Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2423.9
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64239.048$

XYZ Kuşakları Üzerine Düşünceler (2)

23 Temmuz 2020, Perşembe 08:53

On onbeş katlı betonarme binalar gözümüze çirkin görülmeye başladı. Bu günlerde memleketim olan Afşin ilçesinde Afşin’de Okudum başlıklı bir grup kurularak Facebook’da bir siyah-beyaz fotoğraf paylaşımı başlatıldı. Şimdilik hangi saiklerle ne tür amacın hedeflendiği bilinmeyen, felsefi ve düşünsel çerçevesi tasarımlanmayan bu çaba, her şeyden önce sebepsiz, değil, amaçsız hiç değil, insani bir temel tuttuğu da rahatça söylenebilir. Günümüz modernitesinin ailesinden, hatta gözünden artı bir karartıya tahammülü olmayan bireylere mazilerini hatırlatarak, geçmişlerini irdeleyerek günümüzdeki yaşantıyla mukayesesini yaparak insani bir silkelenme eylemi izlenimi veriyor. Ancak bu çabanın insanımızın elde ettiği teknolojik ve dijital imkanların reddine kadar varacak bir karşı teknolojik devrime evrilmesi değil de geçmişle geleceği sentezleyerek daha insani, daha tabii, daha naif bir toplumsal içeriğe yönlendirmesi beklenir. İnsan geçmişini yok saymadan halini göz ardı etmeden ve geleceğini düşünmeden aydınlığa çıkamaz. Günümüzde yaşadığımız hayat nasıl ki bize aitse, geçmişimizde yaşadıklarımız da bize ait olduğu gibi gelecekte yaşayacağımız hayat da bize ait olacaktır.   

İnsan tabiatı derinliğine irdelendiğinde bir yandan “insanlar ve toplumlar neyin açı ise ona koşar, neyin toku ise ondan kaçar” kuralı gereği, elde ettiği ve ulaşabildiğini gözden çıkarır. Diğer yandan da yeni şeyler keşfedemediğinde yapılacak yegane yol eskiyi ululamak/yüceltmektir. Elimizdeki teknoloji bize ait olmadığı, üstelik de hiçbir insani kaygı taşımayan salt çıkar ve karın yanında insanın sadece bedeni ve emeği üzerine değil ruhuna, düşüncesine ve dünya ve hayat görüşüne bile egemenlik kurmak isteyen kötü niyetlilerce üretilip yaygınlaştırıldığı için dünya çapında tehlikeli bir yapıya dönüşmüştür.

Soruna nasıl bir çözüm önerilebilir? Benim çözüm önerim; toplumsal uzlaşı kuramım olan Zıtların Ahenkli Birliği’nin ilkelerini önemsemek, öncelemek ve öngörmektir.

Zıtların Ahenkli Birliği’nin İlkeleri

1.Evren ne salt maddesel ne de salt ruhsal yapıda değil madde ile mananın, cisimsellikle ruhsallığın mecz edildiği bir halitadır.

2.Genelde evrenin, özelde dünyanın en temel ve onurlu varlığı insan da ne salt maddesel ne de salt ruhsal yapıda değil madde ile mananın, cisimsellikle ruhsallığın mecz edildiği akıl ve bilinç sahibi bir varlıktır.

3.Hem genelde evrende, hem de özelde dünya karşıt unsurlardan oluşmuştur. 

4.İnsan ruhunda, vicdanında ve gönlündeki, birbiriyle çatışmalı duyguları sükuna erdirmek zorunda olan bir varlıktır.

5.Bireylerden meydana gelen toplumsal gruplar (aile, kabile, sülale, dini, siyasi, ahlaki, hukuki) ve toplumlar da çatışmalı duygularını ahenkli bir duygu birlikteliğine dönüştürmelidirler. 

6.Bu birliktelik ontolojik değil işlevsel bağlamda bir birlik olmalıdır. Örneğin erkeğin ve kadının mahiyetini bozmaya çalışarak değil mutlu, kutlu ve görklü bir ailenin onurlu karı ve kocasını barındıran bir haneyi saadeti teşkil etmelidir. Yine geçmişi hayatımızdan çıkartarak yok saymak da, şimdinin yerine geçmişi ikame temek de sorunlu olduğu için günün enstrümanlarını geçmişin ruhuyla dizayn etmekle geleceğimizi de şimdiden öngörmemiz mümkün hale gelir. Toplum hayatında sabite ve değişebilir olan diye iki temel öğe vardır. Nesneler, şeyler, cisimler çok unsurlu (heterojen) oldukları için değişebilir, ruh ise tek unsurlu (homojen) olduğu için değişmez. İlkokuldayken (1961-1966)  bir H. Ali Yüce’in 23 Nisan adlı bir çocuk şarkısı öğretilmişti: İkinci dörtlüğü

Geçmişi unut/Yeni yolu tut/Türklüğe umut/Sen ol çocuğum, şeklindeydi.

Dönemin maziye olan şaşı bakışı H. Ali Yücel gibi ülkemizin mütefekkirlerinden birine böyle zaman idrakinden yoksun bir düşünceyi çocukların belleklerine kazımasına neden olabiliyor. Geçmişi unutmak, hafızayı kaybetmek anlamına da gelir. Hafızası olmayan insanın yeni yolu tutma şansı yok demektir.

7.Hakikatin, tek insanın tümüyle ihata edileceği bir bilgi olmayıp, düşünen en az iki kişinin karşılıklı fikir teatisi sonucunda ortaya çıkacak olan doğru bilgiler arasında çıkacağı bilinmelidir. O halde bu konudaki ilkemizi ortaya koyalım: “Düşüncede rakip, eylemde refik olmak” .

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.