Konya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.49
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2488.6
  • BIST
    9538.58
  • BTC
    63992.83$

RUHİ BOŞLUK VE ÇÖZÜLMELER (1)

18 Ağustos 2021, Çarşamba 09:38

Her gün medya aracılığı ile yurdumuzda meydana gelen ve medya organlarının ana malzemesini oluşturan başta cinayet olmak üzere kadına ve gençlere yönelik insan psikolojisi ile yakından ilgili olumsuz olayları izliyoruz. Hele şu son günlerde TV’lerin ana malzemesi bu tür olumsuz örnek oluşturan kaçma kaçırılma cinayet evden uzaklaşma aldatma aldatılma boşanma vs. aklınıza ne gelirse yığınla olaylar. Daha dün bir ulusal haber ajansında çalışan bir bayan da bu türden program yapmaya başlamış. Yeri geliyor yargı hükmü veriyorlar yeri geliyor ilgilileri sorguluyorlar ve bunu da ilgili kurumlara yardımcı amacıyla yaptıklarını kamu adına hareket ettiklerini söylüyorlar. Bu tür gelişmelerin TV’lerde boy göstermesi onlar açısından reyting elde etme ama benim düşüncemde de biz ne ara bu hale geldik/getirildik.

Sanki insanlar birbirleriyle bu kadar mı anlaşamamakta/daha dün birbirleriyle anlaşarak evlenenler bugün ne ara düşman oluverdiler, ayrıldılar, aralarında husumet başladı hatta cinayet işleyecek kadar ileri gidildi, kötü düşüncelerin esiri olduk.

Öyleki Ordu Ünye-İlküvez’de görev yaptığım esnada evinde oturduğum ev sahibimi bile bir TV kanalının ekranında görünce bayağı şaşırmıştım. Yaşı epey ilerlemiş olmasına rağmen eşinin vefatından sonra evlenme isteği ile aracıların tuzağına düşüp kandırıldığını/ aldatıldığını ileri sürüp hakkını TV ekranlarında ararken herkes kendi cephesinden haklı konumunda karşı tarafı suçlamaya çalışırken bizlerde ekranlar da söylenenleri ağzımız açık izliyor diğer taraftan program sunucuları da işlerini iyi yapmanın ve reyting oluşturmanın keyfini çıkarıyorlardı.

Millet bayağı bayağı alışmış bu tür programlara. Ben yıllarımı öğretmenliğe verdim, bu yaşıma geldim bir kamera görsem heyecanlanırım, fakat bizim toplum sanki kırk yıldır bu işin içindeymiş gibi gayet sakin bir şekilde anlatıyor, tartışıyor, konuşuyor, bağırıyor, çığırıyor sonra rolünü oynamanın keyfi ile kendisine sağlanan haklardan yararlanıp gidiyor. Her gün yeni yeni olaylar zinciri her gün yeni tipler her Allah’ın günü toplumsal nezaketsizliğin teşhiri. Bu kadar trajik olayların teşhiri yerine neden toplumu iyileştirici, eğitici, kötülüklerin defedilmesi iyiliklerin kalıcı hale getirilmesi, birbirimizi anlamamızı sağlayacak ve kardeşliğimizi pekiştirecek tarzda film ve yapımlar izleyici ile buluşturulmaz da nerde kötülük var, nerde cehalet var, nerde rezalet var hep bunlar ısıtılıp ısıtılıp temcid pilavı gibi izleyicinin önüne konur?

İnsanın ruh yapısının ahvalini bu tür programlarda daha iyi anlıyoruz. Velev ki sunulan kötü örnekli bir yapımdan sonra olması gereken bir başka örneklik de böylesi mi daha iyi yoksa öncesi mi denilerek vatandaşın eğitim anlayışının da muhasebe edilmesini sağlayacak yapım ve örnekler çoğaltılsa belki eğitim açısından örneklik teşkili olabilir diyebilirim, fakat sadece izleyici çekme ve reyting amaçlı olan ve nerde yüz karası ve insanın ruh halinin canavarlaştığı durumlara yer veren gelişmeler ardı sıra geldikçe vatandaş da ister istemez geriliyor ve ağzı laf yapan çokbilmişlerin işgüzarca davranışları da üstüne tuz biber ekeliyordu.

Aile yapımızı ve ahlak anlayışımızı sosyal ruh çözünürlüğünü ve insanların ruhen birbirinden kaçtıklarını ve birbirimizi kadim kültürümüze rağmen tanımama gibi sosyal bir hastalığa nasıl kapıldığımızı, nasıl yakalandığımızı anlatacak bir okul bir mektep bir medrese yok mudur? Bu kadar açılan derin yaralara karşı bir panzehir yok mudur? Bakın pandemi dolayısıyla tüm dünya ülkeleri virüse karşı aşı geliştirmek için seferberlik ilan etmişken ve çabuk davranan parsayı götürmüşken neden tüm dünya toplumlarını etkileyen sosyal yaralara karşı onları izole edici yaraları sarıcı manevi aşı çalışmaları yapılmaz. Hele bizim gibi bin küsür yıldan beri islamın bayraktarlığını yapmış bir kültürün mensupları bugün acımasızca kendi kimliğine aykırı hareketler geliştiriyor ve toplumsal sıkıntılar patlama derecesine geliyor? Niye biz düşünceden mahrumuz? Biz niye hastalığımızın sebebi konusunda ortak bir payda da buluşamıyoruz?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.