Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.32
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2399.6
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61520.005$

Doğru ve Güvenilir Olmak ​​​​​​​

07 Haziran 2021, Pazartesi 08:59

Yüce dinimiz İslâm hakikate, doğruluğa ve hakkı söylemeye fevkalâde büyük önem vermiştir. O kadar ki doğruluk ve dürüstlük anlamına gelen sıdk, peygamber sıfatlarının ilkidir. İslâm'ın öngördüğü insan tipinin temel özelliği doğruluk, dürüstlük ve güvenilirliktir.

Hud Süresinin 112. ayetinde; "Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tevbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür" buyrularak, Hz. Peygambere ve müminlere, her alanda dürüst olmaları emredilmiştir.

İnsan onurunun ve sağlıklı toplum yapısının vazgeçilmez değerlerinden biri olan doğruluk, hedefe ulaşmanın en kısa ve en emin yoludur. Bunun için kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, insanı gerçek hedefe götürücü ve erdirici olarak gördüğü yola sıratı mustakîm-dosdoğru yol ismini vermiştir. (Bkz. Fatiha 5/5.)

İslâm’da insanoğlunun değeri çok büyüktür. Bütün varlıklar içinde en şerefli varlık (eşref-i mahlûkat) insandır. Her şey insan için, insan da Rabbine kulluk yapması için yaratılmıştır. İnsan, içinde ilâhi bir cevher taşır. İnsanı insan yapan ruhu, kendi ruhundan olmak üzere ona Allah üflemiştir.(Secde, 32/9.)

Müslümanlığın ruhu evvela Allah’a iman, sonra da doğruluktur. Müslüman denilince akla gelen ahlâki erdemlerin en başında yine doğruluk gelir. Çünkü doğruluk; kurtuluşun nuru, hidayetin cevheri, yüksek ahlâkın bir gereğidir. Bir insan Allah’a iman eder, bununla beraber kalbini, işini ve sözünü doğrultur ve doğru yolu tutarsa artık o insan selâmeti bulmuştur.

Bizlere her konuda en güzel örnek olan Peygamberimiz (s.a.v.) son derece güvenilir, özü sözü doğru, hayatında hiç yalan söylememiş, kimseyi aldatmamış örnek bir şahsiyettir. Bunun içindir ki Peygamberimiz (s.a.v.) ’in İslâm’a davet ettiğini duyanlar, ilk önce onun dürüst olup olmadığını sormuşlardır. Peygamberimiz (s.a.v.) ’in dürüst olduğunu, şimdiye kadar kimseyi aldatmadığını ve yalan konuşmadığını öğrenenler şu değerlendirmeyi yapmışlardır: “İnsanlara karşı dürüst olan bir kimse, Allah’a karşı niye dürüst olmasın?”

Abdullah b. Amr (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz (s.a.v.), evimizde bulunduğu bir günde annem beni yatıştırmak için: “Yavrum gel sana bir şey vereceğim” diyerek beni çağırdı. Peygamberimiz (s.a.v.) anneme: “Çocuğa ne vermek istedin?” diye sordu. Annem: “Hurma vermek istedim.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.): “Eğer bir şey vermeseydin de çocuğu aldatmış olsaydın sana bir günah yazılırdı.” uyarısında bulundu.

Doğruluk, dünyada şeref, ahirette saadettir. Selâmete vesiledir. Şüphesiz doğrular, izzet, şeref, fazilet, iffet, haysiyet ve vakar sahibidirler. İnsan öylesine değerli ve önemli bir varlıktır ki, onun naşına, cenazesine, ölüsüne, hatta gömülü olduğu yere, kabre, geride bıraktığı hatırasına ve vasiyetine bile saygı göstermek en önemli dini ve insani bir görev olarak kabul edilmiştir.

İslâm, gücünü imandan alan, bütün hayatı ve insanları kuşatan mükemmel bir ahlâk sistemi getirmiştir. Allah’a inanmış bir Müslüman kalbiyle, sözüyle, işiyle velhasıl her yönüyle doğru olacaktır ve olmalıdır. Allah’a inanan Müslüman olduğu gibi görünür, göründüğü gibi de olur.

Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri'ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri'nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla:

- Hasan Basri'yi (r.a.) gördün mü? diye sordular.

O gayet sakin:

- Evet, dedi.

 - Nerede?

 - İşte şu kulübemde...

Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri'ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip:

- Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? dediler.

- Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremedinizse, benim suçum ne?

Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri:

- Ey Habib! Biliyorum ki Rabb'im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur? dedi.

 Hazreti Habib mahcub bir şekilde:

- Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, Doğruların yardımcısı Allah'tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi, dedi.

Cenâb-ı Hakk elbette doğrunun yardımcısıdır. Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.