Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63525.125$

OSMANLI?DA DEVŞİRMELER, DÖNMELER (4)

01 Temmuz 2017, Cumartesi 08:45

Osmanlı düşmanı Batılılar bunu İslâm’a ve insan haklarına da aykırı gösterirler ve Osmanlıyı târihte eşi ve menendi görülmemiş bir haksızlık yapmakla suçlarlar.

Bugünün kafasıyla düşünür ve değerlendirilirse haklılık payları olabilir. Fakat yukarıda da izah edildiği şekliyle târihî olaylar cereyan ettiği dönemin şartlarına göre değerlendirilmeli, aksi takdirde gerçekler ortaya çıkmaz iftiralar ve yanılgılar olur.

O dönemdeki savaşları, Haçlı Seferlerini göz önüne alalım. Geçtikleri yerlerdeki bütün Yahûdi ve Müslüman halkı kılıçtan geçiren, kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk demeyen on binlerce insanı, masum sivilleri kıtır kıtır doğrayan, hattâ kendi târihçilerinin yazdıklarına göre Türk çocuklarını pişirip etlerini yiyen,(1) yaptıkları zulüm, katliam, soykırım ve işkencelerle şeytanı bile hayrette bırakan, Mukaddes belde Kudüs’ü aldıklarında istisnasız bütün Müslüman ve Yahûdileri katleden Batılıların yaptığı Haçlı Seferlerini tefekkür ve tezekkür ettiğimizde, dedelerimiz yaptıkları, haklı bile olmasa hafifletici nedenlerinin olduğu ortaya çıkar.

Çünkü onlar öldürmüyor, kesmiyor, katletmiyor, gönüllü alıyor, yetiştiriyor, kendine hizmet ettiriyor, tıpkı bugün Batı ve ABD’lilerin yaptığı gibi. Üstelik o dönemlerde Avrupa’da da Lejyonerler denen paralı askerler istihdam edilmiştir.

Batı; “Hıristiyan çocuklarını zorla topladı, beyinlerini yıkadı ve kendi milletine ve toprağına karşı savaştırdı” diye Osmanlıyı tenkit ederken, kendi çocuklarına karşı devşirme usulünden daha gaddar, daha acımasız ve insafsız tutum içinde olan eski Sparta Kavmini göklere çıkarıyor ve koskoca Pers im­paratorluk ordusunu 300 kişiye yendiriyor, filmlerini çevirip bütün dünyaya seyrettirerek onları hâşâ tanrılaştırıyor, Haçlı ırkçılığını ve fanatizmini tezahür ettiriyor. Bizim Cüneyt Arkının filmlerini aşırı mübalağalı ve gerçek dışı diye Avrupa’ya girişini yasaklarken, Spartalılar Filmi Avrupa’da aylarca kapalı gişe oynuyor. Avrupalı bu!..

Sparta (Yunan) toplumunda doğan her çocuk bir komisyona muayene et­tiriliyor, zayıf ve özürlü ise Taygetos dağından aşağı atılıp derhal öldürülüyor. Sağlam ise 7 yaşında annesinden zorla alınıyor ve Agalaia denen kamplara götürülüyor. 20 yaşına kadar burada her türlü zorluklarla mücâdele edebilecek kabiliyet ve kapasitede yetiştiriliyor. Aç bırakmak, hırsızlık yapıp yaşamını devam ettirmek, yemek seçmemek, hayat şartlarına karşı koymak, 12 yaşın­dan sonra bir pelerinden başka yaz kış bir şey giymemek, her türlü zorluğa alışmak ve 20 yaşına gelince orduya katılmak gibi mecburiyetleri vardır.

Ev­lilik müessesesi yok gibidir ve sâdece nesil çoğaltmak için kamplardan kaça­maklar câizdir. Bunun için kamplar homoseksüellerin vatanları olmuştur. Bu maksatla kamplardan çıkan güçlü askerler istedikleri kadın ve kızla birleşme hakkına sahiptirler. Güçlü nesillerin yetişmesi için aileler buna karşı çıkma­dıkları gibi, bilakis kendileri için şeref addederler.(2)

Hâlbuki Osmanlı böyle acımasız, ırkçı ve gaddar davranmamıştır. Topla­dığı bu Hıristiyan çocuklarını bazı zamanlarda Türklerin bile alınmadığı(3) Enderun yani bugünün tabiriyle fakülte üstü özel kariyer yaptıran okullarda okutmuş, en iyi şekilde yetiştirmiş, Batının bile yeni yeni tatbik ettiği usulle kabiliyetlerine göre ayırmış, özel yetenek ve mahir olduğu sahada değerlen­dirmiş, kısa zamanda temayüz etmelerini sağlamış ve tâbir câizse devleti on­lara teslim etmiştir.

Bunlar yalnız pâdişah olamamışlar, başka türlü en yüksek mevki ve makamlara gelmişler, asırlarca Osmanlıyı onlar idâre etmişlerdir.(4) 624 senelik Osmanlı târihi boyunca görev yapan 215 Sadrâzamdan yalnız 78’inin Türk asıllı kalan 137’sinin devşirme ve dönme olduğunu söylersek her halde sözlerimiz daha iyi anlaşılır.(5) Sâdece Arnavut Milletinden 33 Sadrâzam çıkmıştır.(6)

Son zamanlarda bile Osmanlı bu dönme ve devşirme idârecilerden kur­tulamadığı, üst düzey devlet memurlarının hep bunlardan olduğu için Şâir Eşref şöyle tenkit etmiştir:

Agop paşayı lütfet pâdişahım sadr-ı a’zam yap

Denînin peyrev-i ikbâli varsın bir denî olsun

Sadaret mührünü memnû’ ise vermek Müslüman’a

Yahûdiden usandık bir zaman da Ermeni olsun(7)

Dipnotlar:

1-Fuçk Brentano, a. g. e. s, 24, 76. Bartolome de Las Casas, a. g. e. s. 62, 70.

2-Önder Kaya, “Avrupa Târihi”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 25.

3-Aydın Taneri, “Türk Devlet Geleneği”, MEB Yay. İst.1997, s. 149.

4-Hester Donaldson Jenkins, “Pargalı İbrahim Paşa (Makbul-Maktül İbrahim Paşa)”, Yeditepe Yay. Çev: Nilüfer Epçeli, İst. 2011, s. 77.

5-Târih ve Medeniyet Dergisi, İhlâs Yayınları. Sayı, 36, s. 45. 

6-Derin Târih Dergisi, Ocak 2014,  sayı 22, s. 96.

7-Hilmi Yücebaş, “Şâir Eşref Bütün Şiirler ve Hatıraları”, İst. 1978, s. 70. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.