Konya
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2437.9
  • BIST
    10082.77
  • BTC
    62929.29$

BİRAZ KONUŞMAK İSTER MİSİN?

15 Nisan 2024, Pazartesi 00:01
BİRAZ KONUŞ...
       Hayatı anlamlandırmanın, hoş bir sedaya dönüştürmenin en önemli tarafı, insanın kendini ifade etme özgürlüğünü kazanmış olmasıdır. Zira, konuşmayan insan her daim eksiktir ve bir anlam boşluğunun kurbanıdır.  
       Mutluluğun en temel kaynağı, insanın kendini ifade etme isteğinin, karşı taraftan onaylanmış olmasıdır. Onaylanma hissi ve kabul edilme ve tasdik edilme, varlığımızın temel nedenleri arasında en önemli referanstır. Bu durum, insanı ayakta tutan ve hayata bağlayan en temel itici güçtür.  
       Toplumlardaki önyargılardan, kesin kabullerden, yıkıcı ve kesin inançlardan ancak birbirimizi sabırla dinleyerek kurtulabiliriz. Yoksa, hep başkasına renginden, ırkından, dilinden ve daha nice basit bahanelerle ve önyargılarla hareket ederek, toplumu yaşanmaz hale getirebiliriz. 
       Acilen, konuşma seanslarını hayatın her katmanında oluşturmak zorundayız. Öğretmen öğrencisini, patron işçisini, müdür memurunu ve öğretmenini demokratik bir ortamda mutlaka konuşturmak zorundadır. Bu platformların, hayatın her katmanına sirayet etmesi gerekiyor.   
        Kalp ve ruh dünyamızda oluşan yara ve berelerin tek çaresinin, özgürce duygularımızı ve heyecanlarımızı haykırmaktan geçtiğine inanmamız gerekiyor. İnsanoğlu, kendisini ifade ettiği nispette insandır ve özgürdür yoksa başka bir şey olur…
       BİRAZ KONUŞ...
       Artık insanlar gün be gün, birbirlerini dinlemeye daha az vakit ayırma ihtiyacı hissediyorlar. Kimse, kimsenin derdini dinlemek ve hemhal olmak istemiyor. Her şey, adeta maddileşerek, menfaatin olmadığı yerde; diğerkamlık ve fedakârlık gibi kavramlar buhar olup uçuyor. Kimse kimseyle konuşmak istemiyor…
       Daha doğrusu, günümüz insanında; paraya tahvil edilemeyen şeyler hızla, giderek daha değersiz hale dönüşüyor. İyi dost olma, iyi arkadaş seçme gibi kavramlar, kıymetten ve nazarlardan rahatlıkla düşüyor. Başkasını dinlemek ve onun derdiyle dertlenmek vakit israfı telakki ediliyor…
       Dünyanın, giderek değerlerini yitirdiği, hayatın maddileştiği bir zaman diliminde; anlamı ve değerleri ayakta tutmak zor bir süreç olduğunu biliyorum. Anne ve babalığın dahi paraya ve maddiyata tahvil edilerek değerlendirildiğine şahit oluyoruz.
       Halbuki, gönülden gönüle bir yol olmadığı zaman, işte o zaman, bütün çıkmazların ve felaketleri olacağı muhakkaktır. Maalesef, kalpten kalbe giden yol, günümüz dünyasında giderek tıkanıyor ve kayboluyor. Konuşma zahmetinde bulunulmuyor. Akıllı telefonların derin kuytularında herkes kendini bulmaya çalışıyor.
      Bugün bizim bütün ıstıraplarımızın, acılarımızın ve yıkımlarımızın temel sebebi, bu manevi yolları kapatmış olmamızdır. Zira, insan sadece maddeden ibaret bir varlık değildir. Her an yenilenen duyguları tazelenen, seven ve sevilen bir varlıktır… Mutlaka başkasının sesine ve soluğuna muhtaç bir fıtratta yaratılmış. Konuşursa önü açılacak, konuşursa kendini ifade ederse, rahatlayacak ve kendini değerli hissedecek.
