Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.52
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2428.7
  • BIST
    9708.26
  • BTC
    66107.29$

Ümmet kuşatma altında

02 Aralık 2015, Çarşamba 08:38

"Tarih sahnesinde komşu devlet olarak ikiyüzlü siyasete göre kişilik geliştiren ve pahalı ve süslü ipek hediyeleri ve prensesleriyle aramıza fitne salan ama asıl güç olarak durduramadıkları atalarımızı ördükleri duvar ile frenlemeye çalışan yine de vergi vermekten kurtulamayan entrikacı sarı mahlûklar, düşkün oldukları köpek etini yiye yiye gittikçe pitpullaşarak bugün onun hıncını Doğu Türkistan Uygur Müslümanlarından maocu-marsist ideolojileriyle insanlık hallerinden son hızla uzaklaşarak çıkarmaya çalışmaktalar, sömürü ve baskı ideolojik uygulamalarını dünya kamuoyu nezdinde yalanla sürdürmeye çalışmaktalar.İslam coğrafyasında işkence ve zulme maruz kalanlar hep ümmetin evlatlarıdır. Çin zulmü Doğu Türkistan’da sürerken, Myanmar’da köpek zihniyetli Budist rahiplerin kışkırtmalarıyla Arakanlı Müslümanların aynı şekilde inanç mağduriyeti yaşadıklarını ve akla hayale gelmeyen işkence çeşitlerine tabi tutuldukları basında yer almaktadır.

Bakınız biraz İslam coğrafyasında sulh yolusessiz kalınarak sükûta vasıl olsa bu sefer Amerikan güdümlü Yahudi Siyonist etçil köpekler dişlerini geçirmek için küçük bir bahane ile Gazze yönüne çevrilir ve suçsuz masum insanları sorgusuz sualsiz katliama tabi tutar. Buralar da batılıların dillerinden düşürmedikleri insan haklarını bulmak ve aramak mümkün değildir. Çünkü onlar Müslümandır ve böyle haklar onlara lüks gelir yüzden Müslümanlar ya kendilerine tabi olacak ya da öldürüleceklerdir.

Amerikan yerli evangelist zihniyetinin Çinli adilerden kalır hiçbir yanı yoktur. Her gün ırakta onlarca kişinin ölümü olağan hale gelmiştir. Şu anda güney sınırlarımızda başta pyd olmak üzere, Marksist bir zihniyeti destekleyen sözde İslam odaklı reklam yapılıp asla ve asla islamla uzaktan yakından alakası olamayan ve pyd’nin farklı bir versiyonu olan İşid katillerini ve ırkçı Esad yönetimini destekleyerek çizmek istedikleri sınırlara insanları katlederek ulaşmak isteyen bu karanlık zihniyetler bu terör emperyalleri daha fazla yallanmak için bilerek İslam coğrafyasını seçmişlerdir.                Yönetimlerinde kendilerine bağımlı otoriteler oluşturmak suretiyle kuklaları vasıtasıyla ya zorla kabul ya da göçe zorlayarak ölüme terkedilen bura insanları bugün bizim sınırlarımızda insanlığın gözü önünde bir dramı yaşamaktadır. Hâlbuki çözüm katil Esad’ın gitmesi ve Suriye’nin bütünlüğüne yönelik halkın iradesinin vereceği bir karar olması gerekirken, yeniden dizayn etme çabasındaki güçler kendi varlıkları için burada yaşayanları öldürme keyfini yaşamaktalar. Öldür ve sahiplen bu batılı ülkelerin tek seçeneği. Ya onların dediği gibi olacaksın bağımlı kalacaksın onlara ya da çıkarırsan sesini ve güçlü değilsen ezileceksin, öleceksin ve insan yerine konulmayacaksın.Türkiye’de PKK terör örgütünün her türlü lojistik hizmetlerinide yürüten aha bu adi yönetimlerdir. Kısaca bir ateş topu olan bölgemizde Türkiye bir tek güçlü bir ses olmaya ve güçlü bir yönetimle ayakta durmaya mecburdur. Öyle can alıcı noktalara yapılan hamleler var ki; Kendi içimizde kendimizi tam olarak toparlamadan, bunlarla ilgili yeri geliyor, herhangi biraçıklamayı temkinli yapmak zorunda kalıyorsun. Malum başka ülkelerin iç işlerine karışmamak gibi Uluslararası sözde kabul edilen bir yükümlülük var ve biz bu demokratik uygulamalara uymaya ve haklara bu çerçevede yaklaşmaya canımız acısa da sesimizi çıkarmamaya çalışıyoruz.

