Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2497.6
  • BIST
    9455.25
  • BTC
    64701.26$

Osmanlının Hoşgörüsü Müsâmahası ve Hümânizması (1)

05 Kasım 2020, Perşembe 08:25

Bâzılarının filozof, bâzılarının da zamanının peygamberi idi,(1) diye nitele­dikleri meşhur Eflatun’un (M.Ö. 427-347)(2) tahayyül ettiği bir “ideal devlet” tanımlaması vardır.(3) Yâni her şeyin iyi ve güzel, her yerin güllük gülistanlık olması için bir devletin nasıl ol­ması gerektiğinin tanımlamasını yapmıştır.(4)

 Osmanlı’yı iyi incele­yen, tarafsız araştıran târihçilerden bâzıları, Osmanlının bâzı dö­nemleri için;“Eflatun’un ideal devle(5) arzularını târihte bir tek Os­manlılar tahakkuk ettir­diler” demişler­dir.(6) Rahmetli Prof. Erol Güngör’ün izahına göre, bu âli duygular­dan ayrılıp, dünyâlık peşine düşmesinler diye ilk zamanlarda, Os­manlı vezirlerinin (bakanlarının) miras bırakmalarına bile müsaade edil­memiştir.(7)

Alman târihçi Hammer’in izâhına göre: dünyâda yavrularına karşı en merhametli kuş “Hüma” kuşudur. Osmanlı tebeasına (idâre ettiği insanlara karşı) en merhametli devlet olduğu için, dünyâyı idâre ettiği Topkapı Sarayına; “Sarayı Hümâ­yun” demişlerdir.(8) Osmanlının bakanlarına vezir denir. Vezir; mal, mülk, servet, mevki, makam peşinde ömrünü tüketen değil, devletin yükünü yüklendiği için Farsça “hamal” mânâsına gelen bir kelimedir.(9)

Osmanlı, Eflatun’un bu “İdeal Devlet” ütopyasını hakîkate çevir­diği yıllarda, Avrupa dünyânın cehennemi hâline gelmiştir. Halk Osmanlı idâresi altındaki topraklara göç etmeye daha doğrusu kaç­maya başlamıştır, (şimdi mültecilerin Avrupa’ya aktıkları gibi). Ki­lise ve idâreciler bu du­ruma mâni olabilmek için, bütün kin, buğz ve adâvetlerini (düşman­lıklarını) Osmanlı üzerine teksif etmişler, varsa-yoksa Osmanlıyı yenmek ve yıpratmak için ne gerekirse yap­mışlar­dır.

 İnsanları onlar aleyhine çevirebilmek, onların zihinlerine ve fi­kirlerine Osmanlı düşmanlığı yerleştirebilmek için, ne iftiralar atıl­ması gerekirse fazla­sıyla atmışlardır. Kiliselerde Osmanlıyı en bü­yük hedef, en kor­kunç düşman, en barbar ve gaddar insanlar olarak göstermişler, hiçbir ya­lanı söylemekten çekinmemişler, bu hususta o kadar ileri gitmişler ki; bâzı kiliselere yaptıkları tablolarda, çiz­dikleri resimlerde, Hz. Îsâ’yı bile Türklerin çarmıha gerdiğini sembolize eden resimler yapmışlardır.(10)

Kilise duvarları ve kubbe­leri Osmanlı­nın zâlimlik, barbarlık ve gaddarlıklarını yan­sıtan resim­lerle doldurulmuştur.(11) Çok az bir ilim adamı grubu istisna tutu­lursa, Batıda bu zihniyet hâlâ geçerliliğini ve tazeliğini muhâfaza etmekte­dir.

Misaller pek çok ama bir tek misal daha verelim: Osmanlı idâre ettiği tebaa­dan kaldırdığı mahsulün onda birini (1/10) vergi olarak almış­tır. Batılı idâreciler üçte birini (1/3) vergi olarak almışlardır.(12) Bu­nun için Osmanlı’dan sonra Haçlı medeniyeti ile tanışıp onların ne olduğunu gören ve anla­yan mazlum dünyâ devletleri, şimdi büyük bir Osmanlı sevgisi ile yanıp tutuşmakta, Osmanlı ruhunu ihyâ et­mek için duâ ve temennilerde bulun­makta,(13) hatta ihtiyarlar, Osman­lıyı tanıyanlar onlardan kalan paraları muska niyetine bo­yunlarında taşımaktadırlar.(14)

