Konya
10 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.23
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2431.9
  • BIST
    10268.58
  • BTC
    62652.76$

DİYABETLE YAŞAM

11 Kasım 2019, Pazartesi 09:56

 

Her 14 Kasım, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından “Dünya Diyabet Günü” olarak kutlanır. Dolayısıyla bu hafta sizlerle önemli halk sağlığı sorunlarından biri olan Diyabet hakkında biraz uzunca konuşacağız.

 

Nedir Bu Diyabet?

 

Karbonhidratlar vücudun temel enerji kaynağıdır. Vücutta en temel hali olan “Glikoz” kullanılır. Özellikle beynin tek enerji kaynağı olan glikoz kandan hücrelere, pankreastan salgılanan insülin hormonu sayesinde taşınır. İnsülin-glikoz metabolizmasındaki bozukluk sonucu kanda glikoz birikir ve halk arasında şeker olarak bilinen Diyabet hastalığı ortaya çıkar.

 

Diyabetin Tip I ve Tip II olmak üzere 2 çeşidi vardır.

 

Tip I Diyabet,

 

Pankreastan insülin hormonunun yetersiz salınımı ya da salınımının olmaması sonucu ortaya çıkar. Genellikle çocukluk ya da gençlik döneminde kendini gösterir. Vücudun günlük insülin ihtiyacı dışardan karşılanmak zorunda kalır.

 

Tip II Diyabet:

 

Salgılanan insülin hormonunun zamanla etkinliğinin azalması ya da salınımının zamanla azalması sonucu ortaya çıkar. Özellikle 30 yaş üstü bireylerde daha sık gözlemlenir. 

 

Diyabette Doğru Beslenmenin Önemi Nedir?

 

Ağıza alınan her besin kan şekerini etkiler. Bu nedenle hastalığın tedavisi; beslenme eğitimi, insülin ya da ilaç ile birlikte düzenli fiziksel aktiveyi kapsayacak şekilde olmalıdır.

 

Diyabetli bireyin beslenme programı planlanırken, doktor ve diyetisyen birlikte çalışmalıdır. Beslenme programı muhakkak kişiye özgü olmalıdır.

 

BESLENME PROGRAMINDA AMAÇ: Kişinin kan değerlerini normal seviyede sabit tutmak, diyabetin neden olabileceği sağlık sorunlarının önüne geçmek ve bireyin yaşam kalitesini yükseltmektir.

 

Beslenmenizde Ara Öğünlere Yer Verin!

 

Kan şekerindeki ani iniş ve çıkışları düzenleyebilmek için günde 2 saatten fazla aç kalmamaya özen gösterin. Öğünlerinizi 3 ana ve 3 ara olacak şekilde düzenleyin.

 

Açlık hissetmediğiniz için ara öğünleri terk etmeyin! Ara öğünlerde tüketmek için arabanızda, iş yerinizde, çantanızda tüketebileceğiniz besinleri bulundurun.

 

Ara öğünlerde gevrek, leblebi vb. ekmek grubu, meyve gibi basit karbonhidrat açısından zengin olan besinleri tek başına tüketmeyin! Yanında mutlaka yoğurt, kefir, süt gibi protein içeriği yüksek besinler olsun. Karbonhidrat ve proteini beraber tüketmek, kan şekerinizin hızlıca yükselmesine engel olur, kan şekerinizi kontrol altında tutmanızı sağlar.

 

 

Hipoglisemiye Yakalanmamaya Özen Gösterin!

 

Kan şekerinin 50mg/dl’nin altına düşmesi hipoglisemi olarak tanımlanır. Alınması gerekenden daha fazla insülin ve diyabet ilacı alma, öğünleri tüketmedeki dengesizlik, ara öğünleri atlama, tüketilmesi gereken besin miktarından daha az tüketme ve fiziksel aktiviteye fazla yüklenme hipoglisemiye neden olur.

