Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2438.0
  • BIST
    9722.77
  • BTC
    64995.89$

Yeni-Eski Yıl’lar ve An’layış’lar…

28 Aralık 2017, Perşembe 07:20

Allah’a hamd, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) salât ederim.

Miladî 2017 yılının son haftasındayız. Dünyadaki hızlı gelişmeler ve değişimlerin nelere gebe olduğunu (olacağını) hep birlikte göreceğiz.

 Daha düne kadar müttefikiz(!) diyenler bu gün gözümüzün önünde gözümüzün içine  baka baka  bizleri, kültürümüzü, değerlerimizi, kutsalımızı, hiçe sayarak hareket etmektedirler. Bütün bu olaylardan sonra bize ait olmayan başkalarının değerlerini bizim değer(!)imizmiş gibi kabullenerek kendilerine benzediğimizi ispat etsek ele ne geçer.

Gıda bozulmasını bozulmalarını –bozuk gıda- ile beslenme sonucunda vücutta ne gibi zararlar, zehirlenmelerin olduğunu olacağını, olabileceğini (otopsi raporlarının neticelerinde ortaya konmaktadır.)

Gıda zehirlenmelerinde olabileceğini var sayarak zabıta teşkilâtınca (bozuk gıdaya)  dikkat çekilir, uyarılır, gerekirse….

Kültürel bozulmalar ne ile başlar?  Nasıl oluşur?  Neticeleri neler olur?  Uzmanların ortaya koydukları raporlar vardır. (Eski Türk kavimlerinin göçü)

İslâm dîninin inanç, ibâdet ve muamelelerle alâkalı emir ve yasaklarına uyulmasının yanı sıra, tatbik edilmesi gereken bazı temel ahlâkî düsturları da vardır. Meselâ bunların en önde gelenlerinden biri; Müslüman’ın ferdî, âilevî ve ictimâî hayatın her safhasında bâtıl ve muharref (hükmü kalkmış, aslından uzaklaştırılmış) dinlerin mensuplarının, kısacası gayr-i müslimlerin örf, âdet ve an’ânelerine benzemekten şiddetle sakınıp uzak durmasıdır.

Cemiyeti, insani davranışlarla yaşanır hale getirecek olan en önemli faktör bireydir. Birey, üzerine

düşen erdemli davranışları sergileyerek toplumu yaşanır, huzurlu hale getirmelidir. Aksi halde fertte başlayan bozulma topluma, toplumda başlayan bozulma toplumu ayakta tutan kurumlara etki ederek, yaşam

alanında kargaşalara neden olan bir hastalık haline getirecektir.

İnsanların zamanı bilme, olayları sıralama, yaşantılarını düzenleme, zamandan yararlanma gibi merak ve uğraşları sonucunda takvim ortaya çıkmıştır.

Miladi takvim:

•Miladi takvimde bir yıl, 365 gün 6 saat olarak kabul edilmiştir.

•Gregoryen takvimi adı ile de bilinir.

•Hz. İsa’nın doğumu takvimin başlangıcı kabul edildiğinden bu takvime miladi takvim adı verilmiştir.

•Miladi takvimde yılın ilk günü 1 Ocak’tır.

•Ülkemizde 1926 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır.

İSLAMİYETTE NİÇİN AY TAKVİMİ KULLANILIR?

"*Ay ve Güneş takvimlerinin günlük ibadet vakitlerine hiçbir tesirleri yoktur. Fakat vergi ödeme zamanına müessir olur. Peygamberin söylediğine göre müslümanlıkta verginin gayesi, parayı zenginlerden

toplamak ve fakirlere dağıtmaktı. Zengin, yıllık vergisini verme hususunda 354 gün ile 365 gün arasında bir fark gözetmez: Bunu katiyen düşünmez bile. Zaten ay takviminin bir neticesi olarak evvelce verilen vergilerden çıkan netice şudur ki, her 33 senede bir, mükellef, normal 33 senelik vergiye ilave olarak bir senelik vergi daha ödüyordu. Ateist Rusyada olsun, dine inanan Amerikada olsun hiçbir maliye vekili hazinenin gelirini arttırmak için halk tarafından farkına varılmadan ihtiyaçları karşılayan böyle bir yolu muhakkak ki ihmal etmez. Daha fazla mali imkanlar daha çok ihtiyacı gidermek demektir.

*Oruca gelince, bunda Ay takviminin direkt tesirleri vardır. Bir an için Güneş takviminin kabul edildiğini farzedelim: Mevsimlerin birisine daima Ramazan ayı isabet etsin. Ekvatorun kuzeyindekiler için kış dernek, güneyindekiler için yaz demektir. Yine farzedelim ki Peygamber  «Oruç kışın sonundadır.» demiş olsun. Bu takdirde Fransa'da halk Şubatta, Arjantin'de ise Ağustosta oruç· tutacaktır. Bütün ay oruç tutmuş bir Fransız müslüman mesela Şubatın 27 sinde bir uçağa atlayıp Boenes Aires'e gitse kutlayacağı bir Ramazan Bayramı bulamayacaktır. İşte bu halde, cemaatin birliği parçalanmış olacaktır."

*Oruç dini bir vecibe olduğu kadar, bir disiplindir ve meşakkate katlanmak hususunda bir tecrübedir. Dünyevi cephesini nazarı itibara alırsak Ramazanın mevsimden mevsime değişmesi, ferdi her mevsim şartları altında bu disipline alıştırır. Fert sıcak yaz mevsiminde olduğu gibi soğuk kış günlerinde de mahrumiyete katlanır. Bu devamlı değişme, ferdin sıhhati üzerinde müspet tesir icra eder ve günde birkaç öğün yemeğimizi durmadan hazmetmekle vazifelendirilmiş midenizin senelik “tatilini” yapmasına imkân verir. Oruçtan alınan sayısız manevi faydalar bir yana, Allah rızası için, müslüman askerlerin harp ve muhasara zamanlarında yiyecek ve içeceğe karşı olan dayanıklıkları ve az bir gıdaya mukabil düşmana karşı gösterdikleri şiddetli mukavemet tarihen sabittir.”(1)

Kişi neyi, niçin kutladığı, kutlayacağı neticesinin de ne olduğu bilincine varmalıdır.

Sağlıcakla kalın…

Dipnot:

(1)-İSLAMiYETTE NİÇİN AY TAKVİMİ KULLANlLlR? Prof. Dr. Muhammad HAMİDULLAH

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.