Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2417.8
  • BIST
    10267.25
  • BTC
    61334.47$

Bir Garip Veya Bir Yolcu Gibi

11 Şubat 2019, Pazartesi 08:57

Cenâb-ı Hakk, yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere insanı yaratmış, onu kendi namına iş yapmak üzere halife olarak tayin etmiş ve ilâhî hükümranlığı gerçekleştirmek vazifesini ona tevdi etmiştir.(Bakara, 2/30.)

Allah Teâlâ, “Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Onu tamamlayıp içine ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın”(Sâd, 38/71-73.) buyurarak insanoğlunun değer ve şerefine işaret buyurmuştur.

Secde emrine yanaşmayan İblis’e Cenâb-ı Hak, “Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi”(Sâd, 38/75.)  âyeti ile de insanı özel bir itina ile yarattığını açıklamıştır.(Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, ts. VI, 481.)

Ahsen-i Takvim olarak yaratılan insanoğlu için bu dünya bir imtihan dünyasıdır. Her doğan ölür, her canlı yok olur. İnsan da doğar, yaşar ve ölür. İnsan için ölüm, ölümsüzlüğe açılan bir kapıdır. Kendileri için takdir edilen vade dolunca istisnasız her nefis sahibi ölür. Bu, “Her nefis ölümü tadacaktır” (Enbiya, 35; Âl-i İmran, 185; Ankebût, 57.) ilâhî kuralının sonucudur. Bu kural gereği dünyada kimseye ebedî olarak yaşama imkânı verilmemiştir.

Ölüm, İmtihan dünyasında yaşayan insanların yapmış olduklarının sonuçlarıyla karşılaşacağı zaman dilimine yani ahiret hayatına atılan ilk adımdır. Aldığımız her nefes bizi dünyadan bir soluma müddeti kadar ayırmakta ve ahiret hayatına yaklaştırmaktadır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır.

 “Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” (Al-i İmran, 3/185.)

İbn Ömer (r.a.) bir hatırasında şöyle anlatmaktadır. Peygamber (s.a.v.) omzumdan tuttu ve: ‘‘Sen dünyada bir garip veya bir yolcu gibi ol’’ buyurdu demiştir. (Buhari) Binaenaleyh, Sevgili Peygamberimiz onlara hayatın nasıl yaşanması gerektiğini öğretmişti. Bir garip veya bir yolcu gibi…

Bir kimse gözlerini hayata kapadığı zaman, amel defteri de kapanmış olur. Ancak, hayırlı ameller içinde öylesi vardır ki, o işlerin sahipleri vefat etmiş olsalar bile amel defterlerine sevap yazılması devam eder. Zira Cenâb-ı Hakk, kendisine olan yönelişleri ve ihlâsla yapılan ibadetleri asla karşılıksız bırakmaz.

Ölüm geldiğinde vakit ileriye veya geriye alınmayacak, vakti gelen vaktinde bu dünyadan ayrılma mecburiyetinde kalacaktır. Onun içindir ki bu gerçeği hiçbir şey unutturmamalıdır. Ölüm de hayat gibi ilâhî kudretin bir sonucudur. Ancak, Müslüman olarak can vermek Allah'ın bizden istediği bir mutluluktur.

Müslüman, Müslüman olarak yaşayıp Müslüman olarak ölebilmek için her türlü sıkıntı ve meşakkati göze almalıdır. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerimin bütün irşat ve uyarıları, insana lütfedilen fani ömrün, Müslüman olarak geçirilmesi ve tamamlanmasına yöneliktir. Cenâb-ı Hakk, ayeti kerimede; "Ey mü'minler, Allah'a karşı gerektiği şekilde saygılı olun ve ancak müslüman olarak ölün!" (Âl-i İmran, 102.)

Müslüman olarak ölebilmek mü’minin bütün varlığı ile Allah Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmesine ve yasaklarından kaçınmasına bağlıdır. Elbette ki, İman edip Müslüman olmakla beraber, son nefese kadar imanı muhafaza etmek de şarttır.

İnsan Müslüman olarak öldüğü zaman dünyada kulluk imtihanını başarmış ve cenneti kazanmış olur. Allah (c.c.) kendisine itaat eden ve kulluk görevini samimi bir şekilde yerine getirmeye gayret eden mü’mine, Müslüman olarak ölmeyi nasip eder.

Yüce Rabbim imtihanımızı başarıyla tamamlayıp dünya ve ahiret huzurunu yakalamayı ve sabırla her türlü zorlukların üstesinden gelmeyi nasip etsin. Gönlümüze uyanıklık versin ve gafletten uyanmamızı kolaylaştırsın. Bizi nefsimize mahkûm etmesin.

Yazımızı, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Yaş Otuz Beş” şiiriyle bitirelim.

“… Neylersin ölüm herkesin başında,  

Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?  

Bir namazlık saltanatın olacak, 

Taht misali o musalla taşında.”

Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.