Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.98
  • ALTIN
    2325.9
  • BIST
    9072.35
  • BTC
    69952.79$

SIĞIR ÇOBANI PAPAZI BULDU

15 Ağustos 2018, Çarşamba 08:01

Uluslararası menfaat dili ülkelerin jeopolitik konumları gereğince stratejik bir üslup olarak karşımıza çıkar. Her ülke kendi cephesinden kendini sağlama alma ve uluslararası boyutta ilişkilerini geliştirip güçlendirme peşindedir. Dünyanın jandarmalığına soyunan ve elde ettiği teknik güç sayesinde dünyanın baş büyük ekonomi sömürgecisi ve emperyalisti potansiyelini koruyan sığır çobanı coni şimdilerde; hiç ummadığı bir şekilde kendine karşı çıkan ve tepkisini esirgemeyen Türkiye karşısında yaşadığı şaşkınlığı bir türlü üzerinden atamayarak deliye dönen hırsıyla evangelistlerin uşağı olan Trumpet Türkiye ekonomisi üzerinde yeni bir ekonomik savaş başlatarak attığı twetlerle ortalığı toz duman etmeye çalışmakta ve bilhassa derin Amerikan projesini hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Karşılarında her dediğini yapmayan ve diri duran bir Türkiye ile başta Çin olmak üzere giriştiği ekonomik savaşı yeni boyutlara taşıyarak alanı geniş tutmaya çalışan Trumpet’e karşı kendi kamuoyunda bile tepkiler gecikmemiş attığı adımlara dikkat etmesi istenerek eleştirilmiştir. Fakat menfaat dili aklı hep kendi doğrultusunda kimseyi tanımadan güç yöntemine dayalı yol aldığından bu aklıselim uyarılar bile 72 yaşındaki aklı evvel sığır çobanını uyarı konusunda dinletememekte ve bu durumda ilişkileri daha da gergin hale getirmektedir.

Katolikler Yahudi siyonizmi ve pentagon üçgeninde adım adım Amerikan derin devletinin isteklerini uygulamaya çalışan Trumpet uydu kafa yapısıyla dünya barışını da tehlikeli hale getirmekte sözde BM’in daimi üyesi olan ve barışı korumakla görevli bu katil devleti çılgınlığa doğru itmektedir. Burada her daim dile getirilen dost ve müttefik ülke tabiri bence artık içeriğini kaybetmiş durumdadır. Dost ve müttefik bir ülke değildir Amerikanya. Emperyalizmin mayasını ve kapitalizmin su katılmamış sek halini bünyesine alan yapısıyla kan emici vampirin vazgeçemediği isteklerini durduramayan vahşi kapitalizm duayeni Amerikanya yönetimi Türkiye ilişkilerini de büyük ölçüde bozarak başta ekonomi olmak üzere bizden ithal ettiği alüminyum ve çelik ithalatında vergi oranını artıran kararıyla adeta meydan okuyarak figüranlarına becerttiremediği abluka altına alma hayalini zorla bizzat kendi nezdinde güç kullanarak hayata geçirmeye çalışmaktadır.

CİA ajanı papazlarının yakalanmasıyla beraber azgın bir dil kullanan ve vahşileşen Kızılderili katliamcısı sığır çobanı artık gerçek niyetinin dünya kamuoyu nezdinde de barışı korumak olmadığı ortaya çıkmasıyla beraber kendilerine karşı gelen her kim olursa düşmanca tavır sergileyip onu yok etme savaşını başlattılar. Evangelist ve Siyonist bir anlayışın tehditkâr hamleleri karşısında Başkanımızın gayet devlet adamlığı onuruna yakışır olgun yaklaşımı takdir görürken Amerikan ya yönetiminin pisliği de iyice sırıtmaya başlamış kendi kamuoylarında bile ağır eleştiriler almaya başlamıştır.

Türkiye’nin bir NATO ülkesi olduğu unutularak ben istedim oldu/olmalı mantığıyla mankurt bir kafa yapısı sergileyen trumpet yönetimi, şeytani planlarının karşısında başta Türkiye olmak üzere Çin Devletine ekonomik savaş başlatması başta Akdeniz olmak üzere kaybetme korkusu taşımasındandır.   Başkanımızın Afrika Ülkeleri olan iyi ilişkileri yanında sadece Müslüman olan Afrika ülkelerini değil Kara Afrika’nın mazlum geri bırakılmış diğer ülkelerini de bir bir dolaşarak ülkemizle olan ticari, sınaî ekonomik, siyasi ilişkileri canlandırma isteği ve onlara verdiği değer karşısında gözünü karartan emperyalist kovboy can düşmanı olarak artık bizi gördüğünden bizi dolarla hizaya getirmeye ve toplumsal bunalımlara sürüklemeye çalışmaktadır.

