Konya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2495.9
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63551.84$

YOL VE HEDEF

29 Aralık 2021, Çarşamba 09:16

Hedefsiz yol olmaz, çünkü “hedefim yok” demek bile bir hedefin varlığını işaret eder. Her yola çıkanın irili ufaklı belli bir hedefi vardır. Belki kolaydır, belki de zordur. O yüzden, hiç kimse hedefsiz bir yola çıkmaz, yolda kalacağım korkusu yaşasa da, kimse yolda kalmaz. Bir yol çıkmaz sokaksa, bir başka yol hedefe giden yoldur. Ama hiçbir hedefte, düşünce ve hayallerde yaşandığı gibi kolay değil, mücadele gerektiren unsurları ve bilinmezlikleri üzerinde barındırır. Yani hedefe ulaşmak, asansörle çıkar gibi kolay ve zahmetsiz olmaz.

Yollar vardır, güllerle donanmıştır ama gülün kendinde barındırdığı, dalını çevreleyen dikeni de vardır. Sadece güle odaklanırsanız, dikenleri göremezsiniz, dikene de hazırlıklı olmak gerekir. Güle kavuşmak için dalına sarılırsınız, dikeninden elleriniz kanrevan olur, yolun engellerinden düşe kalka giderken dizleriniz parçalanır, dermansız kalırsınız. Yollar vardır düzdür ve sizi rahatça gideceğiniz yere götürür, yollar vardır dolambaçlı, çıkmaz sokaklıdır, bir başka yolu denemenize neden olur. Aslında zorda olsa, kolayda olsa, bu bilinmeyen ve labirentli yollar, sizi zorluklarla imtihan eder.

Bazen karamsarlığa düşecek ve çevrenizdeki insanlardan içinizdeki karamsarlıkları gizleyerek kandırdığınız için kendinizi kötü hissedecek, ama sonra farkına varacaksınız ki, bu karamsarlık düşüncesinin sadece size has bir durum olmadığını, pek çok insanın da buna benzer bir durum yaşadığını öğreneceksiniz. Her ne olursa olsun, karamsarlık dolu olsa da, umud vaad etse de, gidilmesi gereken yol vardır ve yol, gidilmesi, ulaşılması gereken hedefi göstermektedir. Ne siz, ne de bir başkası bu karamsarlıklarını gizlese de, açık etse de, yoldan vazgeçmek gibi bir lükse sahip değildir.

Bu yolculukta beklentilerin gerçekleşmesi için bir mücadele vardır. Karamsarlıkla umudun mücadelesi, iyiyle kötünün, azimle vazgeçmenin mücadelesi gibi. Sizden, başkalarının da bir beklentisi vardır, bugüne, yarına, yola ve sona dair. Başkalarının isteği kadar kendi arzu ve istekleriniz de vardır. Aslında başkalarının arzu ve isteklerinden öte, kendi arzu ve isteklerinizin ön planda olduğunu, ama onları takip ettiğinizi düşünseniz bile, bu arzu ve isteklerine göre sizin geçtiğiniz yolların sonu şekillendirecek olması, hayatınızın, yani yolun şeklini ve yolun sonunu belirleyecektir.

Duygu ve düşünceleriniz erişilebilecek bir noktadır veya değildir. Yoldan zevk almak, erişebileceğiniz saadeti barındırır, ama bu yolda hüzün gerçeğini de gözardı etmemeniz gerekir. Mutluluğu da, hüznü de hisseder, yaşarsınız ama elinizde tutamazsınız, hedefe kısa sürede ulaşmak istersiniz, bu mutlaka gerçekleşecektir ama yol sizi belli bir süre mutluluk ve hüzünle oyalayacaktır. Siz sadece şunu düşünün, “acı verse de hüzün, zorlukla dolu olsa da hayat, sona bu kadar yakın olmak bile güzeldir” diyerek vicdanınız ve insanlığınızla yol almayı seçin. Çünkü yolun sonunda elde ettikleriniz, yaşadıklarınızın eseri olacaktır.

Amaç, başarıyla tamamlanacak bu hayat yolunda mutluluksa, inancınızı, azminizi ve yeteneğinizi ortaya koymanız gerekmektedir. Bu yetenek, bazı insanlara has bir özellik olmaması gerek. Yani biri yetenekli, bir diğeri yeteneksiz diye bir kavram yoktur. Yetenek; diğer insanlardan daha fazla özveri gösterip çalışma, çabalama maharetine sahip olmak ve başaracağınıza dair güven ve inancınızın oluşmasıyla ortaya çıkar.

İşte insanlar duygularının kölesi olarak oluşturduğu bu yol hikâyesini yaşar. Herkes, kendi hikâyesinde kendinizi özgür adderek, içinde bolca bulundurduğu; tutku, neşe, keder, nefret, korku, umut ve ihtirasların oluşturduğuyla bulunduğu yolun kölesidir. Neyi atıp neyi alacağını bildiği halde, duygularının onu nereye götüreceğini, bu duygularının ona ne sağlayacağını bilmez gibi yaşar. Ama bilseniz de, yok saysanız da bu sorumluluk size aittir. Çünkü siz, bu hayali gerçekleştirmeye yönelik arzu ve isteklerinizin oluştuğu hikâyenin başrol oyuncususunuz. Hikâyenin başrol oyuncusu olduğunuza göre, siz de dolambaçlı olan bu hayat yolunda, hataya düşerek bahaneler üretmeyin, hikâyenizin size yüklediği sorumluluklardan kaçmayın, üzüntü ve gelişen durumları çarpıtmadan, inancınızla, insanlığınızla ve doğruyu bulmak adına yolda olmanın tadını çıkartmaya çalışın.

Yolun sonu görünmektedir, ama hedefe doğru isteseniz de istemeseniz de, kendinizi özgür ve sonsuz yolun yolcusu zannettiğiniz için bu sonu görmezsiniz, hatta korkar, korkunuzdan aklınıza bile getirmezsiniz. Yolun hazzı sizi aldatır. Düşünülmesi gereken asıl şeyin, yani yeni bir başlangıç için oluşacak, bilmeden odaklandığınız sonun, ölüm olduğu hiç aklınıza gelmez ama aklınıza geldiği vakitte hikâyenizin bitmiş olmasıdır. Sizin için önemli olan, yoldan ve hayatınızdan geriye mutlu bir son bırakmaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.