Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2498.3
  • BIST
    9440.8
  • BTC
    64682.49$

Viyana’da Türkleri Küçük Düşüren Heykeller

02 Haziran 2022, Perşembe 00:00

Osmanlı Devleti kuruluşundan sonra bilhassa Batı yönünde sürekli genişleyerek dünyanın en köklü ve büyük devletlerinden birisi haline geldi. Bu süre zarfında birçok farklı din ve milletten oluşan toplumları da bir arada huzur ve barış içerisinde yaşatmasını bildi. Çünkü Osmanlı Devleti için kişinin dini, ırkı ve doğum yeri ne olursa olsun öncelikli olan devletin kurallarına uymasıydı. İşte bu politika Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyu huzur ve barış içerisinde kalmasını sağladı.

Osmanlı Devleti’nin Batı ile girişmiş olduğu bu mücadele sırasında ise en büyük rakibi Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun temsilcisi durumunda bulunan Avusturya oldu. Taraflar arasında ilk kez 1526 yılında Mohaç Meydan Savaşı ile başlayan siyasî ve askerî ilişkiler I. Dünya Savaşı’na kadar devam etti.

Osmanlı Devleti, Macar asilzadeleri destekleyerek Orta Macaristan’daki Türk hâkimiyetini yeniden güçlendirmek için girişimlerde bulunduğu sırada almış olduğu II. Viyana yenilgisi bir anda bütün gidişatı değiştirdi. Çünkü bu savaş sonrası Osmanlı Devleti 16 yıl Avrupa müttefik kuvvetleri ile savaştıktan sonra bu savaşlardan yenik çıkarak Karlofça antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.

Karlofça Antlaşması’nın en önemli sonucu, Osmanlı’nın batıda büyük oranda toprak ve prestij kaybetmesidir. Osmanlı’nın topraklarının paylaşıldığı ilk antlaşma.

Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde ilk kez müzakere yaptığı ve arabulucu kullandığı antlaşma Karlofça’dır. Daha önceki antlaşmalarda Osmanlı Devleti şartlar belirliyor ve diğer devletler kabul etmek zorunda kalıyordu.

 

Karlofça Antlaşması'yla beraber Osmanlı Devleti’nin hücum politikaları sona ererken, yerini savunma ve diplomasi ağırlıklı politika aldı. Osmanlı reayasından olan Katoliklere mezhep özgürlüğünün tanınması, Avusturya’nın da Osmanlı iç işlerine müdahale hakkı elde edebilmesini sağladı. Venedik’e verilen topraklar da Osmanlı Devleti’nin Ege denizindeki hâkimiyetini ciddi oranda azaldı. Lehistan’a verilen topraklar ve de haklar nedeniyle de Osmanlı Devleti Kazaklar üzerindeki egemenlik haklarını kaybetti.

Avrupa’da, Osmanlının yenilebileceği düşüncesi kuvvetlendi.

Viyana, Türkleri hiç unutmadı ….

Avrupa'nın kalbi sayılan şehirlerden Viyana'yı Osmanlılar iki defa kuşattı. 1529 ve 1683 tarihli bu iki kuşatmadan netice alınamadı. Ancak Viyanalılar bunları hiç unutmadı. Her sene şehirlerinin Türklerden kurtuluşunu kutlamaktadırlar. Üstelik şehrin her yanında, o devirden kalma hatıralar vardır. Asırlarca Osmanlı hâkimiyetinde kalmış Balkan şehirlerinde bile bu kadar Türk izine rastlamak mümkün değildir.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da, 2. Viyana kuşatmasının izlerini çok rahat görebilmek mümkün. Viyana’da bizi ve tarihimizi küçük düşüren heykeller yapılmış.

Kuşatmadan sonra her yıl burada Osmanlılardan kurtulmanın şerefine 24 Ağustos’tan (Aziz Bartelemi Yortusu) sonraki Pazar günü bir festival tertiplenmiş. Kara Mustafa Paşa’yı temsil eden birisi eşeğe ters bindirilip gezdirilerek güya Osmanlılar aşağılanmış olurdu. Taşkınlıklar sebebiyle Kral I. Leopold tarafından yasaklandı.

Viyana’nın en güzel manzarasının seyredildiği tepe olan Kahlenberg, Avusturyalılar açısından büyük öneme sahip. Jan Sobieski, bu iki tepenin ardından dolaşıp, Osmanlı ordusunun sağ kanadını mağlup etti. Şimdiki Kahlenberg’de Viyana’nın Türklerden kurtuluşu şerefine St. Joseph Kilisesi yapılmış. Duvarında Osmanlı ordusunu yenerek şehri kurtaran Polonya Kralı Jan Sobieski’ye şükran tabelası var.

 Aziz Stephan Katedrali'ne Osmanlı askerini ayaklar altına alındığı bir heykel yapılmış. Ayrıca Aziz Stephan Katedrali, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuşatmaları sırasında Viyana halkı için sığınak haline gelmiş, savaştan korunmak için katedralin içinde uzun süre kalmışlar. Birçok savaşa tanık olan bu katedral, Viyana'nın özgürlük sembolü haline gelmiş.Osmanlı askerleri geri çekildikten sonra bölge halkı bunu bir yenilgi olarak addetmiş ve bu kilisenin hemen arkasına çıplak bir osmanlı askerinin ayaklar altına alınmış heykelini dikmişler.

Türkiye dışında en çok Osmanlı eserini bünyesinde barındırmasıyla dikkati çeken Arsenal Askeri Tarih Müzesi, başta 2. Viyana kuşatmasından kalan Osmanlı silah ve askeri mühimmatı olmak üzere, daha sonraki dönemlerde Habsburg hanedanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu arasında gerçekleşen birçok savaştan elde edilen 100’ün üzerinde kılıç, hançer, ok ve sancak gibi savaş araç ve gereçlerini de bünyesinde barındırıyor. 

Bu müzede, 2. Viyana kuşatması esnasında Viyana Şehir Komutanı olarak Türklere karşı savaşan Ernst Rüdiger von Starhemberg’in ayakları altında Türklere karşı kazanılan zaferi sembolize eden bir hilal dikkati çekiyor.

Ayrıca bu müzede Viyana kuşatmasını resmeden çok büyük bir tablo bulunuyor. Bu tabloda Osmanlı askerleri, çok korkunç, barbar olarak resmedilerek bizlere karşı olumsuz algı oluşturulmuş.

Hofburg Sarayı önünde 2. Viyana kuşatması komutanı Prens Eugen’in heykelinin altında Osmanlı askerini ve hilali çiğneyen görüntü yüreklerimizi sızlatıyor. .

Sanıyorum ki Türkiye'deki hiçbir heykelde, anıtta, camide vs. açıkça ezilen bayraklar, öldürülen veya kötü gösterilen yabancılar görmek mümkün değil.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.