Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2491.3
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    62150$

ŞAHISLARA BAĞLI YÖNETİM

20 Mayıs 2015, Çarşamba 00:00

Bu hafta sonu için hangi konuyu okuyucularla paylaşayım diye düşünürken aklıma kimse şah değil, padişah değil, sultan değil şarkısı geldi. Öyle ya Hani Suat Sayın’ın o çooooook eskilere dayanan şarkı sözlerindeki: Dünya dolu malın olsa /Süleyman gibi adın olsa bir gün sende öleceksin ifadeleri var ya ! İşte o sözler: insanı derinden düşündürmekte ve ne kadar çok mal mülk saltanat sahibi olsan da gideceğin yer yatacağın mekân kara toprak olacaktır, demektedir. Bilhassa dünya telaşesiyle koşuşturup  didinenlere ve kendine bile vakit ayıramayanlara , azla yetinmeyip kanaat nedir bilmeyenlere,aşırı mal hırsıyla  mal mülk biriktirmeye çok  hevesli olanlara ve helal haram hudutlarını hiçe sayıp hiç kimseyi tanımayanlara, “Rabbena   hep bana”dan, yana tavır geliştirenlere,  yahut ali kıran baş kesen yapı karakterine sahip sürekli kendini  düşünenlere, egosunu tatmin için her yolu deneyenlere  ya da tepeden şakkadak inmecilere bulunduğu makam mevkide insanları küçümseyen hareketleriyle küçük dağları ben yarattım edasıyla  burnunu havaya dikenlere, burnundan kıl bile aldırmayan  asansörle o makamlara gelenlere vs. bir nebzede olsa nasihat edercesine ona muhasebe yapma imkanı vermektedir.Biraz uzattık galiba cümleleri ama,demek istiyorum ki :Bu şarkı sözü de olsa  insanı düşündürmektedir.Algısı güçlü olanlar içinde aslında güzel bir ders verir mahiyettedir, ancak her zaman dediğim gibi bu söylenenlerden kendi payına hisse alanlar için geçerlidir. Almayanlar ya da almak istemeyenler için değil elbette.

İmdi sadede gelirsek bugünkü paylaşmayı düşündüğüm ve sizlerinde bir nebze de olsa okuduğunuz da düşünmeniz gerektiğini arzuladığım yazıya geçebiliriz.

Efendim, bazen olağandışı iş ve eylemlerle karşılaşmak mümkündür.

Şahsi gayretler ve gösterilen dirençle, insanın hedefine ulaşması ya da kitleleri peşi sıra sürükleyerek şimendifer vazifesi görmesi mümkün olabiliyor.

Yaşadığı dönemde genel gidişata ve yükselen değerlere uygun davranarak, bulunduğu toplumsal çevrede kendini aşan/yol gösteren/fevkaladelik yapan ileri görüşlü basiretli ideolog kabiliyetli ve kültürel donanımlı kişilere/liderlere rastlayabilirsiniz.

İşte bu çerçevede ortaya çıkan insanların halk nezdinde sevilip sayıldığını da biliyoruz.

Yol gösterici olmuştur. Kılavuzluk etmiştir. Tarihe not düşülmüştür, saygın bir konuma gelmiştir. Vs.

Tabi bunlarla beraber en önemlisi de,Halkına bayrak olurken,onları o bayrağın altında toplamaya çalışırken ,bilhassa o coğrafya da yaşayan insanları da; ister yanında isterse karşısında bulsun/muhalif kanadında görsün hiç fark etmez; asla dışlamadan ve farklılıklar güzelliktir çerçevesinden yaklaşarak herkesi kucaklaması ve  duygusal değil, akılcı davranması  gerekir,diye düşünüyorum…Bunun böyle olması toplumun sağlam ve sağlıklı devamlılığı açısından son derecede önem arz eder..Çünkü Sosyoloji ilmi bunu  böyle der.

İşte böyle hareket edebilen,kitlelere yol gösterici kimliği ve halka hizmet anlayışıyla yaklaşımda bulunup ayrımcı olmayan insanlar/siyasiler, arada engellerle karşılaşsalar bile daima halkın ruh dünyasında ve gönül hanesinde sımsıcak yer edindiklerinden onları halkın kalbinden ve gönül hanelerinden kimse kolay kolay çıkaramaz ve toplumun zihninden silemezler….

