Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2508.3
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64358.01$

Suçlu muyuz, güçlü mü?

19 Temmuz 2018, Perşembe 07:40

24 Haziran seçimlerinden önce Tarım eski Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba bir soru önergesine cevaben yaptığı açıklamada ülkemizde 7 bin 531 çiftçinin icralık olduğunu söylemişti…

Kanuni takip hesaplarında borcu bulunan çiftçi sayısının ise 11 bin 911 olduğunu eklemişti açıklamasına…

5 Haziran 2018 tarihi itibarıyla erteleme hesaplarında borcu bulunan çiftçi sayısının ise 14 bin 287 olduğunu belirtmişti Fakıbaba…

Öyle az buz rakamlar değildi bunlar…

Uygulanan yanlış politikaların etkisi büyük, zaten ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyorduk ama maalesef, benim çiftçim devletten aldığı yardımı gübreye mazota tohuma vermek yerine 'Ulan komşum 2018 model traktör almış kredi çekeyim ben daha iyisini alayım’ derdinde…

Tamamı böyle diyemem, borcu olan, icralık olan çiftçilerimizin tamamının son model traktörleri var diyemem tabiî ki…

Ama maalesef bir çok çiftçimizde hiç gerek olmamasına rağmen, kat be kat lüks olmasına rağmen böyle bir tutum içerisinde olduğunu sizde kabul edersiniz…

Borçlanma farklı bir durum,

Şöyle düşünün, sıkıştınız arkadaşınızdan borç istediniz ve ‘şu tarihte ödeyeceğim’ dediniz ama o tarihte ödeyemediniz arkadaşınız derki, ‘Tamam kardeşim paran olduğu zaman öde’ dedi en iyimser şekilde…

Ama bankadan para aldığınızda durum öyle olmuyor işte…

100 lira alıyorsanız 120 lira ödemek durumundasınız ama bunu gününde öderseniz…

Gününde ödemezseniz bu para çok daha yüksek meblağlara ulaşabiliyor…

Dolar almış başını gidiyor, Euro dersen iyice tepeden bakar oldu bizlere, faizler uçmuş durumda…

Hal böyle olunca borçlar, borçlular iyice çetrefillenmeye başladı…

Mesela Konya’da hergün mutlaka İcra’ya gidildiğini öğrendim…

İcra yapılıp yapılmaması icralık olanın tutumuna bağlı imiş…

Mesela icraya gidildiğinde kişi ‘Ben bu borcu ödeyeceğim, ayın şu gününde şu kadar ay boyunca ödemeyi taahhüt ediyorum’ derse kendisiyle anlaşılıyormuş…

Ama bu son anlaşma oluyormuş, çünkü taahhüt ettiği tarihten bir gün bile kaçırsa alacaklı firma yada kişi ‘Ben şikayetçiyim’ derse hapis yolu görünüyormuş borçlu olan kişiye üstelikte 3 aydan başlıyormuş hapis…

Çek yazarsanız ve çekiniz karşılıksız çıkarsa işte o zaman durum gerçekten çok daha vahimmiş, mesela öyle bir durumla burun buruna gelirseniz çekin her koçanı için 3 ay hapis cezası varmış…

Unutmadan hapis cezası borcun karşılığı olmuyormuş, yani borcunuzu ödemediniz veya ödeyemediniz ve hapse girdiniz-çıktınız borcunuz bitmiyor, yine eskisi gibi o borcu ödemek zorundasınız üstelik faiz işlemeye de devam ediyor…

Cezaların caydırıcılıkları varmış, artık insanlar çeklerinin senetlerinin peşlerinde koşturuyormuş ama yinede öyle düşünüldüğü gibi büyük bir etkisinin olmadığını öğrendim…

Mesela Konya’da bir avukatın hem de iyi bir avukatın bir bankaya olan borcunun 82 gün geciktiğini duydum ve şok oldum…

Ne diyim, borç ödemeyi mi sevmiyoruz, yoksa ‘borç olsunda çamurdan olsun bugün olmazsa yarın bir şekilde ödenir nasılsa’ gibi bir cesarete mi sahibiz inanın bende anlamadım…

Bankaya borcu olmayan neredeyse yok gibiymiş güzel şehrimde…

İrili ufaklı, sanayicinin, çiftçinin, esnafın bir şekilde kredi kullandığı, herkesin kendi çapında binlerden yüz binlere hatta milyonlara varan kredi borçlarının olduğu yine beni şaşırtan şeylerden bir tanesiydi…

ALTGEÇİTTE PLANSIZLIK YOKMUŞ!...

