Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.11
  • ALTIN
    2326.3
  • BIST
    9117.07
  • BTC
    70104.96$

YARIN Kİ TÜRKİYE (2)

19 Haziran 2021, Cumartesi 09:22

Türkiye’nin en büyük sorununun eğitim olduğunu, ekonomik sosyal ve siyasal sorunlarından daha öncelikli bu sorunun olduğu gerçeğini haykıran hocamız, bugün eğitim sorununun tamir edilecek hiçbir yanı olmadığını çünkü katılımcılığın değil dayatmanın ve resmi ideolojinin hâkim olduğunu ifade etmiştir.

Şiddet ve dayatma nereden gelirse gelsin hep bunun karşısındadır. Hayatın kendisi zaten eğitimin davranış hali olduğundan O’ eğitimde çözüm olarak toplumun manevi dinamiklerine sarılmayı ve bunu fikir ve ruh cephesinde ahlak ve iman cephesinde hayata geçirmeyi düşlemiştir. Onda hareketin sırrı ve başarısı; zamane uymak, küçük siyaset hilelerine sarılmak, günü birlik yaşamak, popüler olmak ve el üstünde tutulmak, makam mevki, mansıp ve şöhret sahibi olmak demek değildir. Başarı ve sır İlahi iradeye teslimiyettir. Hakka uymaktır. Nefsine isyan etmektir. Meşale aşk ve imandır. Vicdan ve mesuliyet duygusudur. Aşk iman ve münevver bir halin sahası içerisinde ilim sanat ahlak ve felsefe yolları hep açık tutulmalıdır.

O hakiki kurtuluş kurtarıştadır, diyerek asıl kazanılması gereken savaşın ruh cephesinde olmasını gerekli bilmiş ve gerek Anadolu’nun hatta insanlığın kurtuluşunu bu davada anlayıp anlatmıştır. Lakin günümüzde ruh cephesi yerini madde cephesine bırakmış ve batıya kayan eksenle beraber insanlar ne Hakk davası, ne kul hakkı ne de başka bir şey düşünmeden sadece dünyevi seküler bir hayata odaklandırılıp hayatı bu noktadan tam bir batıya teslimiyet cenahında kalarak değerlendirmişler toplum kapitalizmin kucağında bulmuş kendini ve insanımız önce kendisine saygıyı sonra etrafında olan bitenlere kaygısız kalmayı düstur edinmiş ve toplumsal bağ maalesef kopmuş sanki hayat damarlarımız artık kurumaya yüz tutmuştur.

İnsanımıza iman, irade, ahlak, vatan ve millet sevgisinde yeni ufuklar açmayı şiar edinen kendini Anadolu’ya ve insanlığa adayan çilekeş yapısıyla hep gençlerimizi yetiştirmek ve bu ideali geleceğimizin teminatı olarak gördüğünden, kalplerin daima rahmet çiçekleriyle süslenmesini ve yaşatma aşkına gönül verenlerin ziynetleriyle doluşmasını, alın teri ve göz nurunun vatan coğrafyasını sulamasını ruhların Allah’ın çizdiği rotada olmasını hayatının tüm haritasında göstermiş ve örnek bir hayatla kendini milletine adamıştır.

Ve…. Cümlelerimizi bağlarken ideal bir öğretmen olan ve abdestsiz asla derslere girmeyen ve bunu atalarından, tarihimizin ve davamızın güçlü şahsiyetlerini rehber edinerek alan kıymetli hocamızın şu sözlerini de paylaşmadan geçemeyeceğim.

“Bir toplumda öğretmen ihtiyaçlara ve ekmek parasına mahkûm edilmişse, dolayısıyla horlanmış ve aşağılanmışsa o toplumun ilerlemesi ve kalkınması mümkün değildir.”

Ha şimdi burada herhangi bir yorum yapmadan sadece şunu söylemek istiyorum.

Bizim maarif davamızda; müfredatımız hakikaten bu milletin manevi kodlarına uygun ideal bir öğretmen tip yetiştiriyor mu?

Biz fikirlerimiz ve idealimizle gerçekten bu toplumun manevi kodlarına uygun fertlerin yetişmesi için ne derece gayretli ve üretkeniz?

Ve biz toplumla barışık olmayan sadece dünyevi seküler bir kültürle donanım sağlamış bireyler olarak, keza teknolojide kullansak bile, gerçekten insanlık adına bir eserin, bir kurtuluşun mümessili olabilir miyiz? Bir neslin bu şekilde ele alınması ve devamı ne derece geçerli bir yöntemdir?   

Büyük mezarların üstünde büyük vatanlar vardır. Büyük ölüleri olmayan toplumlar ebedi olamazlar, Diyen, hayatı ve ideali ile örnek olan hocamızın ruhu şad olsun. Allah rahmet eyleye.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.