Konya
14 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2425.3
  • BIST
    10106.87
  • BTC
    61882.11$

HARAM ? HELÂL

23 Mayıs 2017, Salı 07:41

Bülbüle gül yarar, deveye diken

Hasrettir aşığın belini büken

Tarlasına haram tohumu eken

Helâl mahsulünü biçer mi bilmem   

Yeryüzünde her şeyin rızkını Allah verir. Ama onu helâl veya haram yol­dan iktisap etmek (kazanmak) insa­nın irade­sine bırakılmıştır. Malum bizim inancımıza göre; hayrı da, şerri de yani her şeyi Allah yaratır. Fakat in­sanla hayvanın farkı buradadır ki; Allah insana irade-i cüz’iyye vermiş, yani tercih yapabilme yeteneği vermiş. İyiyi de kötüyü de tercih edebilir. İşte sorumluluk burada başlar, çünkü Allah iyileri, güzelleri, helalleri tercih et­memizi ister, çünkü dünya imtihan dünyasıdır.

Konuyla ilgili Hz. Ali üzerinden menkul çarpıcı bir olay anlatılır. O bü­yük zat bir yere varır, mescitte namaz kılmak ister ama atını bağlayacak bir yer yok, orada deli­kanlılar oy­namaktadır, birine atını tutuvermesini rica eder. Namazdan çıktığında atın gemsiz ve eğersiz dolaştı­ğını görünce, öteki genç­lere sorar, onlar; “o emanet ettiğin genç onları soydu, ilerde sattı ve gitti” derler. Hz. Ali kaça sattığını sorar; “on dirheme” derler. Hz. Ali; “hayret, bende o gence atımı tutu­verdiği için 10 dirhem mükâfat verecektim. Ama helâl yoldan gelecek rızkını haram etti” buyurmuş.

Kaderde kime ne gelmesi, ne verilmesi, rızık veya mad­diyat olar ne takdir edilmiş ise, o mutlaka o adamı bulur, çünkü Allah’ın takdiri şaşmaz, ama o takdirin geliş yollarını (haram veya helâl) kişi kendisi tercih eder, kıs­sada olduğu gibi. Allah ve Resülü bu yolun helâl yol ol­masını emrederler.

Bir bedenin rızkı, bir vasıtanın yakıtına benzer. Bo­zuk, hileli, karışık ya­kıt ile istenilen yere varılamayıp; yolda kalma, vasıtanın bozulması, istenilen hızla gide­meme gibi birçok musibetle karşılaşıldığı gibi, haram lokma ile beslenen bedenden de hayır gelmeyeceğini, iba­detinin, duasının kabul olma­yacağını, o enerji ile edindiği evlatlarının hayırsız ola­cağını, hanesine huzur ve saâde­tin uğramayacağını, hastalık­lardan, illetlerden kurtula­mayacağını… Allah ve Resülü bil­diriyor.

Kanuni, Balkanlarda sefere giderken bir Yeniçerinin küffar bağlarından bedelsiz bir salkım üzüm yediğine muttali olmuş, askerin derhal ordudan atıl­masını ve ge­reken cezanın verilmesini emretmiş ve “kursağında ha­ram lokma olan leş­kere Allah zafer nasip etmez” demiştir.([1]) 

Hz. Mevlânâ enteresan bir hususa dikkat çekiyor ve şöyle diyor: “Ey dik­kat ve itina eden kimse; köpeğin önüne bir lokma ekmek atacak olursan, ev­vela koklar, ondan sonra yer. Köpek burnu ile koklar. Bizde aklımızla koklayıp helal­leri yememiz lâzım.” (11158-11159).

Somuncu babaya birisi yardım vermek istemiş o “eşeğe ver yerse ala­yım” demiş eşek yememiş oda alma­mış.([2])

Ama son zamanlarda Müslümanların ekserisi öyle bir zihniyete sahip ol­dular ki: “Haram helâl ver Allahım, fakir kulun yer Allahım” diyorlar ama son zamanlarda Müslü­manların düştükleri zillet de ortada.

Peygamberimiz: “Öyle bir zaman gelecek ki, kişi ka­zandığının helâl mi haram mı olduğuna dikkat etmeye­cek. Kıyamete yakın en az bulunacak olan şeyler, helâl kazanç ve vefalı dost olacak.”([3]) buyurmuştur. Yine Seyranî’nin ibretli sözüne kulak verelim:

Allah'ın emrine mutî’im dersen

Resûl'ün emrine itâat eyle

Haram-helal demez bulduğun yersen

Müminlik sözünden feragat eyle         

“Kemâle erenler, ancak midelerine gireni kontrol et­mekle kemâle erebil­mişlerdir.” İbrahim Ethem

Karadeniz bölgesinde nükteleriyle meşhur ve maruf olan Oflu hocaya tütünün haram olup olmadığı sormuş­lar. O şöyle demiş:   

Tütün çürük olursa

Lüle erik olursa

İçen Yörük olursa  haramdur,  Amma:

Tütün Şiraz olursa

Lüle Burgaz olursa

İçen de Laz olursa helâldir demiş. Tabi bu işin lati­fesi. Kişilere göre fetva olmaz.   

Atatürk etrafındakilerle Beykoz’a gezmeye gider halk toplanır. Yakında cami görünce; “Beykoz imamı gelsin” der ve elinde tuttuğu üzümü göstererek şöyle sorar: “Hoca bu helâl de bunun suyu neye haram oluyor?” Hoca: “Pa­şam ka­rın sana helalde kızın neye haram?” deyince, ho­canın cesa­reti ve hazır cevaplılığı hoşuna gider ve; “Hoca sen âlimsin, ben ise softaları arıyorum. Yarın saraya gel de konuşalım” der. Ertesi gün saraya alır ve hoca ile sa­at­lerce konuşur.([4])

Dipnotlar:

1- Celal Yıldı­rım. İslami Türk Tarihinin Altın Sayfaleri. s. 408.

2- Kethüdazade Mehmet Arif, “Osmanlı Hayatından kesitler”, İnsan Yay. İst. 2007, s. 128.

3- Nesâî, Büyü 3.

4- Hilmi Yücebaş, “Hiciv ve Mizah Edebiyatı Antolojisi”, L & M Yay. İst. 2004, s. 129.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.