Geçtiğimiz gün bir yazı yazmıştım yapımı yeni tamamlanan Şefik Can Köprülü kavşağındaki çalışmalarla ilgili…

Oradaki kot farkını yazmıştım…

O kot farkından dolayı köprüyle yolun arasında bayağı bir yükseklik farkının olduğunu ve bunun planlama dahilinde olmadığın matematiksel bir hatadan kaynaklandığını yazmıştım…

Yanılmışım, inşaat mühendisi bir arkadaşımla sohbet esnasında öğrenmiştim bunu ama olay öyle değilmiş, o altgeçidin tam altında yapımını dört gözle hatta 8 gözle beklediğimiz ‘Metro’nun durağı planlanmış…

Metro istasyonu daha aşağı alınamadığı için, köprüde daha kısa yapılamayacağına göre 80 cm’nin biraz üzerinde yukarı alınmış altgeçit…

Metro gelsin de, metro faaliyete başlasın da vallahi gözümüz hiçbir şeyi görmez…

Düz ova sonuçta Konya, metroyu planlarken, alt geçitleri planlarken güzergahlar belirlenirken, yatırımlar yapılırken ‘günlük yapılmaz bu yatırımlar, burası Büyükşehir, 50 yılı kapsayacak yatırımları ona göre planlanmalı’ ne bileyim, ‘metro istasyonlarına göre altgeçitler, alt geçitlere göre metro istasyonları planlanmalı’ demeyiz ‘bu güzergahlar belirlenirken, alt geçitler planlanırken, yoğunluğun nasıl olacağı, kimin hangi yolu ne kadar kullandığı, sıkışıklığın nasıl olacağı düşünülmez mi hiç? ‘Du bakalım bi yapalım, olmazsa değiştiririz, bi alt geçit yaptık mı o iş tamam’ denmez’ falan demeyiz biz yeter ki metroya binebilelim artık…

Ufacık, tefecik yokuşlar düz ova Konya’nın şanını yürütür sıkıntı yok yani…

BİR CANI DAHA KURTARDIK…

Belediyeden arkadaşlar bu bilgiyi paylaşmak için aradıklarında birde güzel haber aldım…

Geçtiğimiz hafta Çarşamba gecesi saat 22.30 civarında Bosna Hersek mahallesinde zayıflıktan ölmek üzere olan ve sol ön ayağı aksak bir köpek gördük…

Zayıflıktan kemikleri sayılan artık yürümeye mecali kalmamış bir köpekti,

Korkmuş, sinmiş bir can…

7/24 hizmet veren Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Acil servisine bıraktık köpeği…

Bıraktık bırakmasına ama, sosyal medyada çıkan haberlerden midir nedir, oradaki nöbetçi veteriner hekimden bir sürü fırça yedik…

Köpeğin durumunu soruyorum ‘bilgi veremem’ diyor, ‘ne yapacaksınız’ diyorum, ‘siz sahibi değilsiniz’ diyor, ‘biz getirdik ya’ diyorum, ‘Hastaneye götürdüğünüz bir evsiz hakkında doktordan bilgi isteyebilir misiniz de gelip benden bilgi istiyorsunuz’ diyor…

Allah Allah…

‘Sadece köpeğin nesi varmış ayağımı kırık, hastamı onu merak ettim başka bir şey sormuyorum’ dedim ama bu seferde nöbetçi hekim, ‘Dekandan veya Rektörden yazı getir öyle bilgi vereyim’ dedi…

Ki o esnada bir bayan geldi yine veteriner kıyafetli, ‘Biz burada tedavisini yapacağız, yarın sabahta barınağa göndereceğiz’ dedi…

Belediyedeki arkadaşlara durumu iletince hemen barınakla irtibata geçtiler, oradan Veteriner hekim beni aradı, köpeğin durumunun çok iyi olduğunu, ayağında bir kırılma veya sakatlığın olmadığını, sadece ufak bir incinme olduğunu, köpeğin çok ciddi anlamda vitaminsiz kaldığını ve vitamin desteği verdiklerini, barınakta sağlığının iyi olduğunu ve giderek iyiye gittiğini söyledi…

Çok mutlu oldum, teşekkür ettim ilgisi için kendisine,

‘Asıl ben teşekkür ediyorum bu kadar duyarlı olduğunuz için’ dedi…

‘O köpeği orada bırakıp hiç görmezden de gelebilirdiniz ama onu alıp Veterinerlik Fakültesi Acil Servisine bırakmakla onun hayatını kurtardınız’ dedi…

Ve o köpeği görmek için barınağa davet etti…

Daha önce gitmiş ve oranın sosyal medyada çıkan haberlerin aksine inanılmaz güzel bir yer olduğunu, orada çalışan insanların vicdani anlamda çok özel insanlar olduklarını, orada yaşayan canlara nasıl baktıklarını görmüş ve çok mutlu olmuştum…

Tekrar gideceğim, hem oradaki canları görmeye, hem de ölmek üzereyken, şu anda Hayvan Barınağında yeniden bir hayata başlayıp belki de sahiplenmeyi bekleyen köpeği ziyarete tekrar gideceğim…

7/24 hizmet veren bir Veterinerlik fakültemiz var, Konya için, sokak hayvanları için inanılmaz bir şans, çok iyi bakıldıkları, hatta sahiplendirildikleri bir barınak var (hoş her ne kadar o canların kapalı kafesler arına konmasına karşı olsam da yinede orada mutlu ve en azından sağlıklı ve sağ olmaları, iyi bakılmaları içimi rahatlatıyor)

Sizden ricam böyle bir durumla karşılaştığınızda, kaza geçirmiş veya hasta olduğunu düşündüğünüz bir canla karşılaştığınızda lütfen Selçuk Üniversitesi kampüsü içerisindeki Veterinerlik Fakültesi Aciline götürün, orada tedavisi yapılsın, sağlığına kavuşsun, belli mi olur belki barınağa götürülür, belki orada arkadaşlarının arasında çok daha iyi olur, belki orada sahiplenilir ve mutlu bir yuvaya kavuşur…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.