Konya
23 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2407.6
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66295.56$

Şimdi okullu olduk…

17 Eylül 2018, Pazartesi 08:31

2018-2019 eğitim öğretim yılı için bugün ziller çaldı…

Çocuklarımız için zorlu, yıpratıcı bir süreç başlıyor yeniden…

Çünkü sınavlar, hazırlıklar, ek dersler, özel dersler neredeyse nefes almaya fırsat bırakmıyoruz çocuklarımızı…

İlgi alanı nedir, nelerden hoşlanır, neye ilgisi var, neye yönlendirsek daha başarılı olur diye düşünmeden neredeyse hepimiz çocuklarımızdan ‘doktor’ olmadı, ‘avukat’ olmalarını ister bunun için çalıştırır, bütün hayallerine zorla bu meslekleri aşılarız…

Asla dinlemez, asla ilgilerini düşünmez, merak etmeyiz…

Sonuç?

Sonuç; hiç istemedikleri, merak etmedikleri hatta hiç alakalarının olmadığı bir mesleğe zorla yönlendirirler ve fakat, girdiği Üniversite sınavında aldığı puana göre rastgele bir meslek seçer ve ömür boyu o mesleği yapmak durumunda kalır…

Böyle ne ailesinin olmasını istediği kişi olur, nede kendi gibi kalabilir…

Yani belki de hiç istemediği bir hayata mahkum olur…

Çok mu abarttım!...

Evet biraz abartmış olabilirim çünkü sayılar pekte öyle demiyor…

Aslına bakarsanız istemediği bir bölümü bile kazanamıyor maalesef öğrencilerimiz…

Öğrencilerin yeni Üniversite sistemini pek anlamamaları ve puanlamada yapılan hatalar sonucu üniversitelerin lisans ve ön lisans programlarında 290 bin kişilik boş kontenjan olduğunu öğrendim…

Hemen hemen tıp fakültesi ve diş hekimliği hariç bütün bölümlerde boş kontenjan varmış.

Lisans programlarında 110 bini devlet, 30 bini vakıf olmak üzere 140 bin kişilik boşluk varmış mesela…

Ön lisans programlarında da 150 bin kişilik açık bulunuyormuş…

Dolsa ne olacak ki? gibi bir soru sormak hepimizin hakkı…

Baktığımızda diplomalı işsizler ordusu dediğimiz bir kesim var azımsanmayacak sayıda…

Sistem değiştiriyoruz, neredeyse her yıl hem de…

İlk önce bundan vazgeçmeliyiz…

Sistemle oynandıkça bu nesiller ziyan olmaya devam edecek maalesef.

Adam gibi bir sistemin işlemesi için 10 yıl-20 yıl sürdürülmesi gerekir.

Zırt pırt değişiklikle eğitimi iyi bir noktaya getiremeyiz.

Üniversitelere girişi devlet yapmamalı bence, her üniversite kendi sınavını yapmalı…

Şöyle olur, sadece elemek için bir sınav yaparsın o sınavı geçenler diğer sınava başvuru hakkı elde eder.

Üniversiteler kendi kriterlerini koyar ve ona göre öğrenci alır…

Öğrencilerde istediği üniversitenin istediği bölümüne girmek için sınava girer, kazanırsa devam eder kazanamazsa ek bir formül düşünülür…

Sistemdeki hata şuradan başlıyor, aile çocuğuna inanılmaz baskılarla dersler aldırıyor, resmen öğrencilik hayatı değil, Nazi kampı eğitimi alıyor ve doktor oluyor…

Sonuç, hastanın halinden anlamayan, vicdan sahibi olmayan, mesleğinin kutsallığından bi haber olan doktorlar türüyor piyasada (Sözüm meclisten dışarı tabiî ki, bütün doktorlar aynı diyemeyiz Allah çarpar, ama doktorlarda çok iyi biliyorlar kendi içlerindeki bu vicdandan yoksun meslektaşlarının sayısının azımsanmayacak seviyede olduğunu)

Yani her matematik çözebilen iyi bir doktor olacak anlamına gelmemeli…

Üniversite sayısının çok olması bir sorun değil, aksine en kötü üniversite eğitimi hiç okumamaktan iyidir, üniversite sayısı artınca kalite azalmaz, aranılan kalite Master ve Doktora programlarına kaydı tüm dünyada olduğu gibi, Avrupa ve Amerika'da herkes üniversite mezunu, bizi farklı yapacak şey ondan sonrası.

Ayrıca maalesef ülkemizde üniversitelere meslek edinme kursu gözü ile bakılıyor,

Üniversiteler eğitim yerleridir, insanları mesleğine hazırlar, mesleği edinmek ve bu mesleği devam ettirip para kazanmak bizim elinizdedir…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.