Şu anda dünya piyasasında en gözde ekonomik savaşımlar Afrika, Ortadoğu Coğrafyası ve Akdeniz üzerinde yapılmaktadır. Hiç kimse burada kaybetmek istememektedir. Türkiye’nin Afrika ülkelerinin bir kısmıyla olan kültürel beraberlik ve TİKA kanalıyla bu ülkelerle olan her türlü ilişkileri geliştirme ve yardımlaşma adımları buradaki insanların Türkiye’ye olan sevgisini artırdığı gibi STK’lar tarafından da yıllardır bu sömürülen topraklarda insanlık adına atılan olumlu adımların görülmesi Sayın Başkanımızın Afrika Ülkeleri ile olan ilişkileri geliştirme çabalarının olgun meyvelerinin görülmeye başlaması, aktif emperyalistleri, evangelist itleri ve Siyonist köpekleri çılgın projelere sevk ederken, bu gelinen noktada,  emperyalistlerin nasıl bir kimlik bunalımı yaşadığı da ortaya çıkıyor ve maskelerinin düştükleri görülüyordu. Gerçi dünya ekonomik menfaat savaşında herkes kendi gelirini düşünür ve paylaşımda en büyük pasta payı almak isteseler de mevcut piyasaların hareketliliğini de aslında stratejik menfaat ve hamleler de tayin etmektedir. Mesela ABD derin devleti rakip olarak neden Türkiye ve Çin’i görüyor? Çünkü bu ülkeler şu anda büyük bir atılım içerisinde çaba harcamaktalar hem de kendi aralarında iş birliğine gitmekteler. Bir de stratejik gerçeklik var ki; İster istemez bunlar o ülkelerin politik kararlarının tercih ön adımlarını oluşturmaktadırlar. Akdeniz dünyanın hep gözü üzeürnde bulunduğu koskoca bir havza. Kaynakları zengin, jeopolitik konumu özel yeraltı kaynakları cazibe merkezi olmuş kara deniz ve havayolu trafiğinin kesişim noktası ve tarih boyunca dinlerin bir arada yaşadığı zengini bir dinamizm. Her yönüyle özel bir sahra. Üstelik petrol gibi büyük bir potansiyeli var. Ve hiçbir zaman buralarda savaş eksik olmamıştır.

Akdeniz konusunda karşısında Türkiye’yi bulan ve Türkiye’nin sözde dost ve müttefik şeytani düzenlerin temsilcileri olan AB ve ABD’ye karşı tutumunu Çin’den yana kullanma isteği doğmasına yol açınca ve Asya Ülkeleri ile olan adımlarını sıklaştırınca bu sefer aynı paktın çatısı altında olmasına rağmen hedefe bizler konuyoruz ve emperyalizm bu menfaat savaşında kimseyi tanımam diyordu. Kaldıki kendi menfaatine kullandığı PKK ve YPG’ ye Türkiye karşı çıkmasına rağmen halen silah yardımını sürdürmesi, FETÖ sümüklüsüne kol kanat germesi, Ajanı rahip Brunson’un yakalanması gibi nedenlerle gergin olan ilişkiler iyiden iyiye restleşmeye döndü ve bizim bakanlarımız hakkında yaptırım kararı alan sığır çobanlarına da aynı dilden cevap verildi.

Türkiye neden Çin’e dönmeli? Burada ABD yönetiminin Ortadoğu’da attığı adımlara baktığımızda dostane olmayan çabaları olduğunu ve bile bile bizim karşı çıkmamıza rağmen YPG/PKK’yı silahlandırdığını görüyoruz. ABD yönetimi sadece Türkiye değil İran Devletine de karşı. Çünkü güçlü bir devletin karşısında durmasını istemiyor. Neden menfaati zedelenmesin. Ama emperyalizm insan haklarını dayanılmaz bir noktaya getirirken insanların ve devletlerin insanca bir yaşam sürdürme hakları olmasın mı? Akdenizi kontrol altına almaya çalışan ABD’nin karşısındaki engel Türkiye olduğu için; ABD 15 Temmuzu uygulamaya koydu. FETÖ sümüklüsünü destekledi. PKK/YPG’yi kuşandırdı. Şimdi biz Çin ile İpek Yolu anlaşmasını uygulamaya koyabilirsek hem Akdeniz rahatlayacak baskıdan kurtulacak ABD emperyalizminden hem de insan olduklarını hatırlayıp kukla olmaktan belki vazgeçecekler.

Yani Dünya yeni olaylara gebe gibi. AB ülkelerinin ırkçılığı hortlatmaları, Türkiye’nin projelerine karşı çıkmaları, Büyük Şeytan ABD ve yandaşlarının sömürgeci tutumları Çin Rusya Türkiye İran ve Hindistan’ın yan yana olması Pakistan’ın Türkiye’nin yanında yer alması dünyanın ısınması gibi bir magma yapıyı gösterirken burada halkımızın dolar spekülasyonlarına karşı devletimizin yanında büyük bir özveri ile durması gerekmekte ve yastık altınlarını TL’ye çevirmeleri hayati bir önem taşımaktadır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.