Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63660.306$

TÜKENMİŞLİK SENDROMU

18 Ağustos 2018, Cumartesi 08:42

Tükenmişlik sendromu nedir?

Tükenmiş bir kişi bunu ya duygusal çöküş ya duyarsızlaşma ya da azalmış başarma motivasyonu şeklinde yaşar. ... Hem duygusal hem de fiziksel kayıplar kişide çaresizlik, ümitsizlik, özgüven eksikliği oluşturarak duygusal ve zihinsel tükenmeye neden olur.

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayriye Elbi, tükenmişlik sendromuna karşı iyi uyuyarak, düzenli beslenerek, egzersiz yaparak ve dinlenmeye zaman ayırarak önlem alınabileceğini bildirdi.

Prof. Dr. Elbi, "intihar düşüncesine dahi neden olduğu" bilinen tükenmişlik sendromunun, her yaş ve meslek grubundan insanın başına gelebileceğini söyledi.

Aslında herkesin "tükenebileceğini" dile getiren Elbi, "Tükenmek, hayatın gereklerini yerine getirirken yapabileceğimizin ötesinde yük almakla bağlantılı bir şey. Çok fazla yük altındaysak, travmatize edici şeylerle karşılaşabiliyorsak, hayatın normal akışı bizim enerjimizi zorluyorsa, engelleniyorsak, kendimizi nasıl yenileyebileceğimizi bilemiyorsak tükenebiliriz. Herkes bir gün birtakım nedenlerle tükenebilir." diye konuştu.

Sendromun belirtileri

Tükenmişlik sendromunu atlatabilmek için önce belirtilerin anlaşılması gerektiğine dikkati çeken Elbi, "Hayatta bir şey gelişmiyor, hayat ileri gitmiyor gibi gelebilir. Yorgun uyanma olabilir. Kötü davranışlar, hırçınlık olabilir. İşten kaçma, önemli kararlar verememe, dinlenemeden uyanma bu sendromun belirtileri arasında yer alır. Ayrıca önemli konular konuşulurken tükenmişlik sendromu yaşayanları ortada göremeyebilirsiniz." dedi.

Kolay ağlama, eskisi kadar verimli olamama gibi belirtilerin de tükenmiş sendromuna işaret ettiğine değinen Elbi, bir çalışanın daha önce 30 dakikada tamamlayabildiği işi, sendroma girdiyse 2-3 saatte bitiremeyebileceğini anlattı.

Günlük koşturmaca da insanların kendilerini unuttuğunu ve ihtiyaçlarına önem vermediğini dile getiren Elbi, kişinin önce "İyi miyim" diye kendisine sorması gerektiğini ifade etti.

Profesyonel yardımdan önce kişinin sorununu kendi sosyal çevresinde, ortamında çözmeyi deneyebileceğini belirten Elbi, "Tıkandıysak, bir sınırı geçtiysek, o zaman psikiyatrik yardım almamız gerekiyor. Terapi gerekebilir, ilaç tedavisi de mümkün." diye konuştu.

"En önemlisi sendrom başlamadan önlemini almak"

Tedaviyle sendromun atlatılabileceğine işaret eden Elbi, asıl önemli konunun, sendroma girmeden gerekli önlemleri almak olduğunu vurguladı.

Basit önlemlerle kişinin tükenmeyi önleyebileceğini dile getiren Elbi, "Tükenmişlik sendromunun önlemleri var, iyi uyumak, düzgün beslenmek, dinlenmeye zaman ayırmak, egzersiz yapmak gibi. Yani annenizin 'yap' dediği şeyler. 'Hırkanı giy, hasta olma' derler ya... Bunları yaparsak bir miktar daha dayanıklılığımız artar." ifadelerini kullandı.

