Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2439.6
  • BIST
    9717.13
  • BTC
    63485.14$

ŞEMÂİL-İ ŞERÎFLER -1

13 Nisan 2015, Pazartesi 00:00

Şemâil: “Huy, ta­biat, hal, hareket, tavır ve davranış” gibi manalara da gelir.

Istılahta ise: Sadece Hz. Pey­gamberin hayat tarzını ve yaşama üslu­bunu, O’nun be­şeri yönünü anlatmak için kullanılan bir kelime olmuştur.

Şemâil kitapları; fizik ve biyolojik  kanunlar karşı­sında Hz. Peygam­berin diğer insanlardan hiç farkı ol­madığı esa­sın­dan hareketle, O’nun fiziki görü­nüşü ve sosyal davra­nışları ile ilgilenmişlerdir. ([1])

Peygamberimizin vefatından kısa bir süre önce kızı Hz. Fâtıma; “Ya Resûlallah! Senin yüzünü bundan sonra göreme­yeceğim” diye ağlayınca Peygamberimiz Hz. Ali’yi çağırmış ve: “Ya Ali! Hilyemi yaz ki vasıfla­rımı görmek beni görmek gibidir” buyurmuştur.

İşte bu ha­disedir ki hilye tü­rünün ve şemâil kitaplarının doğ­ma­sına, gelişmesine, yay­gınlaşmasına se­bep olmuş­tur. Hatta siyer ve mevlid gibi Hz. Peygamber’in  hayatı ile ya­kından ilgili türler de bu hadiseyi kısmen telmih eder­ler. ([2])

Türk Milleti bu hususta da diğer Milletlerden çok farklı davranmış, Hilye ve Şemâil’lerin en güzel örnek­lerini ver­miş­ler, bunların kenarına yaptıkları tezhib’lerle içindeki Peygam­ber sevgisinin ne kadar derûnî oldu­ğunu ispat etmişler, bugün bile ecnebileri hayran bıra­kan harika eserler meydana getir­mişlerdir.

Her eve, her dükkâna ve iş yerine bunları, en azın­dan bi­rini as­mışlar­dır. Pey­gamber’e olan       mu­habbetlerinin neticesi, bunların asıl­dığı evlere belâ ve musibetlerin gel­meyeceğine, o evde bolluk ve bereket olacağına, hâne halkı­nın huzur ve mutluluk bulacağına inanmışlardır. Muska yapıp     yanla­rında taşı­mışlar, her zaman Peygamberi ile beraber olmayı iste­mişler­dir.

 Hatta Hilye ve Şemâilleri ezberle­yerek Hz. Peygamberi rüyada göre­bilmek için, her gece         ya­tarken okumayı âdet edinenler bile olmuştur. Cep­he­lerde ha­ya­tının baharında dini, vatanı ve milleti için ca­nını feda, kanını sebil edip şehit olan Mehmet­çiklerin koy­nundan Kur’an cüzleri veya bun­lardan biri çıkmıştır.

Tirmizî’nin Şemâil’i; İbni Kesir’in Şemâilü’r-Rasûl’ü; Aliyyül Kârî’nin Şerh’i Şifâ’sı; Hüsameddin Nakşi­bendî’nin Şerh-i Şemâilü’n Nebî’si; Râif Efendi’nin Muhtasar Şemâil-i Şerîf Tercümesi, Şemâil kitap­larının ilk örnek­lerindendir.

Fa­kat mensur ve man­zum Hilye ve Şemâil örneklerinin en iyile­rini ve güzelle­rini yine İslâmî Türk Edebiyatında bul­mak mümkündür.”Türk Edebiya­tındaki bu çeşitlilik, diğer Müslü­man             Mil­letlerin edebiya­tında mevcut değildir.”([3])

“...Öyle ki, sadece O’nu övme ve anlatmaya tahsis edilen başta Nât ol­mak üzere esma-i nebi, gazavât-ı nebi, ahlâku’n-nebi, hicretü’n-nebi, mevlit, mu’cizât, mi’râciye, hilye, şefaatnâme, kırk hadis, binbir hadis gibi manzum-mensur pek çok tür eser teşekkül etmiştir...”([4])     

Dipnotlar:

1- Daha fazla bilgi için bk: Ali Yardım, “Hz. Peygamberi Anlatan Dalları ve Şemâil

    Nev’i”, Diyanet Dergisi, Ekim-Kasım- Aralık, 1989, s. 217.

2- İskender Pala, “Hilye-i Saâdet”, T. D. V. Yay. Ankara, 1991, s. 2.

3- Mustafa Uzun, “İslâm Ansiklopedisi”, T. D. V. Yay. İst. 1998, c. 18, s. 47.

4- Bilal Kemikli, “Türk Kültüründe Hz. Peygamber ve Gül İmajı”, Türk Edebiyatı

    Dergisi, Kasım 2004, sayı: 373, s. 24.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.