Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63570.231$

TEVHİD (2)

10 Mayıs 2018, Perşembe 08:00

Tevhid, ilmî ve amelî olmak üzere iki kısımdır. İlmî tevhid, faydalı ilim, ameli tevhid ise, salim ve sâlih ameldir. Faydalı ilim, Allah’ın emrettiklerine dikkat ederek, iyi ve güzel davranışlarda bulunmayı gerektirir.

Dünyayı ahiretin tarlası olarak gören tevhid anlayışı, bir düşünce biçimi olarak ortaya çıkmıştır. Tarihin, hayatın ve bilginin birliğini bu çerçevede görmek, madde-mana, dünya-ahiret, akıl-vahiy gibi ayırımların kategorik olduğunun bilincinde olmak demektir. Mevcut ırkî, siyasi ve bölgesel farklılıkların kategorik ayrımlar olduğunu, bunların aykırılığa dönüştürülmemesi, tevhidin barışçıl bir şekilde sağlanması gerekmektedir.

Zira Allah dileseydi, bütün insanları tek bir ümmet yapardı, oysa her birisine bir yol ve yöntem verdiğini belirterek şöyle  buyurmuştur:  “…..Sizden  her  biriniz  için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.”(1) Başka bir ayette ise, ölümü ve hayatı, insanı imtihan için yarattığını ifade buyurur: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(2) Bu deneme ve imtihanın bilincinde olan mümin kişi, diğer insanlarla da tanışmak, bilişmek ve dünyayı yaşanabilir kılmak için çalışacaktır.

Bu imtihanı vermek; tarihin, hayatın ve bilginin tevhidi, varoluş açısından beşeriyetin bir olduğunu gösterir. Bu nedenle olsa gerek ki, Allah’ın varlığı ve birliğine iman ve gereğince amel etmek şeklindeki esasların her ümmete bir uyarıcı gönderilerek(3) açıklanmasının amacı temelde şudur: “İnsanlara, dünya ve ahiret hayatlarında mükemmelliğe ve olgunluğa erişmeleri için ihtiyaç duydukları genel ilkeleri sağlamaktır.” Bu amaç, tevhidin bir diğer ifadesinin “ilahi risaletlerin birliği” olduğunu göstermektedir.

Tevhid bilinci, kişide güncel yansımaları da beraberinde getirecektir. Şöyle ki: bütün nimetler, güzellikler verilen insanın yaratılış gayesi de Allah’ın varlığı ve birliğini yani tevhidi onaylamak, gereğini yapmak, ibadet etmektir.(4) İnsan, ilim sahibi olmaya yetenekli tek varlık olarak, yeryüzünde adaletle hükmedecek ve hevesine uymamaya çalışacaktır.(5) Yeryüzünü tahrip etmeyecek, bilakis, imar etmeyi görev bilecektir.

İnsan, iyilik ve kötülük yapabilme gücüne, yani iradeye sahip olan tek varlık olduğundan dolayı, ilmî ve amelî tevhidin gereğini yapmayı, takvaya ulaşma yönünde, iyiliği ön plana çıkararak hareket etmeyi önceleyecektir. Bunun sonucunda kişide oluşan takva, günahlardan korunma, kötülüklerden uzak durmayı sağlayacaktır. “Zira nefsini tezkiye ve terbiye ederek arıtan kurtuluşa ermiştir. Kendisini kötülüklere gömen kimse de zarar etmiştir.”(6)

Tevhidi, yani Allah’ın varlığını ve birliğini onaylayan insan yalnız müminlerin kardeş olduğuna inanmakla kalmaz, bütün insanlara iyilik ve güzellikle davranması gerektiğini bilir. Mademki insanlara eğri ve doğru iki yol gösterilmiştir,(7) önemli olan doğruyu bulmaktır.(8)

Sonuç olarak, Allah inancı ve tevhid bilinci, yalnızca yaşadığımız toplumda birlik ve beraberlik ruhunu temin etmekle kalmaz, diğer toplumlarla olan ilişkilerimizi de kardeşlik bağlarıyla yapmamızı temin eder. Sevgi duygusunu geliştirir. İnsanın diğer yaratılanlara üstün kılınması, işte bu inanç ve tevhid sayesinde olmaktadır.(9)

 “Allah inancı ve tevhid bilinci, kişinin diğer insanlarla olan ilişkilerinin sevgi, saygı, adalet ve ahlak ilkelerine göre olmasını sağlar” demek aynı zamanda sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Sorumluluk sahibi kişi de, yaptıklarının hesabını verebilen, kendisi için istediğini başkası için de isteyen kişidir. Şu ayeti kerime de bunun delilidir: “İnanıp faydalı işler yapanlar için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır.”(10)

Dipnotlar:

1- Mâide, 5/48

2- Mülk, 67/2

3- Fâtır, 35/24

4- Zâriyat, 51/56

5- Sâd, 38/26

6- Şems, 91/9-10

7-Beled, 90/10

8- İslam’a Giriş (Ana Konularıyla Yeni Yaklaşımlar) Komisyon, D.İ.B. Yayını, Ankara 2006, S: 141-154

9- İsrâ, 17/70

10-Meryem, 19/96

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.