Elbi, sendromun sosyal statü, ekonomik durum ayrımı olmadan herkesi tehdit edebileceğini kaydederek, "İşi gereği çok yoğun çalışan, dinlenme arası olmayan insanlarda tükenmişlik sendromu belirtileri artabilir. Herkes her şekilde bu sendromu yaşayabilir. Hepimizin bir dayanıklılık sınırı var, bu sınırı aştığımızda tükenebiliriz." dedi. AA

………Anadolu Ajansına açıklamalarda bulunan Sayın Prof Dr. Hayriye Elbi,çağımızın hastalığı olan bitmişlik tükenmişlik,duygusal çöküş zevk alamama,hissetmeme gibi ruhsal travmaya ulaşma olan tükenmişlik sendromu hakkında açıklamalarda bulunmuş.Gerçekten içinde yaşadığımız çağın bunalımlı hallerine yakalanmamak mümkün değil.Her gün yeni yeni isimlerle değişik hastalıkların ortaya çıktığı dünyamızda bireylerin bunlardan biriyle imtihan olması işten bile değil.Üstelik zengini dei,fakiri de nedense hep aynı hastalık tipleriyle mücadele ediyorlar.

……..Çağın insan hayatını pek çok olumsuz etkilediği malum.Çok zenginde olsan yalnızda kalsan veya kendi kendine kavrulur halde de olsan imtihan dünyası dediğimiz bu kubbe de bir çok badirelerle karşılaşabiliyor insan.Mesela Fransa eski Cumhurbaşkanlarından Fransuva Mitterand” artık yaşamaktan bıktım ölmek istiyorum” demişti.

…..Geçen gün gazete haberinde Burak Özçivit adlı tanınmış bir sanat erbabı diyelim O’da her şeyim olmasına rağmen hayattan zevk almadığını söylemişti.Gerçekten acı bir durum.Kiminin yemeğe ekmeği yok kiminin ise her şeyi var harcayacak parası ama mutlu değil hayattan zevk almıyor.İmtihan dünyası dediğimiz bu işte.herkes bir şekilde bir şeyle imtihan oluyor.

……Öyleyse çağımız bunalımda ve benim anladığım kadarıyla kapitalist sömürücü emek hırsızı faiz işletmeni dünyevi kaygı taşıyan insan yetiştirmekle matuf laikçi sistem insanı anlamaktan oldukça uzak ve verecek bir şeyi yok aslında mutluluk adına.

…..Öyleyse diyorum bir kez daha ne yapmalı da insan gerçek mutluluk ve kurtuluşa ermeli? Düşünün çok zenginsiniz, sistem size her bir şeyi sağlamış, ne isterseniz elinizin altında yemekse yemek işse iş, zevkse zevk vs. ama ne hayattan tat alabiliyorsunuz? Ne de mutluluk denilen gönül inkılâbını yakalayabilmişsiniz. İçinizde atamadığınız bir kuruntu bir vesvese sizi yiyip bitiriyor? Çare ne öyleyse?     

……Çare tabi’i ki var.Ve çare İslam.Çare teslimiyet.Çare kanaatkar sahibi olmak.Çare bu dünyaya niçin geldiğin bilince hareket kabiliyeti geliştirip,yaşantını özünle birleştirmek ve gayeye matuf yaşamaktır.     Allah’ın adaletine sığınan, emirlerini yerine getiren ve kanaatkâr sahibi olan mümin de dünya malına tamah olmaz. Katılımcı paylaşımcı halden anlayan fakir fukarayı gözeten hatta kendi eliyle onlara bazı şeyleri ulaştıran gözyaşı döken mazlumların haklarını bilen elbette bu sendromlardan beri olur. Ama duygusal platformda kendisiyle çatışma yaşayan bir insanın bir vadi dolusu altını olsa mümkünatı yok bir vadi dolusu daha ister. Olsa bir daha ister.

……Dünya da var oluş gerçeğini anlamadan hakiki manada teslimiyet olmaz.Müslüman bunun farkındadır ben öyle olduğunu zannediyorum.Asil oluşumunu yakalayamayanda görülen bu negatif hal bünyeyi sardığında bırakmaz kolaylıkla.Çökertir onu.Sarsar.Allah’a olan inancı sağlam tutmak ve sabır ve kanaatkar bir kimlikle duruş sergilemek stres ve bu tür olumsuzların giderilmesinde baş faktördür.Ruhu boş bırakılan bir genç/yetişkin iman zayıflığı ile her şeyden beridir.Eğitim şart ama fıtrata uygun eğitim en önemlisi.Çünkü toplumsal travma kanser gibi herkesi etkiler.Fiemanillah.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.