Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.02
  • ALTIN
    2435.7
  • BIST
    9760.03
  • BTC
    64072.63$

YÜKSEK RİSKLİ DEĞİŞİM

16 Haziran 2021, Çarşamba 08:28

Köylerde ekmek yapılırdı.

Şehirlerde de yapılırdı ekmek.

Hamurlar yoğurulur, bezeler senitler üzerine özenle konulurdu.

Buğday doğaldı.

Un doğaldı.

Maya doğaldı.

Emek doğaldı.

Anlayacağınız yüzde 100 katıksızdı ekmeğin bileşenleri. Yiyenleri hasta etmez obezite, diyabet, kısırlık en başta olmak üzere insanın orasında/burasında herhangi bir arızaya da neden olmazdı. Üstelik cebe de fazla zarar vermezdi. Yani o ekmekler yiyenleri her bakımdan korur ve kollardı.

Köylü ilk olarak evinin bir kenarında zararsız bir şekilde duran faydası çok tandır ocaklarını baltalayarak yerle bir etti. Şehirli ise zaten çoktan baltalamıştı tandır ocaklarını. Sonra tandır  ocaklarının yerine yüksekçe fırınlar yapıldı ve ekmekler dört köşe tepsilerle bu fırınlarda pişirildi. Tepsilerin altına hamur yapışıp kalmasın düşüncesiyle endüstriyel yağlar sürülürdü.

Bu süreçle birlikte doğallık da bozulmaya başladı.

Ekmeğin altına endüstriyel yağ konuldu.

Ekmeğin içine endüstriyel maya girdi.

Tandır ekmeği, tandır ekmeği olmaktan çıktı.

Şepit, yufka ve bazlamalarımız vardı. El emeği, el becerisi ve göz nuru ile yapılırdı. Bunlar da tandırın ilk evrelerinde olduğu gibi tamamen doğaldı. Tandırdan, şepitten, yufkadan, bazlamadan türlü türlü börekler yapardı kadınlar.

Şimdi yok artık bunlar. OIanlar  doğal değil.

Köylerde en ataerkil ve en tumturaklı ailelerin erkekleri bile bırakın tandır yaptırmayı; şepit, yufka ve bazlamada  yaptıramıyor artık evin hanımlarına.

Aslında evin hanımları suçlu değil bu durumdan.

Suçlu  evin erkekleri.

Suçlu hazırcılık, kolaycılık.

Suçlu çarpık değişim anlayışı.

Suçlu liberalizm denen çirkef.

Peki ekmek ihtiyacı nerden karşılanıyor?

Şehirden karşılanıyor.

Haftanın her günü şehre işi olsun ya da olmasın gelip/gitme lüksü edinen köylü akşam köyüne dönerken yol üstünde bulunan bir ekmek fırınına, şimdi o fırınlarda fabrika oldu uğrayarak ekmeğini alıyor. Bir çok köyde de ticari amaçlı ekmek fırınları faaliyet göstermeye başladı.

Demem o ki: o eski ekmekler köyde de, şehirde de yok artık.

Sadece yok olan ekmek mi?

Elbette değil.

Köye bakalım.

Köy yumurtası yok.

Kümesler yıkıldı ve köylerde tavuk kalmadı. Olan tavuklarda yumurtlamıyor özensizlik nedeniyle. Ama çarşıda, pazarda köy yumurtası kazığı gene de atılıyor gerçeği bilmeyen insanlara. Ha.. Bir de “gezen tavuk, gezen tavuk yumurtası” kazığı var piyasalarda.

Çoluğun çocuğun yumurta ihtiyacı nerden karşılanıyor?

Şehirden karşılanıyor.

Viyol viyol yumurta gidiyor köylere.

Eğer bir Çiftçi Kooperatifi’nin üyesiyseniz, yumurtalar kooperatiften. Alırken cepten para çıkmıyor. Ürün teslim edilirken açılan hesaplara yazılan yumurta paraları, ürün ödeme döneminde şak kesiliyor üreticinin alacağından. Ödeme garantili yumurta satışı. Az buçuk da faizi var bu ticaretin.

