Konya
12 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2444.4
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    60835.503$

EVLERİMİZDE BEREKETİN ANAHTARI

01 Ekim 2020, Perşembe 09:37

Evimizde bereketin anahtarını bize Sevgili Peygamberimiz (sav) öğretmişlerdir. Peygamberimiz (sav), küçücük bir çocukken kendisinin yanına verilen ve böylece nebevî terbiyeyle yetişme fırsatını yakalayan Hz. Enes’e (r.a.) verdiği bir öğütte selâmın değerini şöyle ifade etmiştir:

“Yavrucuğum! Ailenin yanına girdiğin zaman selâm ver. Bu, senin ve ailen için bereket olur.” (Tirmizî, İstiʾẕân, 10).

Allah Resûlü, selâmlaşma üzerinde önemle durmuş, karşılaşan iki kişiden, önce selâm verenin Allah katında daha hayırlı olduğunu müjdelemiştir:

“İnsanların Yüce Allah katında en hayırlısı, önce selâm verenleridir.”(Ebû Dâvûd, Edeb, 132-133).

Müslümanlar bir araya geldiklerinde söze ilk önce selâmla başlarlar. Bu âdâb, İslâm kültüründe“Selâm, kelâmdan (konuşmadan) öncedir” (Tirmizî, İsti’zân, 11) şeklinde ifade edilmiştir.

Karşılaştığı kimseye “es-Selâmü aleyke” diyen kişi, ona kendisiyle dost olduğunu bildirmekte, kendisinden ona bir zarar gelmeyeceğini beyan etmektedir. Dolayısıyla Resûlullah’ın (sav)

“Elinden ve dilinden başkalarının güvende olduğu kimse”olarak tanımladığı (Müslim, Îmân, 65) “Müslüman”ın konuşmaya “selâm” vererek başlaması oldukça manidardır. (Komisyon, Hadislerle İslam, c. 4, s. 361).

Selâmlaşmaya verilen önemi idrak eden ashâb da bu konuda hassasiyet göstermiştir. Bu sebeple Hz. Peygamber"e bağlılığıyla meşhur sahâbîAbdullah b. Ömer (r.a.), alışverişi sevmediği hâldesadece selâm vermek üzere çarşıya çıkar ve karşılaştığı bütün müslümanlara selâm verirdi. (el-Muvaṭṭaʾ, “Selâm”, 6).

Selam almanın farz oluşunun delilleri nelerdir?

Selam verilen kişinin aynı şekilde mukabelede bulunmasının farz oluşunun delili de bir âyette selâmlanan kişinin selâma aynı ifade ile karşılık vermesinin veya daha güzel bir ifade kullanarak muhatabına hayır duada bulunmasının emredilmesidir.  

“Bir mümin tarafından bir selâmla selâmlandığınız zaman siz ondan daha güzel bir karşılık verin veya aynı ile mukabele edin.” (Nisâ 4/86).

Bir hadiste de daha güzeliyle mukabele etmiş olmak için yapılan ziyadelere ayrıca sevap verileceği belirtilmektedir:

“Bir adam Peygamberimiz (sav)’e geldi ve “es-selamü aleyküm” dedi. Peygamberimiz de ona mukabelede bulundu sonra oturdu ve buyurdu ki: “On sevap”. Sonra başka birisi geldi ve “es-Selamü aleyküm ve rahmetullah” dedi. Peygamber Efendimiz ona da mukabelede bulundu ve “yirmi sevap” buyurdu. Sonra yine başka bir kişi geldi ve “es-Selamü aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh” dedi. Peygamber Efendimiz (sav) “otuz sevap” buyurdu.” (Tirmizî, İstiʾẕân, 2; Ebû Dâvûd, Edeb, 131-132).

Allah Teâlâ, Kitabı’nda Resûlü"ne şöyle emretmiştir:

“Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: "Selâm olsun size!” (En’âm, 6/54).

Yüce Allah"ın, Elçisi’ne öğrettiği bu selâm, kadın erkek, genç yaşlı, zengin fakir, hür köle bütün Müslümanların ortak selâmıolmuştur. Nitekim “Selâm”ın Allah"ın isimlerinden biri olduğunu söyleyen (Tirmizî, Deavât, 82)..

Allah Resûlü, namazlarının sonunda

“Allah"ım, Selâm sensin; selâmet de ancak sendendir.” diyerek dua etmiştir. (Müslim, Mesâcid, 135).

 

Kimler öncelikle selam vermelidir?

Herkesin birbirine selâm vermesini istediği için yolda karşılaştığı çocuklara da selâm vermeye özen gösteren Resûl-i Ekrem  (sav) ( Müslim, Selâm, 14, 15):

  1. küçüklerin büyüklere,
  2. binekli, atlı veya arabalı olanların yayalara,
  3. yürüyenlerin oturanlara,
  4. arkadan gelenlerin önlerinde gidenlere,

iki grup karşılaştığında az olanların çok olanlara selâm vermesini tavsiye eder. ( Buhârî, İstiʾẕân, 4, 5, 6, 7; Müslim, Selâm, 1).

Mescidde kadınlardan oluşan bir cemaat gördüğünde onlara uzaktan selâm verir, selâm verdiği anlaşılsın diye de eliyle işaret ederdi. (Müsned, VI, 458). Resûlullah, sadece yolda karşılaşılan veya başkasının evine misafir giden kimselerin değil kendi evine girenlerin de evde bulunan anne, baba, eş, çocuk ve akrabasına selâm vermesini emretmiştir. ( Tirmizî, İstiʾzân, 10).

İki grup insan birbiriyle karşılaştığında içlerinden birinin selâm vermesi, diğer gruptan da bir kişinin verilen selâmı alması yeterli görülmüştür. (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 141). Bir gruptan, meclisten veya birinin yanından ayrılan kişi de geride bıraktıklarına selam verir. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 49; Tirmizî, İstiʾẕân, 15). Selâm verirken veya alırken eğilmek doğru görülmemiştir. (Mehmet Efendioğlu, “Selam”, DİA, c. 36, s. 343).

O halde evlerimizde bereketin anahtarı olan selamlaşmayı hem hanelerimizde hem de toplumumuzda daha yaygın hale getirelim. Sevgiyi, saygıyı, dostluğu, kardeşliği ve dayanışmayı daha güçlendirelim. Allah bize dünya ve ahirette iyilik versin. Bizi cehennem azabından korusun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.