Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64188.114$

Tarihin affı var mıdır?

23 Şubat 2022, Çarşamba 08:21

Fatih Saraçoğlu,Ferhat Ünvar, Gökhan Gültekin, Hamza Kurtovic, Kaloyan Velkov, Mercedes Kierpacz,Saıd Nesar Hashemi, Sedat Gürbüz, Vılı Vıorel Paun.

19 Şubat, 2020 tarihinde Almanya Hanau’da kafede katledilen 9 kişinin katledilmesinin  yıldönümüydü. İçeride Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı paneli dışında bir anma hatırlamıyorum, Almanya’da anıldılar ama olayın ardındakiler de konuşulmadı; ileriye yönelik benzer olayların önlenmesi için ne yapılacağı da. 1993 Solingen olayı gibi bu da tarihe gömülecek muhtemelen. Solingen’deki Genç ailesini de Hanau’da 9 kaybı da rahmetle anıyorum.

Almanya’da katledilenler anılsalar da bir özür bile dilenmedi. Ermenilerin özür dilemedikler gibi bir de tarihi gerçekleri çarpıtıp dostları(!) sayesinde üstün gelme hedefinden vazgeçmedikleri gibi.. Rumların Kıbrıs’ta işledikleri cinayetler için özür dilemeyip adeta geçmişi yeniden yazmaya kalkmaları gibi…Yunanistan’ın utanmadan “Ayasofya’da çan çaldırmayı hayal eden” Yunan Generali susturmadıkları gibi. Şaşırdığım içeride bazı ne olduklarını anlayamadıklarımın Rumlardan, Ermenilerden yana tavır koymaları.

Devletler özür dileyebilir. Emperyalist ve sömürgeci Devletler gerek görmez elbette. Turgut Özal Başbakanlığı esnasında Şubat 1985 tarihinde çıktığı Cezayir gezisinde Menderes hükümetinin, Aralık 1958’de  Birleşmiş Milletler’de yapılan Cezayir’in bağımsızlık oylamasında çekimser oy kullandığı için özür dilemişti örneğin.

Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan lânet darbe girişimi sonrası 3 Ağustos 2016 tarihinde “Milletim beni affetsin” demişti.

Helâlleşme Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ndeki anlamına göre “Alışverişte veya ayrılma sırasında hakkını birbirine bağışlamak” anlamını taşıyor. Siyasette bu terimi Sn. Kılıçdaroğlu dile getirdi ve partisinin helalleşeceğini açıkladı. Kimlerle helalleşilecek, nasıl helalleşilecek, kaç yıl geriye gidilip helalleşilecek, hangi genel başkanlar adına helalleşilecek, bu helalleşme oya nasıl dönüşecek konularını bir tarafa bırakıp CHP’nin ilk kez mi böyle bir tavır koyduğunu sunmak istiyorum. Helalleşme deyimi kullanılmadan evvel benzer bir açıklama da 1948 yılında yapılmış. Çok partili sisteme geçilirken dine yönelik politikalarını gözden geçirme kararı almış parti. Bu alanı muhalefete bırakmak istememe olarak kabul edilen bu politika değişikliğinin ana hatları “militan laikliğin terk edilmesi” din derslerinin ilkokullarda seçmeli ders olarak verilmesi” “yeniden İlahiyat Fakültesi kurulması” ,“İmam hatip kursları açılması” ,“haç için gerekli dövizin verilmesi” ,“Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanunda değişiklikle bazı türbelerin ziyarete açılması” başlıkları altında toplandı. Elbete akıldan geçen, halk ve parti arasında tek parti döneminde ortaya çıkan soğukluğu gidermekti.

Sonuçta girişimler ve Başbakan Şemsettin Günaltay’ın çabaları 1950’de seçim kazanmaya yetmemişti. Peki CHP daha sonraki yıllarda 1948’den bugüne militan laiklikten vazgeçti mi bunu da sizlerin takdirine bırakıyorum. Saygıyla

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.