Köy yoğurdu da tarihe havale dönemini yaşıyor.

Köyün yoğurdu da şehirden ya bir esnaftan ya da bir Çiftçi Kooperatifi’ne üyeyseniz, kooperatiften.

Bu sistemde de anında cepten para çıkmıyor. Ürün tesliminde açılan hesaplara yazılan yoğurt paraları, ürün bedeli ödenirken şak kesiliyor üreticinin alacağından. Ödeme garantili yoğurt satışı. Yok öyle yağma bu da az buçuk faizle. Kooperatifler kazanmasında, esnaf mı kazansın yani?

Köy peyniri de yok.

Peynirler aynı sistemle şehirden köye geliyor köye.

Köy kaymağı da yok.

Kaymaklar aynı sistemle şehirden köye geliyor.

Köy yağı da yok.

Yağlar aynı sistemle şehirden köye geliyor.

Sebzeler de şehirden gelmeye başladı köye.

Evlerin önünde harımlar, avlular boş. Dolayısıyla özenle hazırlanan avarlar da yok.

Mevsimine göre domates, patlıcan,hıyar, biber,kabak,pırasa daha çok şehirden geliyor köye.

Genleri ile oynan ürünler, köylünün genlerine hızlı bir şekilde nüfus ediyor.

Bu yeni süreçte yokların sayısı artarken, değerler de kayboluyor.

Doğal ortamları kaybetmeye başladık.

Öte yandan  içerde ya da dışarda genleri ile oynanmamış tohumlardan elde edilen doğal ürünler, doğal gıdalar, doğal bitkiler son demlerini yaşarken, köy ve şehirde yeni sağlık sorunları meydana gelmeye başladı.

Kazanç sistemi esasına dayanan genleri ile oynanmış tarımsal ürünler ve bitkiler insanın ve ülke ekonomisi üzerinde de olumsuz sonuçlar yaratmaya başladı.  

Bu yeni dönem her bakımdan büyük tahribat ve kayıplara neden oluyor anlayacağınız. Faydasından ziyade zararı söz konusu.

Öte yandan tarımsal üretim geriliyor. İhtiyaç duyulan ürün ve gıdalara para ile ulaşım hazırcılığı ve kolaycılığı da beraberinde getirdi.

Tarımsal üretim geriliyor.

Üretim azalıyor.

Köylü üretmek yerine hazır almayı tercih ediyor.

35 milyon dönüm tarım arazisi üretim dışı kaldı.

Bu durumu normal olarak görmek ve değişim gözüyle bakmak ise olayın daha feci olan tarafı olmalı.

Hiçbir değişim yıkıcı olmamalı. Toplumda değişim gelecekte telafisi imkansız olan kalıcı hasarlara neden olmamalı. Bir değişim pozitif sonuçlar yarattığı zaman, değişim olur ve değerli olur.

Köy ve şehir hayatında yukarıda örneklerini verdiğimiz daha ekonomik, daha doğal ve daha sağlıklı öğrenmişliklerin bir şekilde terk ediliyor olması ya da edilmiş olması değişim olabilir mi?

İnsan hayatı için gerekli olan çok sayıda gıda ihtiyacının  şehirden karşılanıyor olması size tuhaf gelmiyor mu?

Ülkenin ihtiyacı olan tarımsal ürün ve gıdaların bir bölümünün ithalat yoluyla karşılanması bu ihtiyaçların üretim yoluyla içerden temini mümkün iken, dışardan karşılanması size tuhaf gelmiyor mu?

Bu bir değişim değil ama hadi diyelim ki değişim olsun.

Bu değişimin bedelini kim ödeyecek, nasıl ödeyecek.

Riski yüksek bir anlayışla karşı karşıya bulunuyoruz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.