İnsanların/siyasilerin kimileri yaptığı hizmetler, kimileride yaptığı eziyetler ile anılırlar. Taraftarları arasında bunları içsel formüle ederek taşıyanlar/bayraklaştırıp sloganlaştıranlar olduğu gibi, bu sloganlara itibar etmeyerek hiçbir yere varılamayacağını iddia edenlerde olacaktır muhakkak. 

Bizim toplumsal genlerimizde bugünlere taşıdığımız bir refleksimiz olmuştur. Bizi çekip çevirerek yönlendirecek sevk ve idare edecek güçlü, karakterli ve ileri görüşlü kendini aşan bir lider kültü sevgi ve bağlılığı…

Bu lider, halkına hizmet ettiği nispette hem halkın gönlündedir, hem de sahip olduğu iktidarını güçlendirir.

Orhun Anıtlarında Türk Kavminin Çinlilerle mücadelesi ve Bilge Kağan’ın dâhiyane politikasından bahisle Lider’in hep halkın önünde, onun hizmetinde olduğundan dem vurulur. TürklerinMançurya’dan-Hazar Denizine kadar uzanan sahada güçlü bir yönetim kurduğu ve Türkleri bir bayrak altında topladığından dolayı, Bilge Kağan’ın politikasının kendi çağdaşlarınca(özellikle Bir araya gelmek istemeyen Türk topluluklar için) ve sonraki gelecek nesillercede örnek alınmasıgerektiği vurgulanır.

Günümüze gelinceye dek, yine bizim toplumsal yapımızda hep önde olan, yol gösteren, bilge, aksaçlı, aksakallı, pirlerin ve dedelerin varlığı ile bunlardan ilham alıp destek bularak yönetimde olan ve bu bağlamda hizmet geliştirip halk nezdinde artık “Lider” diye bilinen konuma gelmiş/getirilmiş insanların/siyasilerin bulunduğunu da, gerek yaşayarak görerek,  gerekse okuyarak edindiğimiz bilgilerle hep beraber şahitlik ediyoruz.

Öyleyse: yönetimde en yüksek kurum, en somut ifade ile devlet dediğimiz aygıttır.

Bu devletin yasaları kurumları vardır.

Ancak devamı sadece bu yasa ve kurumlara ait olmayan ve asıl devletin en büyük güç kaynağı olarak telakki edebileceğimiz gerçek misyon: onun taşıdığı ve ona genişlik/esneklik kazandıran/veren gerektiğinde duygusal ve baba şefkati gösteren onun zihniyet dünyasıdır. İnsan içinde öyle değilmi?Öyle ya,yasaları yapan kim? İnsan. Yürürlüğe koyan kim?  İnsan. Peki,uygulayan kim? Yine İnsan.

Velhasıl, bize bin yılı aşkın bir süredir hayat veren, İlhamkaynağımız, canımız her şeyimiz olan ve ruhumuzu dirilten İslamiyet’i sadece kuru bilgilerle anmak veya iç dünyamıza hapsetmek ve sadece bir inançtır/uygulamadır diyerek tanım yapmak yeterli ve gerçekçi olmaz.

Türkler rengini yoğuran inançlarını devletlerinin yönetimlerine de aksettirerek sağlam bir kimlik ve medeniyet olmuşlardır. Devletinesasları, niteliği, niceliği, hizmetanlayışı, mevcudiyeti, devamı, konumu, İnsan sevgisi, olaylarabakışı, birlik ve beraberlik çalışmaları bu bağlamda daha bir derinlik kazanmıştır.

Hak ve Adalet çerçevesiyle donatılan ve uygulama kabiliyeti bulan gönüller hak ve hakikate yakın olmanın ve halka hizmet etmenin mutluluğu ile bu çerçeveye bağlı kalıp korudukları müddetçe akil davranmış ve mührünü çerçeveye kondurmuşlardır.(devam edecek)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.