Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2424.3
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64195$

Osmanlıyı Yahûdiler ve Onların Tetikçisi Masonlar Yıkmıştır (4)

01 Ocak 2019, Salı 10:18

Sultan Abdülhamid, Siyonist Teodor Herzeli ilk gördüğü günlerde ya­nındaki Başkâtip Tahsin Paşaya “Göreceksin beni bu adam devirecek, bu devirmezse kimse beni deviremez” demiş ve gerçekten dediği çıkmıştır.(1)

Büyük Yahûdi târihçisi S. Baron; “Dünyanın hiçbir yerinde Osmanlı himâyesi altındaki Yahûdiler kadar serbest ve mutlu bir yaşam sürmemişlerdir” der.(2) Ama Siyonistler bunun teşekkürünü Osmanlıyı yıkmak ve Osmanlının en zayıf döneminde, onu sırtından hançerlemek, Çanakkale Savaşında düş­manlarımızın yanında Sion Katır Birlikleri oluşturup bize karşı savaşmak sûretiyle ödemişlerdir.(3)

Bunun için bazı kişiler; “İsrail devletinin temeli Çanakkale Savaşında atılmıştır.” Çünkü bu savaşta görev yapan Sion Katır Birliğinin içinde sava­şan insanlardan birçoğu, bizden öğrendikleri savaşma ve gerilla taktiklerini Filistin’de acımasızca uygulamışlar, birçok Müslüman’ın kanına girmişler, daha sonra da İsrail başbakanı, Cum. Başkanı olmuşlar ve üst düzey görev­lerde bulunmuşlardır. Bugünkü Netanyahu’nun babası bile bu Katır Birliği komutanı İrlanda asıllı Patterson’un çok yakın dostudur.(4) 

Siyonistler hâlâ hınçlarını alamamış olmalılar ki; Osmanlıdan kalma eserleri, câmileri, sosyal tesisleri yıkmada,(5) Câmilerinde şarap festivalleri düzenlemektedir. İsrail Yüksek Mahkemesi'nin kararıyla geçen yıl müzeye dönüştürülen İsrail'in Beersheva kentindeki eski Osmanlı eseri Beersheva Câmisi'nin Müze Müdürü Dr. Dalia Manor; “câmi avlusunda 5 Eylül'de belediyenin ev sahipliğinde Şarap Festivâli düzenlenecek festival yapılacağını ve belediyenin ev sahipliği yapacağı festivalde İsrail'de üretilen şarapların yarışacağını” söylemiştir.(6)

Anadolu’ya da Göz Dikmişlerdir:

Yahûdilerin güya kendilerine Tanrı tarafından vaad edilen Kutsal Top­raklar haritasına baktığımızda, Anadolu’nun bir bölümü bu sınırlar içine gir­mektedir. Hattâ bu sınırların Kapadokya bölgemize kadar uzandığı rivâyetleri de vardır. İsrail bayrağındaki iki mavi çizginin Nil ve Fırat Nehirlerini temsil ettiği, dolayısıyla bu iki nehir arasındaki bölgelerin Arz-ı Mev’ud olduğunu söyleyenler de vardır. Er veya geç Yahûdilerin bu topraklara sa­hip olmaları emredilir. Basına intikal eden şu haberler ne kadar entere­san: “İsrail savunma bakanı İtalyan gazeteci ile Türkiye'­nin işgalini tartıştı.”(7).  “İsrail yetkilileri  “Arz-ı Mev’ud ge­reği, Türkiye ilgi alanımız” dedi.(8)

 

Bugün, geçmişte Filistin’de yaptığı gibi GAP bölge­sinden yüksek fiyat­larla toprak aldığı, Manavgat suyunu almak istediği, ama çayın 5 km. sağ ve solundan toprakları da satın almak istediği, zaman zaman bastığı demir parala­rın üzerinde Arz-ı Mev’ud denen yerlerin haritalarını bas­tığı, yani adım adım dinî gayesini gerçekleştirmeye çalış­tığı bir realitedir.     

11.04.2002 TGRT 19 haberlerinde verilen şu rakam ne kadar düşündü­rücü: “GAP bölgesinde son zamanlarda 81 şirket kuruldu. Bunlardan 70 ta­nesi yabancı ve Yahûdi kaynaklı”.  Suriye Hatay şehrimizi kendi toprakları içinde gösteriyor diye (haklı olarak) ikide bir manşet atan basını­mızın bu hu­susları ciddi mânâda dile getirmemesi de garip ve anlaşılmaz bir tavırdır.

Hem Haçlılar, hem de Yahûdiler en büyük İslâm düş­manı oldukları için, dünyayı özellikle zengin yeraltı ve yer üstü kaynaklara sahip olan İslâm Âle­mini keyiflerine göre sömürüp kemirebilmek için, geçmişte kanlı kinli düş­man olan bu iki din mensupları, bugün birbirleri ile her hususta ittifak edip, Müslümanların tepesinde boza pişirmekteler.

Gayri Müslimler bizim gibi günlük plan yapmıyor ve 50 sene 100 sene sonrasını düşünüp, proje üretiyorlar. Acaba yüz küsur milyar dolar harcatıp, bize bazı krediler vererek GAP’ı inşa ettiren Batı ve ABD, bu şımarık çocu­ğuna mı yatırım yapıyor ve bize yaptırıyor?  Ama böyle bir hesap­ları varsa, inşallah başlarını taşa vuracaklar demektir.

Mustafa Kemal’inde gençlik yıllarında Masonluğa girdiği, ama ilk giriş töreninden başka bir daha içlerine gitmemiştir.(9) Hattâ Masonluğu yasakla­dığı, mal varlıklarına el koydurup Halkevlerine bağışladığı mâ’lumdur.(10)

Fakat etrafındaki masonların çokluğu neticesi onların etkisiyle, birçok olum­suzlukların yaşandığını, yersiz, lüzumsuz, millî ve manevî bünyemize uyma­yan birçok uygulamaların bu sayede yapıldığını yazan târihçiler de çoktur. Mason localarının tekrar açılmasına İsmet İnönü müsâade etmiştir. Böylece  Atatürk’ün emânetine riâyet etmemiştir.(11)

 

Dipnotlar:

1-Mehmed Tahir Efendi (Bursalı), “Osmanlı Müellifleri-1”, Meral Yay. (târihsiz) İst. s. 13.

2-Halil İnalcık, “Söyleşiler ve Konuşmalar” Profil Yay. c. 1, İst. 2013, s. 123.

3-John Henry Patterson, a. g. e. s. 26.

4-John Henry Patterson, a. g. e. s. Önsöz 16, 19. 

5-Milliyet Gazetesi, 04. 08. 2006.

6-28. 08. 2012, Bugün Gazetesi. 

7-Günaydın Gazetesi,  31. 08. 1982. 

8-Hürriyet Gazetesi, 31. 01. 1982.

9-Cemal Granda, a. g. e. s. 150.

10-Süleyman Yeşilyurt, “Mason Komutanlar”, Kültür Sanat Yay. Ank. 2009, s. 37.

11-Süleyman Yeşilyurt, a. g. e. s. 32.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.