Konya
12 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2444.4
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    60903.232$

Dua Etmek Üzerine (3)

23 Mart 2021, Salı 08:54

Allah’a hamd, Hz. Muhammed  (s.a.v.)’e salât ederim.

Dua, hepimizin az-çok, uzaktan-yakından, hâlen -kalen uzak kalmadığımız bir nimet bir haldir. Öyle     ise dua konusunda ne bilip bilmediğimizi gözden geçirmek üzerimize bir vazife oldu.

Dua, her şeye muhtaç, ihtiyaçları sınırsız olanların hiçbir şeye muhtaç olmayana iç dökmesi, halini lisanıyla ve davranışlarıyla arz etmesidir.

Dua ederken dikkat edilecek haller vardır ki, uyanık bir gönül ile dua etmek gerekir. Telaffuz edilen her kelime mutlaka gönülde yerini bulmalıdır.

Dua hangi şekilde edilirse edilsin kalb lisanıyladır.

Harfler telaffuz edilirken her harfin mahrecinden çıkmasına özen gösterilecektir. Dua olarak ışınlayın. Çok güçlü ‘’refleksler’’, harfler, kelimeler, dilde vurgulanırken mors alfabesiyle telgraf çeker gibi kelimelerin anlamlarını da gönülden çok güçlü sinyallerle ışınlayıp göndermelidir. İnsanın bir şeyi sâdece diliyle söylemesi, kalb huzuru olmadan oruç tutması, dua etmesi ruhsuz kalıba benzer. Duvardaki resim gibidir. Ancak huzûr-ı kalble yapılırsa bir fâidesi vardır.

Dolayısıyla duâdaki temel unsur farkındalık bilincidir. Farkındalık bilinciyle kişi¸ ettiği duâ ile Allah katındaki konumunu belirler.

Dua birine bir şey ısmarlamak olarak görülmemelidir. Rabbimiz bizim darlığımıza ve dar ufkumuza göre değil çok yönlü ve derinlikli cevaplar verir. Duada esas olan küçüklüğümüzün şuurunda, isteme adabıyla ama kesinlikle karşılık verileceğine inanarak iç dökmedir. İstenilen şeylerin bire bir verilmesini beklemek Cenabı Allah’ın her şeyi bilmesi ve istediğini yapmasına aykırı olabilir. Çünkü insanın kaderi istediklerine göre değil davranışlara bağlı olarak gerçekleşecektir.- Allah’ın (c.c.) izniyle.- Sebeplere hakkıyla sarılmadan sonuç beklemek bunları dillerde dolandırıp ama harekete geçmemek duanın ruhuyla bağdaşmaz, ama Cenabı Allah (c.c.) sebepsiz yaratmak isterse buna da kimse mani olamaz.

ALLAH’TAN İSTEMEK

Dua, muradımızın gerçekleşeceği kapının tokmağını çalmanın yanında, o kapının sahibinin büyüklüğünü, her şeyi hakkıyla bilip yapabileceğine güvenimizi göstermektir. O’nun (c.c.) rahmetinin, merhametinin sınırsızlığını kabul edip her şeyi O’ndan (c.c.) bekleyip istemektir. Gönlümüzden geçenleri O’ndan (c.c.) gizlemek ne mümkündür. O (c.c.), her şeyi bilir ama bize düşen acizliğimizin farkında, ne kadar günahkar ve isyankar olursak olalım, o kapıdan ayrılmamaktır. Bıkmadan usanmadan bir gün bu kapıdan kabul görürüm inancıyla içli içli tüm benliğimizle istemektir.

Kur'an-ı Kerimin pek çok ayet-i kerimesinde duadan bahsedilmiş, çeşitli dualar zikredilmiştir.Başta Âdem (a.s.), Eyyüp (a.s.),Yusuf (a.s.),Yunus (a.s.) İsa (a.s.), Musa (a.s.) ve Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz dualar etmişler ve bunların kabul edildiğini müşahede etmekteyiz.

Yüce Allah (c.c.) dualarda ne isteyeceğimizi ve nasıl isteyeceğimizi bize öğretmektedir.

Dua, ibadet ilişkisi bir bütünün parçaları gibidir. Beş vakit namazın akabinde duanın olması, insana ihtiyaçlarının giderilmesini istemesi kulluk vazifesinin peşi sıra gelmektedir.

Duada sadece kendimizi düşünerek dua yerine, bütün Müslümanlara (Ümmet-i Muhammed)’e dua etmeliyiz ki biz de Ümmet-i Muhammed’den birisi olduğumuz için dua bizede fayda verir.

Duanın kabul olmasının ilk şartı helâl lokma ile ıslâh-ı bâtın eylemektir.

Denilmiştir ki:

Dua, göklerin anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri helâl lokmadır. Duanın kabul olmasının son şartı ihlâs ve hu-

zûr-ı kalbdir ki Cenâb-ı Hak: K.Kerimde: “Allah’a dîni hâlis kullar olarak dua ediniz.”(1)buyurmuştur.

”Şu halde içten bir dindarlık ve bağlılıkla O'na dua edin.”

Tefsir:”60. âyette Allah Teâlâ, kullarını kendisine dua ve ibadet etmeye davet etmişti; 65. âyette de aynı çağrı tekrarlanmakta; ayrıca bu duanın tam bir dindarlık ve derin bir samimiyetle yalnız Allah'a yöneltilmesi emredilmektedir. Şu halde inançta olduğu gibi dua ve ibadette de şirkten korunmak, Allah istemeyince hiç kimsenin hiçbir iyiliğe, yardıma gücünün yetmeyeceğini bilmek gerekir. Kuşkusuz insanlardan da yardım görürüz; ancak bu beklentilerin makul ölçülerde tutulması, mahlûkun hâlık yerine konmaması gerekir.(2)

Îmanınıza girmiş küfür, şirk, nifak tohumlarını, kalbinize girmiş olan haset, kin, kibir gibi dininizi mahveden zehirli otları temizleyerek ve dininizi, îmanınızı bunlardan uzak tutarak hâlis bir din duygusuyla îman nûruyla dua ediniz, demektir.

Mübârek “Üç Aylar”dayız. Kandil (Leyâl-i Mübâreke)lerde ve sâir vakitlerde Duâlarımızın kabulü dileğiyle…

Dipnotlar:

1- Ğafir40 (Mü’min)suresi ayet 65

2-  Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu: IV/672.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.