Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2500.7
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64075.61$

Toplum'da Hurafelere Neden Değer Veriliyor?

29 Mart 2018, Perşembe 07:51

Bunun başlıca iki sebebi olabilir:

1- Hurafe ve batıl inançların, modern ve gelişmiş toplumlar denilen eğitim ve kültür seviyesi yüksek Batı toplumlarında bile mevcut olduğu göz önüne alınırsa, bu meselenin her şeyden önce insanların psikolojik yanlarıyla da bir ilgisi olduğu ortaya çıkmaktadır. Yaşadığımız çevrede her gün şahit olduğumuz olaylar bunu gösteriyor. İnsanlar inanmasalar bile, bir takım hurafelere inanıyor görünmeleri, onları psikolojik olarak rahatlatıyor.

2- Olayın bir de eğitim ve kültür seviyesiyle, dini inançların esasına vakıf olup, olmamakla alakası vardır. Genellikle sağlam bir İslam kültürü ve eğitimi almış olanlarda hurafelere inanmak kolay rastlanan bir durum değildir. Burada önemli bir mesele gündeme geliyor; Türkiye'de genellikle aydınlar arasında -özellikle de, İslam hakkında sağlam bilgilenmeye imkan tanımayan bir eğitim sürecinden geçmiş, İslam adına çevresindeki hurafeleri ve yoz gelenekleri tanımış, ayrıca sağlam ve yetkili kaynaklardan da bilgi edinememiş aydınlar arasında- İslam denildiği zaman kafalarda meydana gelen imaj; gerçek İslam değil, halk İslamlığıdır.

Onların kafasında bu ikisi arasındaki fark, hesaba katılmadan birbiriyle özdeşleşmiş ve vardıkları yargılar hep bu yoz imajın etkisiyle oluşmuş yargılardır. Bu, Türkiye çapında çok önemli ve halli gereken bir mesele olup, hayati bir önem taşımaktadır. Aydınlarımızın bu konuda sathi ve peşin hükümlü yaklaşımlardan kurtulup, İslam'ı maksatlı tanıtımların kurbanı eden kişilerin kitaplarından değil, yetkili kalemlerden çıkmış bilimsel araştırmalardan tanımaya çalışmaları gerekir.(1)

3- Tedavi Kurumlarının yetersiz oluşu da, toplumun hurafeye yönelmesine sebep olmaktadır. Zira insan, yaratılışı itibariyle inanmaya ve telkine müsaittir. Başına bir dert, bir bela ve sıkıntı gelince, denize düşen yılana sarılır kabilinden deva ve şifa umuduyla her çareye başvurmakta, her d uyduğunu yapmaya kalkışmaktadır.

İnsanların bu zaafını bilen bazı kişiler, üfürükçüler, muskacılar, cinciler, falcılar, yeni moda adıyla medyumlar bundan istifade etmektedirler. İnsanın duygu ve düşünce  inancını istismar ederek, onu yanlış yollara sevk etmekte ve menfaat sağlamaktadırlar. Zaman zaman bu yanlış yollara sevk etmeler, insanların felaketine ve hatta hayatına bile mal olmaktadır.

4- Falcılık ve büyücülükle ilgili mevzuatın işletilmeyişi de bir başka sebep olsa gerekir. 677 sayılı kanunla, falcılık, büyücülük, gaibden haber vermek yasaklandığı halde, medyadaki modern falcılık, gaibten haber veren medyumların faaliyetleri açıktan yapılmakta ve artarak devam etmektedir.

Bid'at ve Hurafelerin Din ve Topluma Zararları:

Bidate dalıp, hurafeye inanmak, insanın asıl imanına bir perdedir, bir örtüdür. Bid'at ve Hurafe ile kendini tatmin etmek isteyen tip, gerçekte beden ve ruh dünyasının arzularına set çekmektedir, onlara kulağını tıkamaktadır. Oysa bu tarz bir hareket iç dünyasının kavgalarını sona erdirmez, aksine bu davranış şekli yangına körükle gitmektir.

Bid 'at ve hurafelerin yaygın olduğu toplumlar, aşırı tutucudurlar ve her türlü toplumsal değişmenin karşısına dikilirler. En tutucu insanlar ve toplumlar hurafelere en çok bağlı olanlardır. Bugün Batı dünyasında eğer İslam alemi için benzer yargılar varsa, bunun sebebi bizatihi İslam değil, ama onların İslam adına gördükleri -veya görmek istedikleri hurafelerdir. İslam mahiyeti itibariyle hurafelerle uyuşmayan bir nitelik arz eder. O bu niteliğini daha ortaya çıktığı ilk günden itibaren belirtmiş, o devir Arap toplumu içinde de en büyük tepkileri bu yüzden almıştır. Kur'an-ı Kerim-i de bu husus bir çok vesilelerle özellikle vurgulanmıştır.

Ama Peygamberimizin vefatını müteakip aradan geçen zaman içinde, gerek eski Arap inanç ve geleneklerinin yeniden şöyle veya böyle su yüzüne çıkması, gerekse fetihlerle ulaşılan yeni kültür ortamlarıyla temasa geçilmesi İsrailiyat denilen rivayetler vs. ister istemez İslam'ı çoğu yerlerde bu yapıya uymak zorunda bırakmıştır.

Böylece giderek zaman içinde belli kesimler arasında hurafeler karışarak "halk dini" diye isimlendirdiğimiz biçimleri aldığı ve bu kesimler arasında aşırı tutucu bir niteliğe büründüğü zaman ve zeminler oluşturmuştur. Bu durum ise, tarih içinde, bir zamanlar gelişmeye, ileri hamlelere açık müslüman toplumları, içine kapanık, çekingen, hamleci özelliklerini kaybetmiş, adeta statik hale getirmiştir.(2)

Bid'at ve hurafeler, milletlerin, özellikle de İslam dünyasının geri kalmasına sebep olmuştur. Bu geri kalmışlığın sebebi de maalesef  İslam Dini olarak gösterilmiştir. Milli Şairimiz M. Akif ERSOY bu hususta ne güzel söyler:

Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın durdun,

Onun hesabına birçok hurafe uydurdun

Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya,

Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya

Dipnotlar:

1-Prof. Dr. A. Yaşar OCAK; Hurafelerin Sebebi ve Çareleri; Diyanet Aylık Dergi; Yıl 1992, Sayı: 19.

2-Prof. Dr. A.Yaşar OCAK; a.g. makale.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.