Hangi birini sayalım hangi birini sıralayalım dersek bu sayfalar bu açıklamalara dar gelir. Mühim bir coğrafyanın kaderi üzerinde varlığını İslam tandanslı olarak sürdüren Ülkemiz pek çok sıkıntılı hallerden gelerek bugünkü mevcut olduğu konumundan/kabuğundan kurtulmaya ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. Tarihin en adaletli imparatorluğunun külleri üzerinde yeniden ayağa kalkarak yeniden sahip olduğu nizamı âlem misyonunu yüklenmesi pek çok devletin işine gelmemekte ve ülkemizin varlığına yönelik dâhili ve harici saldırganlıklar peş peşe gelmektedir. Ayrıca Ülkemiz dışında yaklaşık beş yıldan beri devam eden ve aha yıkıldı yıkılacak gitti gidiyor denilen katil Esad yönetiminin son bir çare Rus ayısının elini tutması, hem Rusya’nın hem de Esad’ın işine gelmiştir. İşid şeytanlarını bahane ederek terörle mücadele adı altında postu Suriye’ye atan ayı yogi, hem batıya gözdağı vermekte hem de eskiden beri sürdüre geldiği sıcak denizlere inme Akdeniz politikasını Deli Petro’dan beri hayata geçirme ve dünya siyaset ve ticaretinde daha aktif rol oynama düşüncesindedir.

Bu nedenle güneye inen bir Rus varlığı bizim ne denli zor bir coğrafya ’da yaşadığımızın en önemli göstergesidir. Güçlü olduğu zamanlarda hep Osmanlı ile uğraşan Rus Çarları aynı şekilde gizliden gizliyeyi bırakıp doğrudan bugün Ülkemizin aleyhine bütün aktivitelerin içerisindedir. Kim Türkiye ile ihtilaflı ise, Rus ayısı o Ülkeye elini uzatmıştır. Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İran PKK-Pyd ve diğer mahalli yöneticiler dâhil hep Rus gâvurundan destek ve himaye görmüşlerdir. Ukrayna’nınelindeki Kırımı işgal ettiklerinde bizim canımız yanmadı mı? Elbetteyandı. Yüz yıllarca Türk tarihinin ve Kültürünün yurdu olan bu ülke hem stratejik konumuyla hem de özel statüsüyle bize daha yakın değilmiydi?Ama biz sözde sesimizi çıkarmadık bu ilhaka ama canımızın yandığı bir gerçektir. Rus bunu bile bile yaptı ve bizim sabrımızı sınadı. Ne batıdan ne de başka Ülkelerden kimse basit bir kınama ile geçiştirdi ve kendi iç işleri meselesi hallidir diye çoğuda sessiz kaldı. Rus korkusundan böyle bir yola başvurunca efelenen Ruslar kendilerine güvenle artık başka kapılarıda zorlamaya ve açmaya başladılar.

İşte bu kapılardan biriside Katil Esad’ın yönetimi idi. Kendilerinin ortaya çıkarıp desteklediği İşid’i bugün tu kaka ilan edenler hem onlardan petrol alıp hem de bizi ticaret yapıyor diye suçlayanlar bizatihikendileridir. Bunlar yavuz hırsız misali suç iller ama güçlü olduklarından onların üzerini kapatmak için başka ülkelerin üzerine yüklenmeye çalışırlar. Angajman kuralları gereği harimi ismetimize yapılan bir saldırı diyelim buna defalarca uyarılmalarına rağmen cevap vermeyen ve katil Esed yönetimini ayakta tutmaya çalışan Rus ayısına karşı gösterilen sabır ve cesaret bir anda dünya kamuoyunu meşgul etmiş hem de bağlı olduğumuz NATO Paktı tarihinde ilk kez yaşanan bir olay olmuştur. Böyle bir olaya ihtimal vermeyen ve karizması çizilen Rus ayısı eziklik içerisinde prestijini kurtarmak için Sayın Cumhurbaşkanımızdan özür beklediğini beyan etsedehaklı olduğumuz bir davada asla özür olamaz. Tabi içerdeki Rus uşaklarıda hemen Cağaloğlu Pravda’sı gibi atış talimlerine başladılarsa da, yapılanlar ortada olup sesleri kendilerinden öteye gitmeyecektir. Ha şu var, şimdi Rus tamamen Bayır bucak Türkmen kardeşlerimize yoğunlaşacak. Peki, bizim canımız yanmayacak mı? Yanacak.

Öyleyse bizde ilan etsek Bayır Bucak’ı aldığımızı. Aynen Rus ayısının Kırım ilhakını yaptığı gibi, Biz kendimizden bir parça olan Bayırbucakı aldık desek kim ne diyebilir? Tam zamanı değil mi? Korkunun ecele faydası yoktur. Allah kimin yanındaysa galip gelen odur. Biz O’na inanır ve O’na güveniriz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.