Konya
23 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.89
  • ALTIN
    2435.4
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66919.82$

OSMANLIDA NİZÂM-I ÂLEM MESELESİ (4)

02 Ağustos 2018, Perşembe 08:05

İslâm’dan Önceki Türklerde Hânedan içi öldürme olayının ilkine Oğuz Kağan Destanında rastlanır. Destanda Oğuz Kağan babası Kara Han ve am­caları Kür Han ve Kuz Han’ı saltanat mücâdelesinde öldürdüğü geniş geniş anlatılır.(1) Büyük Hun İmparatoru Mete Han da küçük kardeşini ve üvey annesini yine saltanat mücâdelesinde öldürtmüştür. Büyük Selçuklu Hakanı Tuğrul Bey, isyan eden İbrahim Yinal ve yeğenleri Ahmed ve Mehmed’i idam ettirmiştir.

Çünkü: Gerek İslâm öncesi, gerek İslâm sonrası Türk an’anesine göre Devlet; hânedan üyelerinin müşterek malı sayılırdı. Hanlar ve Hakanlar Allah’ın seçtiği ve devleti kendilerine emânet ettiği mübârek kişiler kabul edilir, yaptıkları işlerinde Cenâb-ı Hakkın iradesiyle ve Hakanın eliyle tecelli ettiğine inanılırdı.(2) Bu anlayış gereği eski Türklerde ve onların torunları olan Osmanlılarda öldürülmesi zarûrî bile olsa hânedan mensuplarının kanları kutsaldır ve akıtılması doğru değildir, bu sebeple infâz yay kirişleri ile boğu­larak yapılmıştır.

Târihte Türkler irili ufaklı 100 den fazla devlet kurmuşlardır. Fakat Türk devletlerinde “Ülüş” sistemi vardır ve Han ölünce devlet erkek evlatları ara­sında üleştirilir (bölüştürülür.)(3) İslâm öncesi ve sonrası çoğu zaman Türk Devletleri çok büyük toprak parçalarına sahip olmalarına rağmen, bu “Ülüş” sistemi neticesi küçük parçalara ayrılmış ve neticede başkalarına yem olup silinip gitmişlerdir. Meselâ: Sultan Melikşah’ın vefatından sonra devlet 4 parçaya ayrılıp 4 oğluna dağıtılmıştır.(4)

Meselâ Büyük Selçuklu Devleti Çin hududundan Akdenize kadar büyük bir devlet olmasına rağmen, kısa zamanda yok olup gitmiştir. Onların devamı durumunda olan Anadolu Selçuklu Devleti de aynı akıbete uğramış meselâ Sultan 2. Kılıçaslan 1188 de eski Türk telakkisine binaen ülkesini 11 oğlu arasında bölüştürmüş, şehzâdeler arasında çıkan kavga ve sürtüşmelerde on binlerce Müslüman Türk evladı heder olmuş ve bu üleşmeden sonra 50 yıl geçmeden Anadolu Selçuklu Devleti de târihin derinliklerinde kaybolup git­miştir.

Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devletlerinin kısa zamanda târih sahnesinden silinip gitmesini merhum Nevzat Kösoğlu, Osmanlı gibi devletin bölünmezliği ilkesini hakkıyla uygulayamadıkları ve devleti evlatları arasında bölüştürüp küçültmelerine bağlar.(5) Çin’de 14. Yüzyılda 1000 den fazla, 15 yüzyılda 500 den fazla devlet vardır.(6) Bütün bu devletler hiçbir varlık ifâde etmez ve Türklerin korkusundan 3000 km. uzunluğundaki Çin Seddi’ni yap­mışlardır. Ama bugün Çin tek bir devlet ve tek bir güç olduğu için ABD kadar teknoloji ve askerî güç sâhibi olmamakla beraber bugün ona kafa tutan tek devlettir. Çünkü birlikten kuvvet doğmaktadır.

Aslı Türk olmamakla beraber Cengiz Han bile dünyanın en büyük impa­ratorluklarından birini kurmuş, 65 yıl yaşamış, 30 milyon insan öldürtmüş, 1227 de ölmüş ve ölümünden 30 yıl sonra 1257 de devleti “Ülüş” sistemi neticesi dağılmış gitmiştir.(7)

Ankara Savaşı ve Nizâm-ı Âlem:

Timur Asya’dan çıkıp batıya doğru bütün devletleri yı­karak, yakarak, akla hayale gelmeyecek zülüm ve katliamlar yaparak ilerlemiş, önünden kaçıp Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıd’a iltica eden devlet yöneticile­rinin de iade­sini iste­miştir. Bunu kabul etmeyen Yıldı­rımla arası bozulmuştur. Sivas’ı muhâsara etmiş, tes­lim olursanız kanınızı dökmeye­ceğim diye söz verme­sine rağmen, 4 binden fazla askeri: “ben size kanınızı dök­meyeceğim dedim yine de dökmüyo­rum, sözümde duruyorum”  diyerek diri diri toprağa göm­dürmüştür.

Bilahare Ankara Çubuk ovasında Timur ve Yıldı­rım or­duları 1402 yılında karşılaşmış, Osmanlı ordusu içindeki Kara Tatarların ve bazı gurupların, Ti­mur tara­fına geçme­leri, Yıldırımın oğulları Mehmed ve Süley­man Çelebilerin, Vezîri-i Azam Çandarlı Ali Paşa’nın da ric’ate mecbur ol­maları neticesi, Os­manlı ordusu yenilmiş, kaçmasını tavsiye edenlerin sözlerine bak­mayan kah­raman sultan Yıldırım Beyazıd, tek başına savaşırken atından düşüp esir ol­muştur.

Bu olaydan sonra Osmanlının idâresi altına aldığı bütün beylikler başta Karaman oğulları olmak üzere tekrar istik­lâllerini ilân etmişler, Yıldırımın kurduğu millî birlik binası yıkılmıştır. Hem bu beylikler, hem de Yıldı­rımın altı oğlu saltanat kavgasına başladıkları için, Osmanlı diyârında (Rumeli’de dâhil olmak üzere) bir anarşi başlamış, Balkan­larda birçok yerler elden çık­mış, dirlik ve düzen bozul­muş, Târihî tabirle “Fetret Devri”  başlamıştır.

Dipnotlar:

1- Süleyman Beyoğlu, Târih Ve Düşünce Dergisi, Temmuz 2000, sayı 9, s. 10.

2- Ahmed Şimşirgil, Târih Ve Düşünce Dregisi, Temmuz 2000, sayı 9, s. 17.

3- Abdülkadir Özcan, Derin Târih Dergisi sayı 22, s. 79.

4- Ahmed Nezihi Turan (Editör), “Târih El Kitabı”, Grafiker Yayıncılık, Ank. 206, s. 27.

5-N.Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünceler”,Ötük.Yay.Ank.1997,s.269. 

6- Jared Diamond, “Tüfek, Mikrop ve Çelik”, TÜBİTAK Yay. 21. Baskı, Ank. 2010, s. 544.  

7- Claude Farrere, “Türklerin Mânevî Gücü”, Tercüman 1001 Temel Eser Yay. s. 190.

 

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.