olmayı değil, onlara yardımcı olmayı prensip edinmiştir. El emeğine son derece önem vermiş ve herkesin de buna çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Konuyla ilgili çarpıcı sözlerinden birisi şöyledir: "Hiç kimse elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.”(2) buyururken emeğe saygıda İslâm’ın üzerinde hassasiyetle durduğunu vurgulamıştır.

Dünya nimetler deryasıdır. Bu nimetleri elde etmek için çalışmak şarttır. Zamanı en iyi şekilde değerlendirmek,  ancak çok iyi çalışmakla olur. Çünkü dünya ve ahiret saadeti, ancak hayırlı ve verimli bir çalışma ile elde edilir.

Atalarımız, "Ne ekersen onu biçersin” sözüyle çalışmadan, bir şeye sahip olmanın mümkün olamayacağını ifade etmişlerdir. Toplum hâlinde yaşamanın insana sağladığı bir takım haklar ve yüklediği sorumluluklar vardır.

Çalışan insan: Çalışarak, kazanarak, zekâtını, vergisini vererek devletine ve milletine karşı görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olur. Haklara saygı göstermek ve sorumlulukları yerine getirmek, herkesin ortak görevidir.

Gerçek yaşam alanı olan ahiret için bu dünya, imtihan sahası olarak belirlenmiştir. Bu hayata gelen her bir birey için ayrı bir imtihan gerçekleştirilmiş, bu imtihanda niceleri başarılı olurken niceleri de kaybetmiştir.

İnsan olmanın gerekliliğini yerine getirebilmenin en önemli göstergesi, insanın yaratılış gaye ve hikmetinin bir ifadesidir. Bu ifade şekillerinin en önemlilerinden biri de, Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı mahlûkatı için verdiği nimetlere hamd ve şükür vazifesini yerine getirme gayretidir.

Yazımı Sevgili Peygamberimizin tavsiye ettiği bir dua ile bitirmek istiyorum:  Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana lâyık ibadet etmek için bana yardım eyle!. ”(3)      

 Gönülden Muhabbetlerimle...

Dipnotlar:

1-Necm Sûresi, 53/39.          

2-Buhârî, Buyû, 15.   

3-Ebû Dâvûd, Vitir 26.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.