Konya
14 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2434.8
  • BIST
    10095.94
  • BTC
    61618.99$

İKİ YÜZLÜLÜK

29 Ağustos 2016, Pazartesi 08:42

Haddinden ziyade yükselen kişi

Feleğin gözüne batar demişler                                                                                                                                    

Her kim ki, dünyada keskindir dişi 

Mutlak bir belaya çatar demişler.

 

Tokadızade Şekip Bey'in bu dörtlüğü, tarihi gerçekleri ne güzel dile geti­riyor. Tarih kitapları; keskin dişli zalimlerin dişlerinin nasıl kırıldığının ör­nekleriyle doludur. Fakat şu da bir gerçek ki; bu zalimlerin bertaraf edil­mesi esnasında, binlerce hatta yüz binlerce mazlum insanlar, çocuklar, ka­dınlar ve ihtiyarlar da hayatlarını kaybetmişlerdir.

Bizim tarihimizdeki bazı zalim kişiler gibi, Saddam da, başı selâmette iken azılı bir din düşmanı, fakat başı sıkışınca, dini kendine kalkan edip, inançlı insanların yardımını bekleyen zalim ve sadist birisidir. Bir gün o da öldürüldü, ama, şu anda öldürülenler, üzerlerine yağmur gibi bomba dökülenler, sadist Haçlıların ölüm makinelerinin tepelerine ateş kustuğu Müslüman, çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlardır.

Irak üzerine anında saldıranlar, vakit geçirmeden Haçlı Seferleri dü­zen­leyenler, Saddam’dan daha zalim, daha hain ve daha sadist bir millet olan Sırpları, kanatlarının altına almalarının, onların yaptıklarını görmezlikten gelmelerinin, hatta alkışlamalarının hesabı elbette bir gün sorulacaktır. Bizim okul kitaplarımızda “düşman” kelimesinin kullanılma­sını bile ırkçılık, bar­barlık, bağnazlık telâkki eden Avrupalı, Sırpların millî marşlarında: “Od Jadrana do İran’a, Nece biti Müslüman’a-Adriyatikten İran’a bütün Müslü­manlar katledilecek”([1]) sözcüklerine hiçbir şey demiyorlar.

İsrail;  üç vatandaşının, Filistinlilerin attığı basit bir füze neticesinde öl­mesini,  savaş ve saldırı sebebi sayıp, savaş için İsrail’e yeşil ışık yakan ve anında mali ve askeri yardım gönderen batı, acaba her gün beş altı ferdi öldü­rülen Filistinlileri insan kabul etmiyor mu?

Bir asır önce vuku bulduğu iddia edilen, Ermeni soykırımını ikide bir dünya kamuoyunun gündemine getiren ABD, acaba Filistin meselesi hak­kında bir konferans düzenlenmesine neden şiddetle karşı çıkar, veto hakkını kullanır?

Saddam Halepçe’ye kimyasal bomba attığında, Iraktan bize sığınan mültecilerin on tanesini kendi memleketlerine götürmezken (teröristler hariç) ve mali bir yardımda bulunmazken, “bunlara iyi bakmıyorsunuz, adam başı şu kadar et vermiyorsunuz” diye kafa tutan Batılılar, neden Fi­listin’deki kamplarda İsrail zulmü altında inleyen insanlara da aynı hassasi­yeti göster­mezler?

Dün memleketimizi kan gölüne çeviren Doğu ve Güneydoğuda ya­ka­lanan gözü dönmüş canilere, çocukları ve hayvanları bile katleden hain­lere hapishanede iyi muamele edilmiyor diye,  heyet üstüne heyet gönderen adâlet havarileri; niçin bir tek heyeti de, İsrail zindanlarında, üzerlerinde ilaçlar, zehirler ve yeni silahlar denenen, Mossad ajanlarının yeni işkence icatlarında kobay olarak kullandıkları, tek suçları İsrail askerlerinin üstüne füze değil, bomba değil, silah değil sadece taş atmak olan ve sayıları kırk bin civarında olduğu tahmin edilen, İsrail cehennemine göndermezler?

Azerbaycan’da binlerce Müslüman Türk, Moskof ve Ermeni tankları­nın paletleri altında ezilirken ses çıkarmayan, hatta Ermenistan depreminde sıhhi malzeme diye, yüzlerce uçak dolusu silah ve mühimmatı gönderip, Ermenileri de Azerilerin üzerine salan Batı, neden Baltık devletlerinde beş altı kişi öldü­rüldü diye topyekün ayağa kalkıyor? Ama temeli adalete da­yanmayan mede­niyetlerin ömrü az olur. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Avrupa medeniye­tinin de ömrü aynı sebepten dolayı az olacak. Daha iki yüz seneye varmadan çatırdamaya ve inkıraza doğru gitmeye başladı. Za­hirde bu hissedilmiyor ise de hakikatte bu olay başlamıştır.

CIA ve FBI ajanları sayesinde istediklerini iktidara getiren, istedikle­rini alaşağı eden, daha fazla dişlerine dokunanları ya öldürüp, yada küçük bir ope­rasyonla yakalayıp götürenler, hele üçüncü dünya ülkelerinde ken­dilerinden habersiz sineğin bile uçmadığını iftiharla söyleyen ABD; acaba Saddam'a neden ayrı bir muamele yaptı? Onu bertaraf edemez miydi? El­bette edebilirdi. Fakat güçlü bir İslam devleti İsrail için devamlı tehlikeydi. Hem öyle yapsa Müslümanları, İslam devletlerini bir birine nasıl düşüre­cekti? Nasıl aralarına fitne ve fesat tohumları atacaktı? Şu uyanmaya başla­yan İslamî hareketi nasıl bastıracaktı. Kendi ekonomik çöküntüsünü nasıl telâfi edecekti.

Evet İslam âleminin başına Saddam külâhı, bu hesaplar neticesi giydi­rildi. İnşallah âlem-i islâm’a ibret olur.

Dipnot:

1- Tarih Med. Dergisi, sayı 54, s. 14.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.