         BİRAZ KONUŞ...
        Maalesef, ‘işitme engelli’ bir ülke haline geldik. Kendisi dışındaki bütün görüşleri, yok sayan, onları kesinlikle işitmeyen, karşısındakinin düşüncesine değer vermeyen ve kendisini, hakikatin tek temsilcisi olduğunu iddia eden bencil ve egoist hasta ruhlar türedi.  
        Ne acı bir tablo ki, bu tür hasta ruhlar ve düşünceler, diğer bütün meşrep ve inanma biçimlerinden sadece ve sadece itaat istiyor. Kendisi emr-i vaki yapacak ve karşısındaki insan veya düşünce birimini, amasız ve fakatsız mutlak itaat edecek ve böylece kervan yürüyecek…
        “Sus ve beni dinle, hakikat bende dile geliyor” diyenlere inat, bugünün toplumunda sohbet ve diyaloğun diriltilmesi çok önemli. İnsanları susturarak ve asıl seslerini kısarak sağlıklı bir nesil oluşturma şansımız yoktur. Bırakalım, herkes içinden geldiği ve inandığı gibi konuşsun. İnanın o zaman aradığımız insanı bulmuş olacağız.  
        Tartışma ve tenkit gibi kavramlar, diyaloğun ve istişarenin yerini tutmuyor. İnsanların sağlıklı bir diyaloğa girmeleri için, önce ön kabullerini askıya almaları gerekiyor. O kişiyle aynı gemide olduğumuzu hayal ederek yaklaşmayı sergilememiz gerekiyor.
        Bir varlık ve yokluk savaşı varsa, birlikte var veya yok olacağız. Kimse kimsenin düşüncesini değiştirmeye kalkışmamalı. Sadece, senin inandığın düşünceni, en sağlıklı bir şekilde ifade etme özgürlüğü sağlamalıdır.   
        Konuşmayı, her şeye rağmen sürdürmek gerekiyor. Asla bu konuda yılmamak, bıkmamak ve vazgeçmemek gerekiyor. Konuşmaktan vazgeçtiğimiz gün; topyekün kaybettiğimiz gündür. Çünkü bu işin devamı, ancak konuşmakta ve karşı tarafı dinlemekten geçer.
         Bu acı tablodan kurtuluşumuzun yegane reçetesi, ancak birbirimizi sabırla dinleyerek, yıkıcı ve kesin yargılarımızdan taviz vererek, derdimizin ötekini yok etmek değil, onunla birlikte var olmak olduğunu fark ederek…
         Diyalog, ‘ikna odaları’ kurmak olmamalı. Diğer insanlara karşı ciddi bir anlama çabası içerisine girerek; düşüncelerini, kendi düşüncemiz haline getirmeye çabalamalıyız. Böylelikle samimiyetimiz doğru anlaşılabilir.
         En acil bir şekilde, yaşadığımız şu ülkemizde, sohbet halkalarının diriltilmesi gerekiyor. Evvela, önyargılarımızı bir kenara bırakarak, vicdanın yol göstericiliğinde, uzun bir konuşma başlatmamız lazım. İtaat devri bitti, zaman diyalog ve birbirimizi dinleme vakti ve ötekinin sesini dinleme vakti…
         HEP BERABER BİRAZ KONUŞALIM… NE DERSİNİZ…     

Yorumlar

  • yorum avatar
    Salim
    17-04-2024 07:00

    Saygıdeğer meslektaşım,Kaleminize, yüreğinize sağlık...

  • yorum avatar
    H. Kübra Yurtsever
    16-04-2024 22:06

    “İnsanları susturarak ve asıl seslerini kısarak sağlıklı bir nesil oluşturma şansımız yoktur.” Tam da şu an bizim neslimize yapılmaya çalışan baskıya değinmişsiniz. Ellerinize sağlık hocam.

  • yorum avatar
    Yunus
    15-04-2024 22:22

    İdeolojinin kör bağnazlığından sıyrılıp, her fikir üzerinde konuşabilme olgunluğuna erişebilmek ümidiyle… kaleminize sağlık kıymetli hocam.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.