Avusturyalı Türkolog Anton Corneless'in: "Osmanlıyı İs­kender veya Da­razla kıyaslamak doğru değildir. Onlar diğer insanların kültürüne ve din özgürlüğüne saygı göstermedi­ler. Osmanlılar hari­kulâde bir nizam ve dü­zende asırlarca kendilerinden olmayan in­sanlarla barış içinde yaşadılar. Onun içindir ki, Avrupa’da dört asır boyunca kalabildiler" der.(15)

İnsanların menfaatine birçok kanunlar yaptırdığı için “Kânûnî” lâkabını alan, bundan dolayı dünyâda gelmiş geçmiş 9 kanun koyu­cusundan biri olarak ABD Kongre binasında rölyefi bulunan KanûnîSultan Süleyman’a,(16) devşirme paşalar sitem etmişler, “Hristiyan tebaaya çok yüz veriliyor, on­larda şımarıyor, böylece otorite gevşi­yor, devlet düzeni zaafa uğruyor. Bunları tedip edelim, zorla Müs­lüman yapalım. Vergilerini artıralım…” Gibi tekliflerde bulununca Kanûnî; “Paşalar! Bir bahçede tek renk ve tek cins çiçek mi olsa iyi olur, değişik çiçekler olsa mı iyi olur?” diye sormuş, on­larda, “ikin­cisi iyi olur” deyince, “o halde içimizdeki değişik din, dil, renk ve ırktan insanları da böyle kabul edin” diyerek Osmanlının medeniyet felsefe­sini dile getirivermiştir.(17)

Dipnotlar:

1- Kethüdazâde Mehmet Arif Efendi, “Osmanlı Hayatından kesitler” Hazırlayanlar: Hasan Gürkan-Hür Mahmut Yücer, İnsan Yay. İst. 2007, s. 81.

2- Eflatun Konya’da medfundur. Beyşehir tarafından Eflatunpınarı diye bir su ve tapınak vardır. Eva de Vitray, Konya Hz. Mevlânâ ve Sema, T.C. Kültür Bakanlığı İl Kültür Mü­dürlüğü Yay. Konya, s. 135.

3- Will Durant, “Felsefenin Öyküsü”, İz Yay. Tercüme Ender Gürol, İst. 2010, s. 39.

4- Anıt Dergisi, 1957, c. 3, sayı 20/24, s. 26.

5- İslâm filozofu Fârâbî’nin yazdığı ideal devleti tasvir eden, “El-Medinetü’l-Fâzıla” sına en uyumlu devlet, gelmiş, geçmiş dünya Târihinde sâdece Osmanlı olmuştur. Târihçiler Kanûnî döneminde 500 bin nüfusu olan İstanbul’da bir yılda bir-iki cinayet ya olur ya olmazdı derler. Hattâ İbrâhim Refik, “Kanûnî’nin iktidarı boyunca 46 yılda bir cinayet vuku buldu, bugün ise günlük adli vaka sayısı 325 dolayında der.” İbrâhim Refik, Ulu Çınarın Gölgesinde, Albatros Yay. İst. 2004, s.77.

6- Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı 58, s. 5.

7- Erol Güngör İslâm Üzerine Düşünceler s. 71.

8- Hammer Târihi, c. 1, s. 67.

9- Hammer, c. 1, s. 92; A. Ubicini,“Türkiye 1850”, Tercüman 1001 Temel Eser, Târih­siz, s. 52.

10- İbrâhim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-3”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 171, 262.

11- Târih ve Düşünce Dergisi, Mart 2004, s. 38.

12- Y Öztuna a. g. e. c. 5, s. 324.

13- Geniş bilgi bkz. Abdullah Uçar, “Şanlı Dedelerimiz Osmanlılar”, Konya 2015, Damla Ofset.

14- Tekin Kılıç, a. g. e. s. 61.

15- Süleyman Kocabaş, “Târihte Adil Türk İdâresi”, Vatan Yayınlar İst. 1994, s. 86. 

16- ABD Kongre binasının duvarlarına, dünyâda kanun yapmış, adâlete hizmet etmiş, bu yönleriyle temâyüz etmiş 9 kişinin rölyefi işlenmiştir. Kanûnî bunlardan üçüncü sıradadır. Sıralama şöyledir: 1-Hz. Muhammed, 2-Hz. Musa, 3-Kanunî, 4-Konfüçyüs, 5-İustunuanos, 6-Hamurabi, 7-Hz. Süleyman, 8-Blackston, 9-Napolyon, bkz. A. Ragıp Akyavaş, “Derken Efendim-I”, TDV Yay. Ankara 2007, s. 83.

17- Erhan Afyoncu, “Yavuzun Küpesi” Yeditepe Yay. İst. 2010, s. 84. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.