Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.99
  • ALTIN
    2424.2
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64440.54$

SIRADIŞI VALİLER​​​​​​​​​

20 Ocak 2020, Pazartesi 08:16

Vali ne demek? ​​​​Vali daha çok bir ilde en tepedeki devlet memuru olarak bilinir.​​​​​Vali memurdur ama devlet adına gözeten, yöneten, idare eden  ve  hakimiyet yetkisi kullanan kişidir. Vali doğrudan doğruya devleti temsil eder. Cumhurbaşkanı’nı temsil eder. Vali, devlet adına iş ve işlem yapar. Dolayısıyla bir takım olaylar karşısında valilerin otoriter olmasına fazla şaşırmamak gerekiyor.​​​​​​​​​​​​Bizim ülkemizde yetkilerine bakıldığında valilik makamlarının protokol makamı olmadığını rahatlıkla görebiliriz. Fakat bu bir çok yerde böyle olmuyor. Bu anlayış  valilerin idari manadaki karakter ve  tarzına göre değişebiliyor. “Ne şiş yansın, ne kebap” mantığı ile hareket eden ve oturduğu koltukta, uzun yıllar kalmaya çalışan çok sayıda validen söz  etmek mümkün.Konya’da bunun örneklerini  gördük. Ayrıca  ülke genelinde de var böyle örnekler.Bu bir ehliyet  ve liyakat meselesi olmaktan ziyade anlayış meselesi olmalı.Yani “yukarının emirlerine riayet et, rahat et.”gibi bir şey.​​​​​​​​​​​​​Bu sebeplerden dolayı olmalı ki ülkemizdeki sıradışı valiler dikkat çekiyor ve ilgi odağı haline geliyor. Onlar istese de, istemese de unutulmuyor. Ne adları ne de icraatları hafızalardan silinmiyor. Bu tarz valilerin ortak özelliği devletin kendilerinden beklediği görevleri , devleti temsil dahil en  iyi şekilde yapmalarıdır. Ayrıca  vali oldukları ilin ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetine sahip olmalarıdır.Bir diğer önemli görevleri de devleti halka  sevdirmeleri ve halkla kucaklaştırmalarıdır. Bunun için vailerin halktan kaçması değil, halkla  kucaklaşması lazım. ​​​​​​​Sıradışı valileri düşünürken ilk olarak bir kaç vali geldi aklımıza.​​​​​Bir Recep Yazıcıoğlu vardı.​​​​​​​​​Sıradışı bir valiydi. Hem öyle böyle değil çok sıradışıydı kendisi.​​​​​Trabzonluydu.​​​​​​​​​​​Tokat, Erzincan ve Denizli valiliği yapmıştı. Kendisi Konya’yı da çok severdi. Burda özel dostları vardı.​​​​​​​​​​​​​Yazıcıoğlu her zaman sert ve disiplinli bir valiydi. Gözünü budaktan, sözünü kimseden esirgemezdi. Turgut Özal’ın has adamlarındandı. Devletçiydi ama halkı da çok seviyordu. Devlete karşı sert eleştiriler yapıyor ve sistemi eleştiriyordu. Kimi zaman muhalefet  lideri gibi ağır eleştiriler yapardı. Sıradışı bir  hayatı da vardı. Su sporları yapar, dağlara tırmanır ve Erzincan valiliği sırasında bölgeye yerleşen terörist gruplara göz açtırmazdı.​​​​​​​Yazıcıoğlu halkı her zaman el üstünde tuttu. Denizli valiliği yaparken kenndisiyle görüşmek isteyen vatandaşların yakasındaki ziyaretçi kartını görünce yetkililere “Burası müze mi? Ben de tarihi eser miyim?” diye  tepki göstermiş ve bu sözleri dönemin  bazı ulusal gazetelerinde manşetten haber olarak verilmişti. Ama ne yazık ki ömrü vefa etmedi. 