Rama’ZAM’ menüleri…

Ramazan oruçla, oruç da ilginç biçimde yemekle, iftarla özdeşleştirilmiş hep.

Ramazan'ın ibadet yanı belki de kişinin kendi manevi dünyasının özel bir parçası olmasından dolayı sessizce geçiştirilirken eğlence, yeme içme yanı ön plana çıkmış.

Çocukluğumda sıradan insanlar iftar saatinde mütevazı sofralarında oruçlarını açıp, karınlarını doyuruyor, bilemedin bir komşuları ya da akrabalarıyla sofralarını paylaşıyorlardı.

Gençlik yıllarımız yani bundan bi 10-15 sene önce ise iftar çadırları kurulur bu çadırlarda ağırlanırdı insanlar…

Belediyeler kendi bölgelerinde, yardım kuruluşları ise merkez ve aha ücra köşelerde kurarlardı bu çadırları ve günlük neredeyse her çadırda 500’ere yakın kişi iftarını açardı…

İnsanlar birlik içerisinde Ramazan’ı en güzel şekilde karşılamak ve uğurlamak için çalışırlardı…

Bugün noolduysa para delisi, şatafat manyağı bir şey olduk çıktık…

Ramazan öncesi 10-15 liraya yediğiniz yemek Ramazanda yanına bir tas çorba, iki hurma, birde tatlı eklenerek 50-55 liraya kadar çıkmaya başladı…

Hele gittiğiniz yer lüks bir yer ise bu fiyat ohoo kişi başı neredeyse 2-3 katına kadar çıkabiliyor…

Evet yanlış duymadınız bundan tam bir hata önce gidip ultra lüks dediğiniz bir yerde toplam 105 liraya iki kişi yemek yiyorsunuz çorbasıyla, salatasıyla, ara sıcağıyla, ama bugün aynı yere gittiğinizde yanına birkaç zeytin, birkaç damla bal ve bir iki sürümlük tereyağ ekleyip aynı menüyü kişi başı 98 liraya ‘Büyük Ramazan Kampanyası’ diye veriyorlar…

Büyük Ramazan Kampanyası!…

Arkadaş Ramazan’ın kampanyası mı olur?

Napıyorsunuz, sizde iftar yapanlar için iki gün fazladan oruç mu tutuyorsunuz?

Dinci olduğunu söyleyen bir TV kanalında, ‘KABE yaz ….’ya gönder 3TL’ye KABE’de size dua edelim’ diye yaptığı kampanya gibi…

Arkadaş dinin kampanyası mı olur?

Ne o öyle!

Büyük damping, gel vatandaş gel, patron çıldırdı, Ramazan’a özel dev ‘b’indirim…

Arkadaş nasıl Müslüman bir ülkede, nasıl mutaassıp bir şehriz aklım almıyor…

Misafiriniz var, değişiklik olsun maksadıyla almış misafirinizi ve gitmişsiniz ‘SİLLE’ye…

Saatte biraz erken ama sipariş verelim sohbet edelim diye giriyorsunuz bir yere ve soruyorsunuz doğal olarak ‘yeriniz var mı?’ diye…

Sonuçta siz kalabalıksınız ve iftar vakti de her taraf tıklım tıklım olur ya…

Kapı karşılayan hanımefendi, ‘tabi tabi buyurun yerlerimiz boş’ diyor…

Giriyorsunuz içeriye oturuyorsunuz masaya ve alıyorsunuz elinize menüyü…

Normal şartlarda ‘mi acaba? Yemesem olmaz mı?’ diyeceğiniz yemeğin menüsü 60 lira…

‘Hanım efendi, normal şartlarda bu yemeği çarşıda 8-10 liraya satıyorlar..’

‘Ramazan olduğu için fiyatlarımız bu şekilde beyefendi, isterseniz farklı menülerimiz de var’

Dediği menü 80 lira, 90 lira…

Bu menüye bu fiyat, boş olması normal diye çıkıp bir iki dolaşıyorsunuz ama sonuçta turistik yer ya sille, yapacak bir şey yok dönüyoruz merkeze…

Merkezde dediğim gibi çok farklı değil, bi tas çorba, iki hurma birde tatlıyla fiyatlar ikiye katlıyor…

‘Haksız kazançta neymiş, sonuçta Müslüman kardeşlerimiz kazanıyor’ diye düşüneceğimizi mi sanıyorlar napıyorlar bilmiyorum ki!...

ŞATAFATLI İFTAR SOFRASINDAN VAZGEÇİN!...

Evet şatafat dediğim öyle böyle değil, bildiğiniz sanki sofrada siz, biz değil de, Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet falan gelip oturacak iftar yapacak…

Özellikle siyasi partilerin birlik beraberlik adına yaptığı 4 yıldızlı-5 yıldızlı otellerde ultra-ultra-ultra lüks iftar sofralarına karşı olduğumu söylemiştim…

Nasıl karşı olmayayım, bir otelde 200 kişilik verilen iftar davetine harcanılan paraya şehrin bir köşesinde kurulacak sofralarda ‘Konya Pilavı’ verseniz inanın 2000 kişi çatlaya patlaya doyar birde üstüne size öyle bir dua eder ki, bütün işiniz gücünüz rast gelir…

Ama dua almak yerine, ‘Vay beee, adamlar ne iftar verdiler haa helal olsun, mübarek altın tabaklarda kuş sütü eksikti bir’ denilmesi daha makbul geliyor...