- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 04 Şubat 2017, Cumartesi 8:51
- 1730 kez okundu
İnsanın ruhunu okşayan sıcacık olmasa da ışıl ışıl güneşin parladığı, yarıyıl tatilinin son hafta sonu olan Cumartesi yine birlikteyiz…
Bu köşeye başlarken dedik ki Konya’nın sokaklarını gezeceğiz, yemek yiyecek, film seyredeceğiz,
Konya’nın en güzel yerlerini keşfedeceğiz…
Soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak, içimizi ısıtacak yerler bulup kahve içip sohbet mekanları arayacağız…
Bu hafta kısa bir mola vermek istiyorum…
Bu hafta sizinle geçmişe gitmek istiyorum…
Mutlu günlere, mutlu günlerimize yolculuk yapmak istiyorum…
Sıcak bir gülüşün tek gerçek olduğu yıllara yani hepimizin çocukluk yıllarına gitmek istiyorum…
Hiç birimiz aynı yaşta değiliz, 60’larda çocuk olanlar, 70’lerde, 80’lerde en güzel yıllar olan 90’larda ve 2000’lerde çocuk olanlar…
Farklı zamanlarda yaşadık belki, farklı mekanlarda farklı insanlar olarak yaşadık çocukluğumuzu ama bildiğimiz tek gerçek olan şey sıcacık gülümsemesiydi hepimizin…
Hayallerimiz vardı, çocukluk hayalleri, çocukça hayaller…
Hani bazı hayaller zamanla eskimezler, kağıttan atlar gibi alıp seni götürürler…
Ruhunuz parlar, sıcacık bir gülümseme belirir suratınızda, belki anlamsızca, dışarıdan bakanlar için anlamsızlığın ötesinde belki delice ama en saf mutluluğun yansıdığı o gülümseme çocukluğumuzdan bize kalan o gülümseme…
Bir deli rüzgar esse bir yerlerden, sessizce alıp benliğinizi, bedeninizi, beyninizi savurup geçmişe götürse dersiniz içinizden o gülümseme anında…
Hırstan, egodan ve güç tatmininden uzak o yıllara gitmek istersiniz…
O yılların sadece bir gününü yaşamak, o sahici gülümsemelerin olduğu, korkmadan sokaklarda koşturduğunuz, babaannezin sıcacık kucağında başınızı okşattığınız, anneannenizin nefis yemekleri için sofra başına kımıl kımıl hareketlerle yemeğin gelmesini beklediğiniz o yıllardan sadece tek bir günü yaşamak için neler vermezsiniz?…
Mahallenize taşınan yeni komşunuzun çocuğuyla tanışmak için hiçbir bahaneye ihtiyaç duymadan sadece ‘oynamak ister misin?’ diye sorduğunuz ve 15 dakika sonra kan kardeş olduğunuz o yılların geri gelmesini istemeyeniniz var mı?
Akşam oturmalarında ailelerin televizyon karşısında yada cep telefonu ekranına kilitlenmeden birbirlerinin yüzlerine bakarak sohbet ettiği oturmalarda, yan odada arkadaşınızın oyuncaklarıyla kıskançlığın ‘k’sinden habersiz, paylaşmanın en güzel anını yaşadığınız o yılları özlemeyeniniz var mı?
‘Çocukluk aşkı…’ Mahallemizin en güzel kızı, en yakışıklı delikanlısı uzaktan uzağa aşık olduğumuz gördüğümüzde sanki kanatlarımızın çıktığı ve uçmaya başladığımız o insanlar… Sizden 15 yaş büyük olmalarına rağmen ‘ben büyüyünce seninle evleneceğim’ dediğiniz en saf aşkı yaşamayanınız var mı?
İnanın bana çok geç değil, mevsim bahar ama kış değil,
Bunu eminim sizde hissediyorsunuz, kalbiniz nasır ama taş değil!..
