Konya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2281.2
  • BIST
    9006.66
  • BTC
    70697.19$

Osmanlının Ekonomik Gücü ve Sosyal Refahı

17 Eylül 2020, Perşembe 09:10

Batı medeniyetinin merkezinde menfaat vardır. Bâzıları onlar için; “ma­butları para, mâbetleri banka” der. Osmanlı medeniyeti ise farklı bir mede­niyettir. bâzıları “Osmanlı Medeniyeti hümânist bir medeniyet idi” derler. Bence bu yanlış bir tabir. Çünkü Osmanlı sâdece insan odaklı bir medeniyet değil, canlı odaklı bir medeniyet­tir.

Bütün canlılara; insan-hayvan, kurt-kuş, Müslim-gayri Müslim ayırımı yapmadan hizmet veren, şefkat ve merhamet gösteren bir medeniyettir. Osmanlının ruh terbiyesini, Osmanlının canlı hassâsi­yetini şu tek cümle gâyet net ifâde eder: “Karıncayı bile incitme deme, “bile” sözünden karınca incinir.”

Kurdukları vakıflar ve hayır eserleri bunun en gü­zel ör­nekleridir. Osmanlı medeniyetinin dilencisi olmayan bir medeni­yet olduğunu, yâni Müslim gayri Müslim herkese yardım ettiğini, onun can düş­manı olan Batılılardan fanatik olmayanlar ifâde ve itiraf et­mektedir­ler.(1)

Avrupalılar hiçbir zaman yaptıkları yardımlar husûsunda böyle tarafsız ve hoşgörülü olmamışlar günümüzde de olamıyorlar. Yapar göründükleri yardımlar husûsunda mutlaka bir menfaat bir maksat gözetirler. Muhatap­ları olan fakirlerden; dinlerini, inançlarını, be­denlerini, onurlarını, vatanla­rını, hattâ nâmuslarını isteyebilirler.

İstiklal Savaşı günlerimizin önce kahraman, sonra hâini(!) olan, Çerkes Ethem’in çocukları yurt dışına kaçmışlar, zarûrete düşmüş­ler, Fransız Yardım kuruluşuna müracaat etmişler, onlar “biz ancak Hristiyan olanlara yardım yapabiliriz” deyince, mecburen isimle­rini değiştirmişler eşi Seher hanımın adı Eva, erkek çocu­ğunun adı da Josep olarak değiştirilmiş ve vaftiz olduktan sonra ancak yardım alabilmişlerdir.(2)

Dün öyleydi de bugün farklı mı? Hayır. Bugün Avrupa’da birçok yardım kuruluşları, yardım yapacakları insanlara kimlik sorup kendi dinlerinden değilse, memleketlerine sığınan mültecilere yardım yapmıyorlar. Alman­ya'nın Essen şehrinde “Essener Tafel” adında gıda yardımı yapan bir kuruluş, gelenlerin yüzde 75'i yabancı olunca Alman olmayanlara yemek vermeye­ceklerini açıkladı.(3)

 Ka­nada, İsveç, Norveç gibi, toprak büyüklüklerine rağ­men nüfus yo­ğunlukları gâyet az olan Hristiyan devletler, mülteci kabul et­mez­ken, 4 milyona yakın mülteci barındıran Türkiye’ye söz verdik­leri yardımları bile yerine getirmeyip, yine de Türkiye’yi her plat­formda tenkit eden Batılıların, ne kadar riyâkâr ve vicdansız bir poli­tika izle­dikleri, bütün dünyâya örnek olmalı ve ders alınmalı. Kuca­ğında küçük çocuğu ile kaçan mülteciye çelme takıp yere yuvarlayan batılı gazeteciler de hâlâ hâfızalar­dan silinmiş değil.(4) Bugün mültecilere yaptıkları insanlık dışı muamelelerin detaylı anlatılmasına gerek yok. Çünkü gayri insânî uygulamalar hergün medyaya intikal et­mekte ve görülmektedir.