 

Baş ağrısı, titreme, terleme, dudakta ve dilde karıncalanma, yorgunluk, çarpıntı ve bulanık görme gibi belirtilerin birden fazlasının hissedilmesi hipoglisemi göstergesidir. Böyle durumlarda kan şekerinizi ölçün. Çıkan sonuç 70 mg/dl’nin altında ise hemen 2-3 adet kesme şeker, 1 küçük kutu vişne ya da üzüm suyu gibi 15 gr karbonhidrat içeren bir besin tüketin. Hareket etmeden ve herhangi bir şey yemeden 15 dk bekleyin ve kan şekerinizi tekrar ölçün. Çıkan sonuç 80 mg/dl’nin altında ise yukarda bahsettiğim işlemi tekrarlayın. Bir sonraki ana ya da ara öğününüzü tüketmenize yarım saat vy 1 saatten az bir süre varsa beklemeden o öğününüzü tüketin.

 

Hipogliseminin hangi koşullar altında, ne zaman gerçekleşeceği belli olmadığı için, arabanızda, iş yerinizde, çalışma masanız ve çantanızda kesme şeker bulundurun. Çevrenizdekilere durumunuz hakkında bilgi verin.

 

Karbonhidratlara Düşman Olmayın!

 

En önemli enerji kaynağı olan karbonhidratları asla diyetten çıkarmayın! Beslenmenizde, glikoza göre kan şekerini çok daha yavaş yükselten kompleks karbonhidratlara ağırlık verin.

 

Tam tahıllı ya da çavdar ekmeği, makarna, bulgur pilavı, kurubaklagiller kompleks karbonhidrat içeren besinlerdir.

Çay şekeri, şeker ve şekerlemeler, reçel, marmelat, pekmez, bal, çikolata, dondurma, helva çeşitleri, hazır meyve suları, şekerli kurabiyeler, pasta ve tatlılar, kurutulmuş meyveler ise basit karbonhidrat olan glikoz içerir. Bu tür besinler çok fazla ve tek başına tüketilmemelidir. Süt, sebze ve meyve de diyabetli bireylerde karbonhidrat kaynağı olarak kullanılabilir.

 

Diyabet Dostu Posa!

 

Diyabet hastalarının en büyük yardımcılarından biri olan posa(diyet lifi), yukarda bahsettiğim kompleks karbonhidratlar grubunda yer alır. Mide boşalmasını geciktirerek karbonhidratların emilmesini yavaşlatır. Böylelikle tokluk hissi sağlayarak kan şekerinin hızlıca yükselmesine engel olur.

 

Günlük önerilen tüketim miktarı 20-30 gr arasında değişir. Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, beyaz ekmek yerine tam tahıllı vy. çavdar ekmeği tercih edin. Haftada 1-2 gün kurubaklagil yemeği tüketin. Kabuğu soyulabilir meyveleri, kabuklarını soymadan kabuğu ile beraber tüketin. Öğünlerinizde salata ve sebze tüketmeyi unutmayın. Böylelikle posa alımınızı arttırın.

 

Yapay Tatlandırıcılar Nelerdir?

 

Şeker tadı veren yapay tatlandırıcılar içerdiği enerji miktarına göre ikiye ayrılır.

Enerji değeri olanlarlar; fruktoz, sorbitol, mannitol ve ksilitoldur. Fruktozun fazla alımı vücuttaki yağlanma oranını arttırırken sorbitolun fazla alımı ise ishale neden olmaktadır. Bu tür tatlandırıcıları içeren ürünler, diyetisyene danışmadan tüketilmemelidir.

Enerji değeri olmayanlar; aspartam, asesülfam-k, sakkarin ve siklamattır. Hamile ve emzikli bayanlar sakkarin, fenilketoüriye sahip bireyler ise aspartam içeren tatlandıcıları kullanmamalıdır.

 

Spor Yaparken Dikkatli Olun!

 

Uyguladığınız insülinin dozu ve etki biçimi, diyabet ile beraber ortaya çıkan hastalıklar spor saatinizi etkiler. Herhangi bir ilaç ya da insülin kullanmıyorsanız bile hangi koşullar altında, ne çeşit spor yapacağınızı doktorunuz ve diyetisyeninize danışarak öğrenin. Spora başlamadan önceki kan şekeri düzeyi 100 mg/dl'nin altında veya 240 mg/dl'nin üstünde olmamalıdır! Unutmayın, bilinçsizce yapılan spor, diyabet hastalarında kan şekerinin düşmesine (hipoglisemiye) neden olabilir!

Sağlıklı ve Mutlu Günler Dilerim.
 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.