Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2489.4
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63785.23$

YILBAŞI VE TAKLİT HASTALIĞIMIZ (2)

31 Aralık 2015, Perşembe 09:00

Taklit etme kimseyiBilerek yap her şeyiUnutma hiç gâyeyiBir an bir zaman kızım             Veysel Öksüz

Maymun avcıları, şimdiki gibi teknik aletlerin olmadığı dönemlerde maymunları şöyle yakalarlarmış: Maymunların çok olduğu ağaçların altına varırlar, içinde fındık, fıstık gibi onların sevdiği yiyecekler olan ve ağzı dar olan çömleklerin içinden, ellerini küçülterek, incelterek tek tek çıkarırlar ve yerlermiş. Ondan sonra bir kenara çekilir beklerlermiş.

Mukallit maymunlar onlar gidince hemen ağacın dibine inerler, ellerini çömleğin içine daldırırlar, yiyecekleri avuçlarlar, ama ellerini bir türlü çıkaramazlar, onlar uğraşıp dururlarken avcılar gelir yakalar ve bir ömür sirklerde hürriyetlerinden mahrum bir hayat yaşamaya mahkûm olurlarmış. Mukallit milletlerin akıbetleri de bu maymunlarınkinden pek farklı olmaz. Konuya Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden bir kıssa ile devam edelim:

Hıristiyan mistiklerden biri, yolu üzerindeki bir manastıra misafir olur. Eşeğini ahıra çekip, sofiyi de sedire oturturlar. Manastırdaki sofiler, yiyecek bir dilim ekmeğe muhtaç yoksul kişiler. Manastıra inen konuğun da karnı aç… Ne yapsınlar, toplanır, aralarında karar verirler. Konuğun eşeğini satacak, onunla yiyecek-içecek alıp sazlı sözlü bir ayin meclisi kuracak, böylece manastıra inen misafirin gönlünü hoş edecekler, sabah olunca Allah Kerim.

Eşek hemen satılır. Parasıyla türlü yiyecekler alınır, mutfağa gönderilir, Bu gece manastırda misafir şerefine ziyafet var, ayin ve eğlence var diye de çevreye, konu-komşuya haber verilir. Gerçekten büyük bir ayin tertiplenir, yenilir, içilir. Hem manastır ehlinin, hem de bizim misafir sofinin keyifleri yerindedir.

 Kendilerini müziğin, âyin’in ritmine kaptırmış, dünyayı unutmuş, kendi âlemine dalmış, hepsi “eşek gitti, parası bitti” diye bir tempo tutturmuşlar sallanıp duruyorlar. Konuk sofi de onlarla beraber tempo tutuyor hatta onlardan daha heyecanlı ve iştahlı bir şekilde tempoya iştirak ediyor. Ayinin bitiminde herkes yorgun-argın odasına çekilir.

Sabah olunca sofi yol hazırlığına başlar. Heybeyi ve diğer eşyalarını toplayıp ahıra inince karakaçan’ın yerinde yeller eser olduğunu görür. Belki sulayıp gelmek için götürmüşlerdir diye bir hayli bekler ama neticede kimseden ses çıkmaz.

Seyis (ahıra bakan hizmetli) gelince sofi: “Eşek nerede?” diye sorar. Hizmetli gülerek: “Hangi eşekten bahsediyorsun” der. Sofi: “Hangi eşek olacak, dün sana getirip elimle teslim ettiğim eşekten bahsediyorum” deyince Seyis: Dün gece müritler eşeği elimden aldılar, satıp parasını yemek için pazara indirdiler. Ben ne yapabilirdim deyince Sofi:

“Peki, durum böyleydi de neye gelip bana haber vermedin?” der. Seyis: “Sana haber vermek için kaç defa geldiysem, sen kendini ayinin ve eğlencenin esrarına kaptırmış, herkesten yüksek sesle: “Eşek gitti, parası bitti” diyordun. Her halde haberi var, kendisi razı olmuş diye düşündüm” der.Sofi: “Yahu ben meselenin farkında değildim, ben sadece onların ritmine uyarak onları taklit ettim, gerçeğin böyle olduğunu bilsem, biricik eşeğimin davulunu kendim çalar mıydım?” der.

Hz. Mevlânâ burada, gerçekleri bilmeden körü körüne taklit edenlerin kendi sermayelerini yiyeceklerini, kendilerinin zarar edeceğini ibretli bir misalle dile getiriyor. (1) Bizim onların yılbaşılarını onlardan daha heyecanlı ve hareketli kutladığımız gibi!..

Bugün dünyadaki Müslümanların durumu bu. Petrol onlarda, Gaz onlarda, madenler ve bakir topraklar onlarda. Para ve zenginlik onlarda. Ama onların parası ile Haçlı âlemi hovardalık yapıyor ve tepelerinde değirmen çekiyor. İnternette dünyanın en borçlu devletleri yayımlandı. Bugün ABD, İngiltere, Almanya gibi devletler yani en güçlü görünen devletler en borçlu devletler. Peki bunlar kime borçlular, kimin parasını har vurup harman savuruyorlar? Elbette basiretsiz Müslümanların. Çok borçlandıkları, borçlarının vadesinin geldiği, istenmeye başlandığı zaman İran Şahı Rıza Pehlevî gibi, Saddam gibi, Kaddafi gibi, Hüsnü Mübarek gibi… alacaklıları bertaraf ettirdiler mi mesele kapanıp gidiyor.

Bush ve Obama bir barda oturmuş konuşurlarken biri gelip ne yapıyorsunuz diye sormuş. Onlar 140 milyon Müslüman ve Angelina Jolie’nin öldürülmesini planlıyoruz deyince adam “Neden Angelina Jolie yi öldürmek istiyorsunuz” diye kükrüyor. Bush yerinden fırlamış ve şöyle bağırmış: “ben sana demedim mi 140 milyon Müslüman’ı kimse umursamaz ve sormaz diye, al işte inan!..”

Dipnot:                                                                                                                                                                               1- Tahirül Mevlevi, a. g. e. c. 6, beyit no: 181.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.