Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63890.037$

STRATEJİK AKIL NE İŞE YARAR (1)

11 Mart 2020, Çarşamba 08:59

Strateji geliştirme yani durumunu kontrol edip anı beyin fırtınası ile yorumlayarak bir nevi satranç oynama. Fakat bu hemen az önce dediğimiz anı değerlendirirken hemen o anda olup biteni değil bilakis geçmişin silinmeyen izlerinde yol haritamızı önümüze koyup şimdiki bileşenlerle yorumlayarak geleceğe ait süreklilik arz eden gücünü geçmişten ve tarihsel kültürümüzün zenginliklerinden alan bir bilgi birikiminin hafızalarımızda bize her daim yol göstermesi şeklinde tezahür eden bir akıl varlığı olarak idrak edilip, planlamalar yapılması ve devletin bu meyanda teşkilatlanmasıdır. Akil insanlar devlet tecrübesi ile varlığımızı, geleceğimizi, istikbal ve istiklalimizi garanti altına alma yollarını gösterirler, büyük devlet tecrübelerini sahaya yansıtırlar geçmişin izlerinde kendilerine kıssadan hisse çıkarırlar, bilgelikleri ile bir çivinin bir nalı, bir nalın bir atı, bir atın bir orduyu, bir ordunun bir devleti kurtarması gibi ileriye yönelik idrakleri ile ufkun ötesinin adeta aynası olurlar ve devlet millet aksiyonunun ayakta kalmasını sağlarlar. Hayatın hafife alınamayacağını herkes bilmeli. Hayatın idamesinde nasıl kurallar manzumesi varsa insanın da ailelerinde devlet şeklini almış kurumsal yapılarında kendine özgü kurumsal kimlikleri vardır.

Hele hele bulunduğun coğrafya dünyanın en gözde yeri en güzel köşesi 4 iklimin aynı anda yaşandığı petrol bölgelerinin kucağına oturan lakin onlara köprü olan ulaşım ağı ile dünyanın en gözde suyolu ulaşım boğazları ağına sahip demir ve deniz yolları ağı hava limanları ile ticareti ekonomisi nüfus potansiyeli ve geçmişten devraldığı bin yıllık bir kültürün mirasını reddedemeyecek şekilde bir sorumluluğa sahipse hiç uzatmadan ikrar edelim senin varlığını hümanist bir temenni olan yurtta sulh cihanda sulh felsefesi kurtarmaz, senin birinci vazifen hazır ol cenge eğer ister isen sulhu salah olmalıdır.

Eğer sen şu an içinde bulunduğumuz ahval gereği tüm devletlerin avcı konumunda sadece etrafındaki devletlerle ilgilenmeyip kapitalizmin güç kalkanına sahip olan batılı anakonda yılanlarının bizim kapımızın önünde bize kabadayılık yapmalarını önemsemeyip el ovuşturuyorsan beynini kiraya vermiş müstemleke valisi gibi köle tuzağına düşmüş algısı körelmiş sahibinin sesi konumun da onların ağızlarıyla konuşan papağanlar misali gibi ne işimiz var Suriye’de dersin.

Hâlbuki biz bugün Suriye’de olmasaydık o savaşı biz kendi içimizde kendi topraklarımızda bize ordularını gönderen ve içimizdeki beyinsizlerinde onayladığı savaşı ya kendi içimizde yaşayacaktık ya da gözümüzün içine baka baka topraklarımızı onların menfaatine peşkeş çektirecek bağımsızlığımızı insaflarına havale edecektik.

Bugünkü muhalefet konumundaki siyasi partilerin bakış açıları maalesef bu yönde. Ne işimiz var Suriye’de? Elinin körü var diyeceksin aymazlara. Peki, Rus ayısının, Abd köpeğinin ne işi var bizim burnumuzun dibindeki topraklarda? Yıllardır bu bölgeye ayar vermeye cetvelle santim santim ölçüm yapan bu insan eti yiyen katil yarasa sürülerinin ne işi var bu Müslüman coğrafyasında?

Laik güruhun Kemalist elitleri ile ittihat terakkinin ilhamını sıdkının meyvesi yapmış dinozor ruhlu anakondaların literatüründe hiçbir zaman kendi gibi olma, kendi gibi davranma, kendi değerlerine sahip çıkma, kendi ayakları üzerinde durma, kendi göbeğini kendin kesme gibi bir niyetleri gayri sahih olduğundan bu asması üzüm vermeyen budalalar daim muhalif itirazlarını inatla sürdürürler ve milli manevi olan her ne varsa hayra vaki olan her şeyi reddi itirazla mahvetmeye çalışırlar ve bunlar adeta bir yıkım makinesi gibidirler. Günümüzde sırf muhalif olma adına muhalefet etmeye lakin onu da eline yüzüne bulaştırmaya alışmış olan batıcı kuklaların hedefinde bu söylemlerinin altında doğrudan Sayın Cumhurbaşkanlığı makamı yatmaktadır. Hedef almaları tamamen batı güdümünde oldukları ve kendi milli değerleriyle düşünmediklerinden ileri gelmektedir. Yerli ve milli olmayı beceremeyenler batıya bağımlı yaşamayı ve efendilerinin emrinde kendi halkına tepeden bakmayı alışkanlık edindiklerinden bugün büyük bir kıskançlık furyası ile her cepheden saldırılarını düşmanı aratmaksızın sürdürmektedirler.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.