Konya
13 Mayıs, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.31
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2447.5
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    61413$

Görünüş

29 Şubat 2020, Cumartesi 09:47

Her şeyin bir dış görünüşü, bir de içyüzü vardır. Onun için yalnız dış görünüşe bakarak yargıya varmak insanı aldatabilir. Dış görünüş her zaman insanı yanıltabilir, önemli olan iç güzelliktir, bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.

Önemli olan, kişinin dış görünüşü değil sahip olduğu bilgisi, görgüsü, kültürü ve düşüncesidir.

Dış görünüşler her zaman bizi aldatabilir. Bir kimsenin iyi veya kötü olduğunu, dış görüntüsüne bakarak değil, bilgisine, görgüsüne, eğitimine, kültürüne bakarak anlarız.

Sultan sarayda görkemli bir şölen vermişti.

Nasrettin Hoca de saraya gelen güzel güzel giyinmiş misafirleri izliyordu.

Sonra kendi üzerindeki paçavralara dokundu ve şenliğe katılan insanların üzerindeki şık saten ve ipeklerle karşılaştırdı. Karnı açlıktan gurulduyordu.

 Ziyafet sofrasındaki güzel yiyecekleri düşündü. Karnının açlığının etkisiyle saray kapısına doğru yürüdü ve kendini muhafızlara tanıttı.

Geleneklere uygun olarak misafirperver bir şekilde isteği geri çevrilmedi, muhafızlar şölene katılmasına izin verdiler.

Muhafızlar onu ziyafet masasının en sonuna oturttular.

Sonra lezzetli yiyecekler tepsilerle iyi yetişmiş garsonlar tarafından masaya getirildi fakat masanın sonuna Nasrettin Hoca’nın oturduğu yere gelindiğinde tepsiler boşalmıştı.

Nasrettin Hoca üzgün bir şekilde kullanılmamış tabağının başından kalkarak saraydan dışarıya çıktı. Sonra zengin bir arkadaşının evine giderek olanları ona anlattı.

“Senden bir takım kıyafet ödünç alabilir miyim?” dedi.

 Arkadaşı ona zengin kıyafetler ve ona uygun şık bir sarık verdı.

Nasrettin Hoca saraya geri döndü ve muhafızlara kendini tanıttı.

Muhafızlar onu iyi kıyafetler içinde görünce ona inanmadılar, onun ziyarete gelen bir prens olduğunu düşündüler ve onu önünde eğilerek selamladılar.

Muhafızlar ona eşlik ederek onu içeriye masanın en başına oturttular.

Yeniden tepsiler dolusu yemek sofraya geldi. Bu sefer garsonlar Hoca’ya tabağını lezzetli yiyeceklerle doldurdular.

 Çok geçmeden bütün herkes Hoca’ya bakmaya başladı. Koluna sos döktü, sarığına içecek döktü, bütün mantosunu yemekle kapladı.

Sonunda yanında oturanlar çekinerek: “Neden şık kıyafetinizi kirletiyorsunuz ?” diye sordular.

“Eğer kıyafetim şimdi kötü görünüyorsa çok özür dilerim.” dedi Hoca.

 “Fakat bu yemekleri yememe vesile olan bu kıyafetler, o yüzden doymak önce onların hakkı.”

Hz. Mevlana ne güzel demiş:

“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.