Osmanlı devletinde akıl hastalarına Bimarhânelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli çamaşır ve çar­şaflarda yatırılıp, mûsiki ile tedâvi edilirken, aynı dönemde Avrupa da akıl hastaları ruhuna şeytan girmiş denilerek diri-diri yakılmakta idi. İstanbul’daki Bimarhâneleri gören Avrupalı seyyah Mongeri Pere; “Burası Avrupa’nın asırlar sonra ta­hayyül edeceği bir hayat müessesesidir” demiştir.(5) Dedelerimizin asırlar önce uyguladığı bu mûsiki ile tedâviyi ABD ancak 1956 yılında uygulamaya başlamış­tır.(6) Bursa başşehir iken, orayı gezen Fransız seyyah Brongui­ere’nin: "Bizde ayakkabılı köylü, onlarda da ayakka­bısız köylü yok" diye kıyaslamış ve o günkü Avrupa’nın sefil durumunu gözler önüne sermiştir.(7)

Nicolae Jorga; “Yavuz ve Kanûnî döneminde dünyânın en zengin halkı ve en çok harcama yapan insanları Türklerdir.”(8) diye yazar. Aynı dö­nemde Şeyhülislâm Ebussud Efendi’ye bugünün râyicine göre 151.200 dolar aylık maaş verildiği hesap edilmiştir.(9)

O dönem Sivas Belediyemizin bütçesinin 20 mil­yon altın olduğu, aynı dö­nemde Fransa Birleşik Krallığının bütçesinin 4 milyon altın, İngil­tere Krallığının bütçesinin 3,5 milyon altın olduğu, azamet ve ih­tişâm dönemlerimizde,(10) bâzı paşa ve beyleri­mizin Avrupa kralların­dan daha zengin oldukları târihi realitelerdendir.(11)

  Aynı dönemlerde Fransa’ya, İsveç’e, Rusya’ya borç vermişiz.(12) 1570’lerde Osman­lının hem askerî, hem ahlâkî yönden Batıdan çok çok üstün oldu­ğunu batılı elçiler ve yazarlarda kabul edip itiraf et­mişler, “dünya impara­torluğunun bir adayı varsa o da Osmanlı sultanıdır” demişlerdir.(13)

Dipnotlar:

1- Du Loir’in “Les Voyages du Sieur Du Loir”, Paris 1654, s. 191; Ahmet Gürkan, a. g. e. s. 217’den naklen.

2- Derin Târih Dergisi, sayı 35, Şubat 2015 s. 83.

3- www. milliyet. com. tr › dünyâ › Haber 23 Şub 2018. 

4- https://www.youtube.com/watch?v=Vwy0T6NFVOY

5- İbrâhim Refik, “Ulu Çınarın Gölgesinde”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 158.

6- Ergün Göze, “Soruşturma”, Türk dünyâsı Araştırmaları Vakfı Yay. İst. 1987. 

7- İlhâmi Masar, “Bir Ömür Boyunca”, Boğaziçi Yayınları. İstanbul l974, s. 81.

8- Nicolae Jorga “Yenilmez Türk-Kanûnî ve Dönemi”, Almancadan Çev. Nilüfer Epçeli, Yeditepe Yay. İst. 2008, s. 104.

9- Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı 18, s. 46. O zamanlar ilim adamına verilen bu yük¬sek meblağlar, şimdilerde ise topçulara, popçulara veriliyor. Mustafa Denizli’nin maaşı 75000 $  Milliyet Gazetesi, 01. 01. 2000.

10- İ. Hâmi Dânişmend, “Târihî Hakîkatler”, a.g.e. c.1, s.286.

11- Bütün dünyâ Dergisi, Başkent Ünver. Yay. Sayı 2011/05, s. 142.

12- Yılmaz Öztuna a. g. e. c. 6, s. 322; Târih ve Medeniyet Der¬gisi, sayı 6, s. 28.

13- Geraud Poumaredez, “Haçlı Seferine Son Çağrı”  Yeniçağ Avrupa’sında Osmanlı İmgesi, Çeviren İsmet Birkan, İletişim Yay. İst. 2010, s. 67.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.