2003 yılında Denizli’den Ankara’ya gelirken makam otomobilinde geçirdiği kazadan sonra  hayatını kaybetti. Vefatından sonra adına kitap yazıldı ve film çevrildi.”Köprü” filmi onun Erzincan valiliği döneminde, teröristlerle yaptığı  mücadeleyi konu etmesi bakımından önemli.​​​​​​​​​​Konya’da da bizler çok az sayıda  sıradışı valiler gördük.​​​​​​Onlardan en bilineni Kemal Katıtaş’tı.​​​​​​​​Katıtaş’tan sonra en az 10 vali  daha görev yaptı  burda. Onların çoğu unutulup gitti ama Kemal Katıtaş adı hala ve canlı bir biçimde  hafızalardaki  yerini koruyor. Katıtaş aslen Malatyalı’ydı.Malatyalı olmasından dolayı o dönemin başbakanı Turgut Özal’ın hemşehrisi olarak değerlendirildi  ama o tüccar olan babasının Adana Ceyhan’a  taşınmasından sonra, Adanalı olarak kubul edilmişti. Müthiş bir valiydi. Ayhan  Işık gibi bıyıkları vardı. Kısa boyluydu. Omuzu  düşüktü. Topuklu ve  sivri burun ayakkabı giyerdi. Tam bir külhanbey görüntüsü vardı. Bazı  geceler  ayağına Adana  şalvarını geçirip, başına  sekiz köşe bir  kasket giydikten sonra bar, pavyon, umumhane  ve gayrimeşru mekanları korumasız bir şekilde teftişe çıkardı. Gördüğü uygunsuzluklar karşısında külhaybeyliği devreye girerdi. ​​​​​​​​​​Kemal Katıtaş Bingöl Kığı’da kaymakamlık yaparken halk ona “İmparator” ünvanını vermişti. Bu ünvan İç İşleri Bakanlığı tarafından da teyit ve tescil edilmişti. Valilik yaptığı dönemlerde de “İmparator” olarak anıldı. Katıtaş aynı zamanda şairdi. ​​​​​​​Gelelim  son Konya Valisi Cüneyit Oran Toprak’a.​​​​​​Toprak’da sıradışı bir vali.​​​​​​​​​Her şeyden önce görevi ve doğası gereği , devleti son derece iyi temsil ediyor. Şahsına yapılan saygıyı da, saygısızlığı da devlete karşı   gösterilen saygı ve saygısızlık olarak görüyor. Cumbaşkanı’nı ve devleti temsil ederken eleştiri ve tehdit nerden gelirse gelsin, taviz vermiyor ve boyun eğmiyor. Devletin saygısızlık ve tehditler karşısında  boyun eğmeyeceğini, geri adım atmayacağını herkese gösterirken, halkla lkucaklaşmayı da ihmal etmiyor. Cüneyit Orhan Toprak tıpkı diğer sıradışı valiler gibi halka çok yakın. Epeyce oldu kendisi bizim gazeteyi ziyarete gelmişti. Onu   uğurlamak  için iş merkezinin önüne birlikte  indiğimizde halk vali beye  büyük  teveccüh gösterdi.​ Vali  beyi alkışlayan ve onu   ısrarla çaya davet eden esnaflar  oldu. Bizim gazetenin iş merkezinde bulunan esnaflar onu”ünlü  bir star” gibi uğurladı.​​​​​​​​​Vali Cüneyit Orhan Toprak sert olunması gereken ve devlet adına tavır konulması gereken  yerlerde de tavrını koyuyor. Geçen yıl Konya’ya geldiğinin haftasında 10 Kasım törenlerinde, İstiklal Marşı’nın okunması gecikince, “İstiklal Marşı’na geçin” tepkisi, devlet adına anlamı olan bir tepkiydi. Ayrıca vali bey ilin ihtiyacı olan hizmetleri yerine getirmek için siyaset kurumu ile uyumlu bir çalışma gösteriyor. ​​​​​​​​​​​​Vali bey tarzı ve tavırlarıyla sıradışı bir vali olduğunu gösteriyor. Serde biraz da külhanbeylik var.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.