Sizin yaşadığınız o güzel günleri, tek bir gününü tekrar yaşamak için malınızın tamamını gözden çıkarabileceğiniz o güzel günleri, o mutlu günleri tekrar yaşamak hepimizin elinde…
Yapmamız gereken tek şey kullandığınız telefondan başınızı kaldırmak ve etrafınıza bakmak…
Çünkü sizin özlediğiniz o güzel günleri bugün çocuklarınız yaşayamıyor ve onların ilerde özleyebilecekleri bir çocuklukları olmayacak…
Robotlaştırılmış bir nesil yetiştiriyorsunuz farkında bile olmadan…
Vicdan ve merhametten uzak, paylaşmanın ne olduğunu bilmeyen, yardımlaşmadan habersiz bir nesil yetiştiriyorsunuz…
Mutluluğun sadece güçle elde edildiğini düşünen, hatta gören ve buna inanan nesiller yetiştiriyorsunuz,
Mutsuz bir gelecek yetiştiriyorsunuz…
Sadece kullandığı cep telefonu modelinin bir üstü çıktığında ve siz onu aldığınızda mutlu olan bir nesilden bahsediyorum…
Gözünüzün önünde yok olan, düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayıp sadece bildiğini düşünen bir nesil…
Sizin gibi mutlu olmaya onlarında hakkı var… Oyun oynamaya, kıskanmadan paylaşabilmeye, sokak hayvanlarına merhamet göstermeye, aşık olmaya onlarında hakkı var…
Ve bırakın elinizdeki telefonları, tabletleri tutun çocuğunuzun elinden çıkın dışarı… Kar topu oynayın, saklambaç oynayın, 7 kiremit oynayın, Körebe, istop, beştaş oynayın, simit oynayın, çelik oynayın onlarla…
Oyun oynamayı öğretin onlara…
Çocukluğunuza tekrar geri dönün ve çocuklarınıza çocukluğunu yaşamalarına izin verin…
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
21.10.2017 Dil belası?
-
14.10.2017 Bizde onları Onurlandıralım!...
-
07.10.2017 Otobüs çeteleri
-
30.09.2017 Gariptir insanoğlu!
-
23.09.2017 Mutlu olmayı neden bilmiyoruz?
-
09.09.2017 Ah parklarımız ah?
-
31.08.2017 Yok artık eski bayramlar!
-
26.08.2017 Motosiklet çeteleri!
-
19.08.2017 Ali Onbaşı?nın kahramanlığı
-
12.08.2017 FETÖ?yüde sulandırdık!
-
05.08.2017 Bir AYŞE geçti hayatımızdan!..
-
29.07.2017 Sauna otobüsler
-
22.07.2017 Trafikte güneş mi çarpıyor bizi?
-
15.07.2017 15 Temmuz?
-
08.07.2017 Açılışa özel potpori?
-
01.07.2017 En ?baba?Doktor!....
-
27.06.2017 BAYRAM!..
-
17.06.2017 Açın seyrettiği iftar sofraları?
-
10.06.2017 Rahmetin Akşamları
-
03.06.2017 Ramazan gelmiş neyime
-
27.05.2017 Hoşgeldin RAMAZAN!
-
20.05.2017 MÜLTECİ SORUNU!
-
13.05.2017 Hayvan sevmeyen Belediyelerimiz?.
-
06.05.2017 Fuzuli yürüyen merdivenler!...
-
29.04.2017 Güler yüzlü sağlıkçıların mesai sıkıntısı
-
22.04.2017 Bir dönem bitti!
-
15.04.2017 Hata hatayla kapatılmaz!..
-
08.04.2017 Kaldı bir hafta?.
-
01.04.2017 Şivlilik tatili olsun!
-
25.03.2017 Gündemde Referandum var?
-
18.03.2017 Siyasetsiz olmuyor!
-
11.03.2017 Huzur şehri?
-
04.03.2017 Mart kapıdan baktırdı!
-
25.02.2017 Bu Kent?te tırnakçı var!...
-
19.02.2017 GEZME VAKTİ!
-
11.02.2017 Kışın son demleri...
-
28.01.2017 Kop Gel!..
-
21.01.2017 TATİL ZAMANI...
-
14.01.2017 Eve tıkılıp kalmayın!
-
07.01.2017 Kültür?den Sanata!...