Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63835.612$

Yaşadığımız Coğrafyada Onurlu Yaşamanın Şartları

24 Ekim 2015, Cumartesi 00:00

Tarihe biz göz attığımızda bizim de asırlardır içinde yaşadığımız bu toprakların bir milletler mezarlığı olduğu görülür. Bu coğrafyada MÖ: Luwiler ve Hurriler, (20500-2000), Hititler (2000-700), Asuriler (1200-700), Medler (700-600), Persler (600-MS: 7.yüzyıl), Hellenler (700-50), Romalılar (50-MS: 476), Bizanslılar (476-1453, Emeviler (650-750) ve Abbasiler (750-1071), Selçukiler (1701-1243), Osmanlılar (1299-1922) yaşayıp hükümlerini yitirip geriye asarı atikalarından başka bir şey kalmadı. Günümüzde bu coğrafyaya Türkiye Cumhuriyeti hükmediyor. Coğrafi, dini ve ırki atalarımızın akıbetine uğramak istemiyorsak aşağıdaki uyarılara dikkat etmeliyiz;  

Bu topraklarda rehavete, gaflete ve tefrikaya düşenler, dış güçlerle oynaşanlar, işgalcilerle birlik olup, ata-dedelerinden beri birlikte yaşadıkları komşularını arkadan vuranlar, zayıf ve güçsüz düşenler, gözün kara, saçın sarı diye ayrışmaya çalışanlar, ortak tarih, kültür ve millet bilinci oluşturamayanlar, coğrafyanın tümünde yaşayan halkları ve dünyadaki tüm mazlumları analık şefkatiyle kucaklayamayanlar, birleşemeyenler, kaynaşamayanlar ve halleşemeyenler onurlarıyla ayakta kalamayıp dünyadaki yılanın çıyanın yemi olurlar. Felaketlerinin asıl müsebbibi olanların kucağına atılmak zorunda kalırlar.

İslam coğrafyasındaki bazı yöneticilerin demokratik bir düzene izin vermemeleri nedeniyle kurtla birlik olup çiftlikteki koyunları parçalayan çoban köpeği misali, halkların bazılarının üzerlerine kimyasal bombaların atılması ve konvensiyonal silahlarla parçalanmasına, mülteci durumuna düşen sağ kalanların da, ya denizde batan ya da batırılan tekne ve botlarda boğulmasına, ya da yaya olarak Avrupa’da yaşama umudu arar hale gelmesine neden olmaktadırlar. 

İcraat ve idare-i maslahat Üzerine:

 

Özal iktidarlarında, halk icraat ile idarei maslahatın ne olduğunu gördü. Rahmetli Demirel için sağduyu sahibi halkımız “Barajlar kralı” derdi. Tabii dir ki, bu memlekette taşı taş üzerine koyana takdir hisleri beslenir. Rahmetli Özal 1983’te iktidara geldikten sonra yaptığı icraatlarla hem sanayi ve teknik hem de Türk siyasi hayatında halkımızı demirperde ülkelerinin seviyesinden alıp batı blokuna yakın bir duruma getirdiği görülüp “Çağ atlattığı” öylendi. Bu durum, toplumun icraat ile idare-i maslahatın ne olduğunu kavramasına neden oldu.

 

 

Hayatın ilkeleri yaşamın ayrıntılarında gizlidir.

Ortak yaşama kültürünü oluşturmak; kişilerin, birbirlerini anlamaları ve karşılıklı saygı göstermeleriyle mümkün olabilir.

Kendi hukukumuzu mukayyet altına almak istiyorsak önce başkalarının hukukuna riayet etmemiz gerekir.

Hiçbir insan kendi izni olmadıkça başkalarınca tenzil edilemez. Tenzil edilmiş isek bunun çoğunu kendimizde aramalıyız. Bu kadarcık hatadan ne olur? Bunu herkes yapıyor, İnsanlar bu kadarcık ihmali hoşgörür, türünden tutumlar, tenzil edilmeye doğru yelken açar. Nuri Pakdil’in ifadesiyle, “yaşam titizlik ister, özür dilenecek hareketi yapmamak gerekir”.

Bazı tutum ve davranışlar vardır ki, insan ilişkilerindeki güven öğesini sarsar: Örneğin; bazı insanlara ikram edersin, buna teşekkür edeceğine müktesebatından sayar. Nezaket gösterip yaptığı hata ve kabalıklara göz yumarsınız, yani utandırmaktan utanırsanız, sizi ahmak zannedip kullanmaya kalkışır. Oysaki İnsanın en ahmağı başkalarını ahmak zanneden kişidir.

İnsanı, yalnızca uzak dairedekiler istismara yeltenmez. En yakın dairedekiler bile saf görünümlüleri kullanmaya çalışır. İnsanlar risk almayı yeğlemezler. Adalet duygusu risk taşır. Bu nedenle yakınlarımız bile riski göze almayıp adaletten uzak düşerler.

Çevrenizde sürekli akıl hesabı yapan kişi olarak izlenim bırakmayalım, çünkü bizi dostlarınız bile terek eder. Bu yüzden ara sıra saf olduğunuz izlenimini vermeniz yararımızadır. Çevrenizde sürekli saf olduğunuz izlenimi de vermeyelim, çünkü herkes bizi değerlendirmeye kalkışır. Bu yüzden ara sıra akıl hesabı yaptığınızı da göstermeliyiz.

Kullanıldığınızı anladığınız anda istismara izin vermeyelim. “İyi niyetliyim ama saf değilim, seni uyarıyorum, art niyetini biliyorum, anlamadığımı zannetme” uyarısını yapmalıyız. 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.