Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.69
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2334.1
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70899.694$

Trafik Kültürü Başka bir şey!...

27 Ocak 2015, Salı 00:00

Kültür, insanlardan öğrendiğimiz toplumsal mirastır…

Dünya üzerinde yaşayan her toplumun geçmişten gelen, yaşadıkları coğrafya ve bir arada oldukları diğer topluluklarla etkileşimleri ile bağlantılı yaşanan bir kültürü vardır

Dini, ahlaki, siyasi, akademik hatta ve hatta iş kültürü, yemek, oturma-kalkma, konuşma gibi birçok farklı şekilde örneklendirilebilir.

Trafik kültürü de bunlardan farklı bir şey değildir.

Her ülkenin uyguladığı veya uygulamadığı disiplinlere göre değişiklik gösterir.

Hız kısıtlamalarından tutun, trafikteki yaya kabul edilen insanlara tanınan özgürlüklere kadar her alanda farklı uygulamaları içerir.

Kibarca gelişmekte dediğimiz,  aslında gelişememiş ülkelere bakıldığında, gelişmişlik seviyesiyle ters oranda trafikte kargaşa ortamı mevcuttur. Türkiye’deki ve güzelim şehrim Konya’daki trafik incelendiğinde bizim gelişmişlik seviyemizin de nerelerde olduğu ortaya çıkabilir.

Hepimiz bir şekilde sürücü veya yaya olarak trafik ile iç içe yaşıyor ve her gün onlarca trafik olayına şahit oluyoruz.

Bugün naçizane trafikte yaşadığım gördüğüm gözlemlediğim yapılmaması gereken ve yapılanları sizlerle paylaşmak istiyorum ki eminim sizlerinde ekleyeceği onlarca yapılan, yaptığımız yanlışlıklar vardır.

İlk olarak takip mesafesi diyeceğim. Evet trafikte araç kullanan, kullandığı aracın ne olduğu hiç önemli değil uyması gereken mecburi ve hayati kuralların başında gelir.

Daha üzerinden bir hafta geçmedi eskilerin deyimiyle ‘kar-kıyamet’ zorlu ve sıkıntılı bir hafta geçirdik.

Yollarımız buz pistine döndü ve ciddi kazalar yaşandı…

Araba kullanmada zaten bencilliğin ve egonun tavan yaptığı bir milletiz birde üstüne kar ve buz olunca kazaların haricinde birde kavgalar, küfürler bağrışmalar…

Yollar zaten paten pisti gibi arabalar yan yan gidiyor ve biz ya aracımıza inanılmaz güveniyor yada şoförlüğümüze toz kondurmuyor ve yolların trafikte diğer onlarca yüzlerce binlerce aracın önümüzde saygıyla eğilip bize yol vermesini, yoldan çekilmesini ve hatta daha da ileri giderek diğer beceriksiz bütün araç sürücülerinin bu karda kışta trafiğe çıkmamasını istiyoruz…

Şu trafikte en çok ağırıma giden şeylerden bir tanesi de iki şeritli yola üç aracın yan yana durması…

Önünüzde bir kırmızı ışık var, yol iki şeritli ve iki otomobil yan yana duruyor, gelen arabalar da birer birer arkasına diziliyor,

Taa ki, geçiş üstünlüğü olduğunu düşünen, gideceği yere 2 dakika geç kaldığında bütün işlerinin alt üst olacağını düşünen, trafikte bulunan diğer herkesten çok daha acil işi olan birisi gelip o iki aracın yanına üçüncü bir şerit oluşturup burnunu sokana kadar,

Sonrası ise malum gelen onun arkasına, o onun arkasına dizilip gider sonrasında ise ışık yeşile döndüğünde ise seyreyle gümbürtüyü, 20 araç rahatlıkla geçebilecekken yanan yeşil ışıktan 4 araba geçebilirse ne mutlu bize, sonra vur beline kazmayı yada bas kornaya basabildiğin kadar cümle alem duysun arabanın kornasının gücünü…

Hız sınırının 70 olduğu bir yerde 70 km ile geçerken arkanızdan gelen ve sol şeridin kendine ait olduğunu düşünenlerin önündeyseniz selektör ile dayak yersiniz. Onun önceliği vardır ve siz ona yol vermelisiniz. O anda sağ tarafınızın dolu olması hiçbir anlam ifade etmeyecektir.

Sanırım makas kavramı da sadece Türkiye’de vardır, çünkü şoförün ustalığı makas kabiliyetiyle ölçülmektedir.

Sinyal vermek ise itibar kaybıdır bazı sürücüler için, es kaza vermiş ise yol tamamen onundur. Kimsenin onun yolunda bulunma hakkı yoktur.

Ki, zaten yol almak için sinyale ihtiyaç yoktur aslında, eğer geçmek istediğin şeritte başka araba varsa, işgalciymiş gibi davranarak sıkıştırabilir ve yolu ele geçirebilirsiniz. Yeter ki, gözünüz kara olsun.

TIR’ların, kamyonların, belediye otobüslerinin ve dolmuşların trafikte ayrıcalıkları vardır. İstedikleri şeritte gidebilirler ve bu şeridi istedikleri süre işgal edebilir, canları istediğinde ise istedikleri başka bir şeride sağını ve solunu kontrol etmeden geçebilme hakkına sahiptirler. Sıkıyorsa bi laf edin de görelim…

Çook uzun bir süredir motosikletler trafikteler, ama bazıları bu fikre alışamadı sanırım, inatla kaldırımlarda dolaşmaya devam edenleri hala görebilirsiniz.

En önemlisi motosikletlere yön kısıtlaması yoktur. Her yöne gidebildikleri gibi, trafik ışıkları arabalar için geçerlidir inanışı ise bir türlü yıkılamadı.

Trafik polisi görünce ve o polis sağ tarafta ve sağ elini bir yukarı bir aşağı indirip kaldırıyor ise aklımıza ‘Ahanda ceza geldi’ düşüncesi gelmekteydi. Gerçi son zamanlarda bu tabunun bayağı bi yıkılmış olması en büyük tesellimiz ise de yinede trafik polisleri oldukça sık ve tehlikeli sayılabilecek şekilde biz sürücülerin trafik kurallarına uyması için trafik kurallarını çiğnemektedir.

Konya’da yaya olmak ise neredeyse suçtur. Şehrin hemen her yerinde bulunan yaya geçitleri aslında yayaların geçmesi için değil, biraz soluklanıp beklemeleri için yapılan yerlerdir, kimse yol vermez.

Kırmızı ışıkta bile araçların duracağından emin olamazsınız, üzerinize yavaşlamadan gelebilir ve sorumluluk tamamen yayanındır, yaya kendini korumalıdır.

Trafik kurallarına uyan kişiler yok mu? Elbette ki var ve hem de azımsanmayacak kadar çok. Bu sürücüler sadece diğer herkesten farklı olarak işlerine-evlerine veya gidecekleri yere biraz geç ve oldukça sinirli gidiyorlar ama vicdanen rahat ediyorlar.

Trafikte yapılmaması gerekenleri hepimiz biliyoruz aslında ama hep karşımızdakinin yapmasını bekliyoruz. Bu kurallar nedense bizim için değildir, bir hata söz konusunu olduğunda suçlu hep karşı taraftır…

Trafik kurallarına uyanları tenzih ediyorum ama görünen köyde kılavuz istemiyor ki, ‘İşte bizim trafik kültürümüz bu’…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.