Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.36
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2325.0
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70318.52$

TOPLUMSAL HASTALIĞIMIZ

15 Aralık 2021, Çarşamba 09:16

İnsanlar, temel ihtiyaçlarının dışında kalan zaman içerisinde, neyi, nasıl yaşadığını bilmeden, neyi sorgulayıp neyi sorgulamayacağını anlamadan, bir amaca dayanmayan dedikodu üreterek gereksiz konuşuyor ve amaçsızca yaşıyorlar. Bu amaçsız yaşayış şekliyle de, an da neyi kaybettiklerinin ve yaşadıklarının farkında bile değiller. Yaşadıklarının farkında olmamak, değer yargılarından ve insanları tanıma gayretinden, saygıdan, sevgiden ve hoşgörüden uzaklaştırıyor.

Kendini tanımak istediğiniz insanla sohbet etmeye başlarsanız, o da duygu ve düşüncelerini yansıtmadan önce kesinlikle kartvizitini ortaya koyacaktır. “Ben buyum, ben bunu başardım, ben yaptım, ben ettim vs…” Oysa seni tanıtacak olan yapıp ettiklerin, sahip oldukların değil, dünya görüşün ve insanlara bakış açın, olayları değerlendiren, duygu ve düşüncelerin.

O insana kendini anlat desen, “ben” diye bir maratona başlayacak ki, sonu gelmeyecek bir gevezelik koşturması içinde bunları anlatacak. Mallar, mülkler, arabalar, kıymetli eşyalar, şuraya gittim, şunu yedim, bunu yaptım. Eeee “düşüncelerin ne, hangi kitapları okudun, hangi tür müzikten hoşlanırsın, gördüklerin ve yaşadıkların sana neyi ifade ediyor?” dediğin zaman sesi çıkmayacak. Çünkü “ben” demekten, beyni nefessiz kalmıştır.

Koşturmaktan unuttuğun düşüncelerin, hayat görüşün var, insanları onlar ilgilendirir, seni tanımak, senin nasıl biri olduğunu anlamak için. Seni tanıtacak, seni anlamlandıracak olan, duygu ve düşüncelerindir. Eğer bu duygu ve düşüncelerini ortaya koyup kendini tanıtamıyorsan, senden başkasına faydası olmayan yaşanmışlıkların, insanlara bir şey ifade etmiyor ve seni tanıtamıyor.

Yemek, içmek, gezmek, iş, kariyer ve edinimler. Kimine göre bunlar, insanın temel ihtiyaçları, tatmini ve hayatını devam ettirmesi için vazgeçilmezleridir. Ama bunlar, insanı tanıtacak, tanımlayacak olan etkenler değil, kendinden başkasını ilgilendirecek, konular da değil.

İnsanın değerini, yemek içmek ve gezmek değil, ne yaptığı ve kariyeri de değil. Farklı şeyler yemiş, içmiş de olabilir, ama yedikleri, belli bir süre sonra diğer insanlar gibi bakmak bile istemediği gübre olarak dışarı attığıdır. O halde fark nedir? Dünyayı gezdin. Gezdin de sana ne kattı, bakıp mı geçtin gördüklerini anlamlandırıp, kendine ve başkalarına anlatabileceğin, katkı sağlayabileceğin neler oldu? Hayatı çok hızlı yaşadın, büyük işler yaptın, büyük kazançlar sağladın. Nasıl yaptın ve nasıl kazandın, bu da senin bileceğin iş.

Kimsenin üslubu, bir başkasını aydınlatıcı ve kendini tanıtıcı değil. Herkes egosuyla yaşadığını anlatır, kartvizitle statüsünü ortaya koyar ama dünya görüşünü, olaylara bakışını, ne okuyup, ne yazdığını, zevklerini ve insanlara yansıtabileceği olumlu düşüncelerini yansıtma derdinde değil.

Oysa insanın karakterini, duygu ve düşünceleri belirler, yoksa işi, kariyeri veya edinimleri değil. Bir insanı işiyle değerlendirmeye çalışırsam, cebine el atmış olur, statüsüne göre davranmaya çalıştığımı göstermeye çalışıyorumdur. Sonucunda, ya biat etme düşüncem oluşacak, ya bana biat edecek birini bulduğumu düşüneceğim, ya da kıskançlığım oluşacak. Varsayalım işini anlatmayla başladın, işte o zaman, ne yaptığını değil, nasıl yaptığını, yaptıklarının diğer insanlar için ne ifade ettiğini bilmem gerekecek.

Sosyal hayatınla, malınla mülkünle değerlendirmeye kalkarsam, ya imrenim olur ya da yerme duygum ortaya çıkacak. İmreni olursa, kendi öz benliğimi kaybedeceğim, yerme olursa hasedim ortaya çıkacak. Hasedim ortaya çıkarsa, o zaman da, daha seni tanımadan kaybetmiş olacağım.

İnanç ve ibadet yönünle tanımaya çalışırsam yine yanılırım, o senin inanç sisteminin gereğidir. Onu, kulluğunu göstererek Allah’a ispat etmeye çalış, o beni ilgilendirmez. Yani senin kulluğun, Allah ile senin arandaki bir durumdur. Benim bu inanç konusunda seni değerlendirebilmem için ibadetlerinden sonra, inancının gereğini sosyal hayata nasıl yansıttığındır. Neyi nasıl yaptığın, doğruyu yanlışı uygulayıp uygulamadığındır.

İşte bunlar, bizim, hayata, insanlara bakışımızdaki ve tanımadaki ilk sözlerimiz olan toplumsal hastalıklarımız, yeni birini tanırken veya kendimizi tanıtırken, olması ve olmaması gereken kriterlerimiz. Kimse kendini tanıtmak için duygu ve düşüncelerini, konuşmasını, göstermeyi ön plana çıkarmaz. Eksikliği ve bilgisizliği ortaya çıkacağından, egosu buna izin vermez.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.