Ramazan ayı yaklaşırken?
05 Haziran 2016, Pazar 12:17
Yerin şerefi, orada bulunanın şerefi ile mütenasiptir. Bir çağın, bir zamanın ve bir mekânın değeri, içerisindekilerin değeri ölçüsünde kıymetli olabilir. İşte Ramazan ayının diğer aylardan üstün oluşunun sebeplerinden biri o ayda mutlu hâdisenin meydana gelmesidir ki, Allah Teâlâ, eşsiz kelâmı Kur'an-ı Kerim'i, mekânların en mübareği Mekke'de, insanların efdali Hz. Muhammed (s.a.v.)'e zamanların en kıymetlisi Ramazan'da indirmiştir. Bu hakikati Kur'an, şöyle ifade eder: "Ramazan ayı öyle bir aydır ki, onda Kur'an, insanlara yol göstererek -yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak- indirildi...” ([1])
Diğeri ise bu ayda yerine getirilen oruç ibadetidir. Oruç ibadetini üstün kılan özelliklerin başında onun gösterişten uzak, yalnız Allah rızası için yapılan bir ibadet oluşudur. Çünkü namaz kılan meydandadır, görülür; hacca giden ortadadır, bilinir; zekât veren saklanamaz, duyulur. Oruç tutan kimse ise görülmekten, bilinmekten, duyulmaktan uzaktır. Bu sebeple oruç, yalnız Allah içindir. Mükâfatı da bizzat Allah tarafından verilir.([2])
Ramazan ayının fert ve toplum hayatında önemli bir yeri vardır. Şöyle ki; Ramazan müessesesi gerek ferdin, gerekse toplumun kendi kendini ahlâk ve davranış bakımından bir yıllık denetimi, geçen yılın hesabını vermesi için fırsat ve bol zaman sağlar.
Gayet tabiidir ki, ferdin ve toplumun bu kendi kendine hesap vermesi, kendi kendini murakabesi, bu denetimdeki şuur ölçüsü, mübarek Ramazan havasını görmeğe hazır oluşla orantılıdır. Ramazan'da yasaklar daha yasak, sevaplar daha sevap olur. Bu özelliğiyle Ramazan her yaştaki kişinin davranışlarını etkileyebilir, onu değiştirip, kötü alışkanlıklardan kurtarabilir. Ancak Ramazan'ı gereği gibi karşılayabilirsek.
Mübarek Ramazan, karşılıklı sevgi gösterileri için de güzel bir fırsattır. Bu da fertlerde mutluluk duygularını canlandırır, böylece toplum sağlığına yardımcı olur, milletine, dindaşlarına sadakat bağlarını güçlendirir. Gerek Ramazan boyunca, gerekse bayramda muhtaç olanlara karşı varlıklı olanlardan, yüzden değil, gerçek ilgi beklenmesi, insan ilişkilerinde karşılıklı anlayışa, hırs ve kıskançlıkların yumuşamasına kin vb. zararlı duyguların azalmasına, hayırlı sonuçlara yardımcı olabilir.
Ramazan her yıl hiç alışılmamış gibi yeniden yaşanması gereken bir olaydır. Belki bunu devlet bütçesine benzetebiliriz. Her yıl bütçe yeniden yapılır; bütçe üzerinde yeniden durulur. Bir yıl önce de bütçe yapılmıştır, ama onu aynen tekrarlayamayız. Yalnız geçen yılın hesabını veririz ve yeni yıl için kendimizi hazırlarız, tasarılarımızı ortaya koyarız. Bunun gibi, kişinin de irade ve şuurunu zorlaması, mübarek Ramazan ruhuna daha uygun düşer sanırım.
Bir kimsenin, kendi kendini denetim ayı olarak gelip geçen mübarek Ramazan'ın ardından fertlerin ruhlarında bazı izler bırakması, bir takım beğenilmeyen alışkanlıkların bırakılıp, yerlerine daha iyi ve beğenilenlerin kazanılıp devam ettirilmesi beklenir.([3])
Bugünün insanı, küçük olaylarda büyük mutluluklar arar hale gelmiştir. Hâlbuki insan hayatında onu mutlu edecek nice kutlu olaylar vardır. Geçip giden zamanlar içinde insanın sadece ömrü değil, büyük mutluluklar va'dedecek olaylar da akıp gitmektedir. İşte Ramazan böyle mutluluklarla zenginleştirilmiş, asr-ı saadetin motiflerini taşıyan mukaddesler ayıdır, rahmet ve bereket ayıdır.
Dünkü Ramazanlar şüphesiz daha muhteşemdi. Her neslin geçmişi ve dünü, dünde yaşadığı olaylar daima daha kıymetlidir ve daha alâka çekicidir. Onu tekrar yaşayamayacağımıza göre, o hep cazibesini koruyacaktır. Ama hiç bir zaman geri gelmeyecektir. Öyleyse geçmişi bütün ihtişamıyla geçmişe bırakalım ve biz bugün idrak edeceğimiz Ramazan'a bakalım. Dünkü Ramazanların havası belki daha umumiydi. Fakat bugünkü daha manalıdır. Önemli olan hep geçmişe hasret değil, geçmişle geleceği kucaklaştıracak olan bu Ramazan'ı yaşamaktır.([4])
Ramazan ayının, Cennet vatanımız, necip milletimiz ve bütün İslâm âlemi için hayırlara vesile olmasını, diliyor, yazımı, Merhum Mehmet Akif ERSOY’UN şu güzel mısralarıyla bitirmek istiyorum:
Yâ Rab, şu muazzam Ramazan hürmetine
Kaldır aradan vahdete hail ne ise;
Yâ Rab, şu asırlarca süren tefrikadan
Artık ezilip düşmesin Ümmet ye'se.
Mâdâme ki verdin bize bir rûh-u nevîn...
Yâ Rab, daha bir nefha-i te'yîd insin.([5])
Dipnotlar:
1-Bakara , 2/ 185
2-Bkz. Buhari: Tevhid: 50, Ahmed B. Hanbel; II, 273
3-Diyanet İlmi Dergi: C: 9, Sayı: 100-101. S:281 vd.
4-Diyanet ilmî Dergi: C: 26, Sayı: 2. S: 35,38
5-M. Akif ERSOY, Safahat: İst. 1975, S: 566
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.