Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2507.2
  • BIST
    9422.62
  • BTC
    64341.34$

OSMANLILARIN PLÂNLARI,  PROJELERİ,  HEDEFLERİ (1)

09 Ekim 2018, Salı 08:55

Wiktor Frankl, Almanya’daki Yahûdileri toplayıp yaktıkları Auschwitz kampından sağ kurtulan çok az sayıda insandan biridir. Kurtulduktan sonra kendisine; “bu korkunç kamptan kimler ayakta kaldı ölmedi?” diye sordukla­rında; “orada hayatta kalmak için bir sebepleri olanlar kaldı” yani bir hedefi, idealı, gâyesi olanlar, hayata kendilerini bağlayan bir şeyleri bulunanlar ha­yatta kaldı demiştir.(1)  

Osmanlıda; Müslim, gayri Müslim, içte ve dışta, bugün olduğu gibi,  kendisini ortadan kaldırmak için var gücüyle çalışan birçok düşmanı olduğu halde, 624 yıl varlığını idame ettirmiş, dünyaya kafa tutmuş, İslâm’ı müdafaa etmiştir. Çünkü onları gaye ve hedefleri vardı. Kızılelma diye bir idealleri vardı. Cihan devleti mefkuresi vardı.

Cihat ruhu ve İlayı Kelimetullah aşkı vardı. Avrupa’yı fethedip Endülüs’e mülaki olma düşüncesi vardı. İslâm’ın en büyük düşmanı Haçlı âlemine haddini bildirme gayreti vardı. Hedefleri ve gayeleri büyük olduğu için, uzun asırlar berhayat olmuşlardır.

Onun için İstanbul’u fethedebilmişlerdi. Onun için karadan gemileri yü­rütebilmişlerdi. Onun için Halicin üzerine fıçılardan portatif köprüler kura­bilmişlerdi. Onun için geçilmez denen Ayasofya’yı Sultanahmet’le geçebil­mişlerdi. Onların 15. ve 16. Asırdaki projelerini dünya ancak 20 asırda ger­çekleştirebilmişlerdir. Büyük düşünmüşler, büyük işler başarmışlar, mega projeler üretmişler ama bazılarını gerçekleştirmek zamanlarında nasip olma­mıştır.

Gabor Agoston, “Osmanlıda Strateji ve Askerî Güç” isimli nefis ese­rinde bu projelerle ve Osmanlının o gün dünyanın en büyük gücü olduğuyla ilgili çok güzel bilgiler sunmaktadır.(2) 

Osmanlının Mega Projeleri:

Yavuz Sultan Selim, Timur’un dedelerine ve Osmanlıya yaptığını haz­medememiş ve Timur soyundan Hindistan’daki şahın üzerine yürümek iste­miş, Piri Mehmed Paşa yolun çok uzun olduğunu dile getirince, o büyük sultan bugünkü Süveyş Kanalının yerini haritada göstererek, Akdenizin Kızıldeniz’e bağlanarak mesafenin kısaltılmasını düşünmüş ama ömrü vefa etmemiştir.(3)

Yavuz bu projeleri ile sâdece târihi bir intikam peşinde koşmamış, başta Por­tekizliler olmak üzere Avrupalıların Asya’ya yerleşmelerine, güçlenmelerine ve Müslüman devletleri tehdit etmelerine mâni olmak istemiştir. Nitekim Os­manlının zayıflamasından sonra Asya’daki bütün Müslüman devletler Batılı­ların sömürgesi olmuşlardır. 

Kanûnî döneminde Karadenizi Hazar denizine, Akdenizi Kızıldeniz’e, Volga nehrini Don nehrine bağlayacak, İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadenize bağlantı kurularak alternatif bir boğaz açma plan ve projeleri (ta o zamanlar) çizilir ama maalesef çeşitli sebeplerden dolayı gerçekleştirilemez.(4)

 Bu mega (dev) projelerle Osmanlı donanmasının bir bölümünü Hazar denizine atlatıp hem Rusya hem de İran gibi iki ezelî düş­manının belini kırmak istemiş ama bütün dünya onların üzerine çullandığı için maalesef bu teşebbüsler akim kalmıştır. Bugün ABD’nin Afganistan’a yerle­şip iki büyük düşmanı Rusya ve Çin’e gözdağı verdiği gibi.

Osmanlının içtimai yapısı üzerine mütehassıs olan ABD Erlanyen Üni­versitesi Profesörü Hutterroht' a talebelerinin "Os­manlı bu mütevâzı Topkapı sarayından dünyayı 4 asır nasıl yönetti?" diye sormaları üzerine: "Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin’in sosyal yapısı üzerine yaptığım araş­tırmalarda öyle kayıtlara rastladım ki, hayret etmemek mümkün değil. Üç yıl sonra yapılacak bir savaşın bütün planlarının detaylı bir şe­kilde yapıldığını, hattâ ordu bir köyden geçerken yiyeceği hoşa­fın üzümünün bile nerden alına­cağının planlandığını görmek, herhalde devlet olarak insanlığın en muhteşem şâhikasıdır" demiştir.(5)

Osmanlıların köylerle ilgili tuttuğu defter ve kayıt­lar, köyden şehre göç projeleri ve koydukları usuller, bugün bile dünyayı hay­retler içinde bırakmaktadır.(6) 

Avrupa devletleri fakir halktan topladıkları vergileri kendi zevk ve sefa mekânları olan şatolara, saraylara ve malikanelere harcadıkları halde, Osmanlı taş işçilik maharetini câmilerde yani halkın ibâdet mahallerinde göstermiş, bugün görenleri teshir edip hayran bırakan, Sultanahmet, Selimiye, Süleyma­niye gibi câmiler yapmışlardır.

O kadar planlı, projeli, tedbirli ve ileriye dö­nük eserler yapmışlar ki; günümüzde yapılanlar 6 sene geçmeden tamiratına başlandığı halde, depremlerde yıkıldıkları halde, dedelerimizin eserleri 600 sene geçmesine rağmen dimdik ayakta kalmakta ve deforme olmamaktadır. Suraıya Faroqhı, bu Osmanlı câmilerinin çok ince plan ve projeler neticesi önceden maketlerinin de yapılarak yapımına başlandığı, ince detaylarına va­rıncaya kadar önceden hesap kitap işinin tespit edildiğini kaydeder.(7) 

Dipnotlar:

1- Zafer Dergisi, Ocak 2014 sayı 445, s. 13.

2- Gabor Agoston, “Osmanlıda Strateji ve Askeri Güç”, Timaş Yay. İst. 2012, s. 53.

3- Sâmiha Ayverdi, “Ebabil Kuşları”, Kubbealtı Yay. İst. 2010, s. 67. 

4- N. Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünceler”, Ötük.Yay. Ank.1997, s. 242; Ahmed Şemşirgil, “Kayı-5”, Timaş Yay. İst. 2013, s. 104. 

5- Z. Gazetesi 14. 07. 1992.

6- İbrahim Refik, “Köklerden Göklere”, Albatros Yay. 2001, s. 87.

7- Suraıya Faroqhı, “Osmanlı Kültürü ve Gündelik yaşam”, Târih Vakfı yay. İst. 2005, s. 157.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.