Konya
10 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2454.3
  • BIST
    10314.13
  • BTC
    62911.23$

ATATÜRK?Ü ANMAK VE ANLAMAK

10 Kasım 2015, Salı 00:00

10 Kasım 1938’de kaybetmişiz ATA’mızı. Her 10 Kasım’da özellikle okullarımızda anarız ULU ÖNDERİMİZİ.

Aslında ATATÜRK bizden, yani içimizden biridir. Çok başarılı işlerinin yanında, zaman zaman yanlışları da olabilirdi. Nihayeti insandı ATATÜRK… Ama bilinmesi gereken o çok büyük bir LİDERDİ…

Bir kısım insanlar günümüzde bile ATATÜRK’e kin ve nefret beslemişlerdir. Doğal olarak ATATÜRK’te eleştirilebilir, ama hakaret asla yapılamaz…

1970’li yıllarda siyaseti dinle özdeşleştiren ilk adı Milli Nizam Partisi dediğimiz parti adı sonra Fazilet, Refah ve günümüzün Saadet Partisidir. Anayasa Mahkemesi Partiyi kapattıkça yeni isimlerle parti yaşamlarına devam etmiştir. Bu partilerden Belediye Başkanı seçilenlerin bir kısmı, Milli Bayramları protesto etmiş, bayramlara katılmamak için hasta raporu bile almışlardır. Bunların başında da o devirde Rize Belediye Başkanı olan Şevki YILMAZ geliyor.

Neyse konumuz bu değil. Konu bu değil ama birileri ATATÜRK’ün dini yönünü ele alıp, gerçek olmayan beyanlarla ATATÜRK’ü toplumun gözünden düşürmeye çalışmışlardır. Hala bu faaliyetler de devam etmektedir.

Konya’nın yetiştirdiği duayen gazeteci İhsan KAYSERİ Atatürk’ün 100’üncü doğum yılı olan 1981’de ‘ATATÜRK ve KONYA’ diye bir kitap yazmış. İhsan Ağabeyime kitabın yeniden basılmasını söylemiştim ama bu bir imkân meselesi, sponsor meselesidir. Bana göre kitap muhteşemdir. İnşallah yeniden fazla sayıda basılır. Kitapta ATATÜRK’ün Konya’ya 13 kez geldiğini ve Mevlana’yı sık sık ziyaret ettiğini öğreniyoruz. Atamız Mevlana’yı ziyaretlerinde nasıl manevi haz duyduğunu anlatmaktadır. Yine Atamız Konya’dan Sedirlerli Hacı Hüseyin dedeyi kendisine ‘manevi baba’ adletmiş. Konya’ya her geldiğinde Hüseyin dede ve eşi Ayşe teyzeyi görmüştür. Hatta Adana’dan gelip Konya’da çok az kalacağı zaman bile telgrafla Konya’ya haber verip Hacı Hüseyin dedeyi tren garına getirtip görmüştür. Yine Hüseyin dedeyi uzun süre Çankaya Köşkünde ağırlamıştır. İhsan KAYSERİ ağabeyimin ‘ATATÜRK ve KONYA’ kitabının yeniden basılmasını ve her Konyalının okumasını yürekten isterim.

Yine Konya’mızın yetiştirdiği uzun süre öğretmenlik ve kamu görevlerinde bulunan hemşerimiz Mehmet YAMAN 2006 yılında bir kitap yazmış. Adı ‘ALTERNATİF BİR BAKIŞLA ATATÜRK’… Yazarımız ATATÜRK’ü her yönüyle değerlendirmiş. Kırkı aşkın yönüyle Atamızı anlatmaya çalışmış.

Ben Atatürk’ü din düşmanı gibi göstermeye çalışanlara karşı yazarımızın din ve dini değerlerimizle ilgili Atamızın görüşlerine değineceğim. Atamız değerlendirmelerinde; “Bizim dinimiz, en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayı son din olmuştur” demiştir.

“Türk Milleti daha dindar olmalıdır” değdi gibi, “Dinime bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum.” Yine Atamız devam ediyor; “Sonuncu olarak Kur’anın tercüme edilmesini emrettim. Buda ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor (Elmalı). Hz. Muhammed’in hayatına ait bir kitabın tercümesi için de emir verdim (Sahih-i Buhari)…”

Atamız yine din ile ilgili açıklamalarında; “Her fert diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır.  Orası da OKUL’dur” diyerek dini eğitimin okullarda verilmesi gerektiğine işaret etmiştir.

Atamızın Çanakkale savaşında ellerini göğe açarak; “Allah’ım sen Türk Milletini, Müslümanlığı hiçbir zaman düşman ayakları altında bırakma” diye dua ettiği ilk kadın pilot Sabiha GÖKÇEN’in Ülkü ADATEPE’nin annesine anlattığı bilinmektedir.

Milli mücadelenin ilk günlerinde ülke iç ve dış düşmanların baskısı altında bulunuyordu. “Dinsizler, imansızlar” feryatlarıyla ülkenin her yanında ayaklanmalar başlamıştı. M. Kemal ve bir gurup arkadaşı bayram namazı için Hacı Bayram camine giderler. Cami hınca hınç dolu, cemaat dışarılara sergi sermiş namaz için. Bir hoca vaaz ediyor; ‘Bir günahkar Müslüman öldükten sonra, 7 başlı bir yılandan çekeceği kabir azabından’ bahsetmektedir. Paşa yanındaki arkadaşına; “Sabretmek lazım. Bu saçmalıkları daha birkaç zaman çar naçar dinleyeceğiz” demiştir.

Atatürk’ün amacı Kur’an’ın ne dediğini halka öğretmektir. Bunun için Elmalı Hamdi Yazır Atatürk tarafından, devlet maaşlı olarak görevlendirilmiştir. Aslında Kur’an meali için önce görev Mehmet Akif ERSOY’a verilmiş, ancak Ersoy bu görevi kabul etmemiştir. Ancak yine Elmalı’nın meal ve tefsirlerinde Mehmet Akif’in de yardımcı olduğu bilinmektedir.

Bundan üç-bey yıl öncesine kadar bütün din adamları Atatürk’ün hazırlattığı Elmalı’nın meal ve tefsirlerini okuyarak kendilerini geliştirmişlerdir. Bugün yüce kitabımızı anlayabiliyorsak bunu da Atamıza borçluyuz.

“(Din lüzumlu bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur) diyen yine O (Hz. Muhammed) Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim senin adın silinir, fakat  sonuca kadar O, ölümsüzdür” demiştir.

Atamızın dine verdiği hizmet ortadadır. Onu ibadetleriyle sorgulamak kimsenin haddine değildir. Bu durum yaradan ile kul arasındadır. Biz biliriz ki bütün din vecibelerini ibadet olarak yerine getirenlerin nasıl haram yediklerini, nasıl günah işlediklerini…

Bugün 10 Kasım 2015… Yine Ata’mızı saygıyla anıyoruz. Türk Milletine ve onun değerlerine yaptığı hizmetleri unutmak mümkün değildir. Onu her 10 Kasım’da anmanın ötesinde ANLAMALIYIZ… Bize bu ülkeyi bu dini tertemiz teslim eden Atatürk’ümüz ve silah arkadaşlarını saygıyla anıp, rahmet diliyoruz.

Sağlıcakla kalın.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.