ZAFERLERİMİZ VE AĞUSTOS AYI (4)
30 Ağustos 2018, Perşembe 08:13Burada da ifâde edildiği üzere, bu zaferi, çoluğuyla çocuğuyla, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bütün bir millet kazanmıştır. Kadınlarımız, cephelere mermi taşımış, çocuklarımız, vuruşmalara katılmış, başta müftülerimiz olmak üzere tüm hocalarımız vazifeye koşmuşlardır.
Bu zafer, Avrupa'nın "hasta adam" dediği bir Türk Devletini bile, hiç kimsenin yıkmaya gücünün yetmeyeceğini, onu ancak, yine kendi içerisinden yetişen taze bir filizin yeşererek onaracağını, Türk'ün istiklâl ve hürriyetinin nesillerden nesillere, kendi kurduğu bir devletten diğerine devredilip gideceğini ispatlamıştır.
Bu zafer yalnız Yunanlılara karşı değil istilâcı, işgalci, emperyalist bütün Batı dünyasına karşı kazanılmıştır. Bu zaferin temelinde, Türk'ün imanı, inancı, istiklâl aşkı, hür yaşama azmi bulunmaktadır.
Bu zafer, Dünya tarihi bakımından da önemlidir. Zira o tarihlerde Türk'ün kendi gayreti dışında, Yunanlıları Anadolu'dan çekip götürecek hiçbir kuvvet yoktu. Onların Anadolu'da kalmaları da, bölgede savaş halinin ve huzursuzluğun sürüp gitmesi demekti. Bu bakımdan 30 Ağustos Zaferi, Anadolu'ya, dolayısıyla bütün milletlere, bu bölgede sulh ve sükun getirmiştir. Bu arada medenî âlemin güvendiği bir "dost devletin doğmasına imkân vermiştir.([1])
Bu zaferden sonra tüm dünya devletleri, Anadolu toprakları içerisinde, burçlarından ay-yıldızlı bayrağın inmeyeceğini, minarelerinden ezan seslerinin susmayacağını, topraklarına da hain emellere sahip insanların giremeyeceğini anlamışlardır.
30 Ağustos Zaferiyle, Anadolu'nun Türk Yurdu olması yeniden sağlanmış, asırlar sonra hortlayan Bizans ruhu, bir kez daha tarihin derinliklerine gömülmüştür.
Başkomutanlık Meydan Muharebesinde, düşmanla vuruşmak için Türk Milleti, maddî yönden zayıf bir durumdaydı. Fakat bu milletin kalpleri birdi, iman ve ülküsü aynıydı ki o da yüksek bir iman, ahlâk ve vatanseverlikti.
Gerçekten de, vatan ve vatan sevgisinin kutsallığı, Müslüman Türk Milletince en yüksek seviyeye yükseltildiği, tarihen tasdik edilmiştir. Öylesine ispat edilmiştir ki, her karış toprak şehit kanıyla yoğrulmuş, harim-i ismete nâmahrem elinin değmemesi için milyonlarca can feda edilmiş ırmaklar gibi kan akıtılmıştır.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği mısralarında şöyle ifade eder:
Hiç bunca şehidin yatarak gövdesi yerde,
Derya gibi kan sîne-i hilkatte tüter de,
Yakmaz mı bu tûfân, bu duman gitgide arşı,
Hissiz mi kalır Lücce-i rahmet buna karşı...
Elbette ki lücce-i rahmet hissiz kalmamıştır. Uğrunda kan akıtılıp, can verilmeyen toprak parçasının adı, şâirin de belirttiği gibi, vatan değildir:
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.([2])
Yine bir şâirimiz, milletimizde sönmeyen ve sonsuza dek sönmeyecek olan vatan sevgisini şu şekilde dile getirir:
Türk evlâdı odur ki, yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yâd ayağı bastırmaz;
Bir yabancı bayrağı,
Ezan sesi duyulan hiçbir yere astırmaz.([3])
Bu Cennet Vatanımıza bir saldırı olursa, nereden ve hangi yönden gelirse gelsin, 26 Ağustos ve 30 Ağustos, mutlaka tekerrür edecektir. Bunu bütün dünya böyle bilmelidir.
Şairlerimizin dediği gibi:
Dokuzyüz yıldan beri yaşamaktayız burada,
Milyonlarca can verdik sahip olduk bu yurda.([4])
Ecdadımızın heybeti, mâ'rûf-ı cihandır.
Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır.([5])
Malazgirt ve 30 Ağustos Zaferleri münâsebetiyle bütün şehitlerimize Yüce Mevlâ'dan rahmetler diliyor, satırlarımı şu beyitle bitirmek istiyorum:
Ölmez bu vatan, farzı muhal ölse de hatta.
Çekmez kürenin sırtı bu tabut-u cesîmi.([6])
Dipnotlar:
1-Doç. Dr. Ali Sarıkoyuncu; "Ya İstiklâl Ya Ölüm" (Makale). Diyanet Dergisi, Sayı 32. s. 16.
2-Mithat Cemal Kuntay.
3-Mehmet Emin Yurdakul.
4-Dursun Yaşa.
5-Nâmık Kemâl.
6-Mithat Cemal Kuntay.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.