Konya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2281.2
  • BIST
    9006.66
  • BTC
    70697.19$

Orucun hikmet ve faydaları

28 Haziran 2015, Pazar 00:00

         Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri de “el-hakîm”dir. Yani Allah hikmet sahibidir. Her konuda her şeyi yerli yerinde yapar. Yaptıklarında bir eksiklik ve kusur görülmez. Onun emir ve yasaklarında insanlar için hikmetler vardır.

            Cenab-ı Hakk’ın “yapın” ve “yapmayın” şeklindeki bütün emir ve yasaklarında, dünya ve âhirete ait bir çok hikmetler bulunmaktadır. Ancak bu hikmet ve maslahatların bir kısmı açık iken bir kısmı düşünmekle bulunur. Bazılarındaki hikmet, düşünmekle de tamamen bilinemez. Bununla beraber, hikmeti bizce belli olsun veya olmasın, ibâdetleri sırf Allah emir buyurduğu için yerine getirmek durumundayız.

            İşte, Allah’ın her emrinde olduğu gibi oruç ibâdetinde de bir çok hikmetler, bizim için maddi ve mânevi pek çok faydalar vardır. Biz müslümanlar, orucu Allah rızası için tutmakla beraber, bize sağladığı faydaları da bilmeye ve değerlendirmeye çalışırız. Orucun psikolojik, sosyolojik, sağlık vb. açıdan pek çok hikmetleri ve faydaları vardır.

            İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bir insan, varlığını meydana getiren bu iki unsurdan biri lehine veya aleyhine dengeyi bozacak olursa, mutlaka huzursuz olacak ve bu rahatsızlığı daima hissedecektir. Oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibâdettir. İnsan iradesini güçlendiren faktörlerin başında oruç, önemli bir yer işgal eder. Başka zamanlarda bir saat dahi sigarayı bırakamayan sigara tiryakilerinin, Ramazanda oruç müddetince sigara içmeden durmaları, orucun insan iradesini ne derece güçlendirdiğinin en güzel örneğidir. İrade zayıflığının insanı suça ve hataya ittiği de bir gerçektir. İşte oruç, iradeyi kuvvetlendirmek için en güzel egzersizdir.

            Oruç bir esaretten kurtulma temrini, insanı hükmü altında tutan alışkanlıklar ve âdî ihtiyaçlara karşı bir başkaldırma provasıdır. Alışkanlıkların, yeme-içme gibi faydalısı; kumar, içki gibi zararlıları vardır. Her iki çeşidiyle alışkanlıkların mahkûmu olmak, gerektiğinde onlara karşı duramamak eksikliktir, irâde zayıflığına delâlet eder, tavizlere sebep olur. Sabahtan akşama kadar iradesiyle aç ve susuz duran, şehvetini dizginleyen insan, en hayatî alışkanlık ve ihtiyaçlarının da esâretinden kurtulmuş demektir, gerektiğinde bunlardan fedâkârlık edebilecektir.

            Orucun heyecan ve korkulara, sinir ve şuur bozukluklarına karşı büyük ve müsbet etkileri olmakta, özellikle sert ve ağır ruhî bunalımlara karşı sinirlerin dayanma gücünü artırıcı etkisi bulunmaktadır. Böylece oruç, bir taraftan insanı ruhen ve fikren rahatlatırken, diğer taraftan da gurur ve kibir diktatörlüğünü yıkarak zararsız hale getirir, insanın ruhî ve mânevi hayatını dengeler.

            Oruç, insanı iç dünyasına döndürmektedir. İnsan, kendi düşünce ve davranışlarını ince ince tetkik etmektedir. Aşırı ve huzuru bozan ne varsa onu terk etmektedir. Bu iç dünyada geçmişle hesaplaşma vardır. İyi olarak neler yapılmıştır, iyi olmayan neler vardır? Oruçlu kimse iyi olanı, kendisini ve etrafını huzura kavuşturacak olanı yapar.

            Oruç insanın Allah’a itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibâdettir. Oruç, Allah’ın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedenî arzuları yenmek ve nefsî baskılara tahammül etmek demektir. Orucun esas gayesi, insanlara nefsî ve bedeni arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece âhirette takdir olunan nimetlere onları ulaştırmaktır.

            İslâm’ın beş temel esasından biri olan orucun, nefsin terbiye ve ıslâhında büyük rolü olduğu bir gerçektir. Böylece oruç ibâdeti, kötülüklerin önlenmesinde önemli bir faktör olmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (sav), bir hadislerinde bu gerçeği şöyle dile getirir: “Oruç bir kalkandır”([1]) Bu hadiste de belirtildiği gibi oruç müslümanı dünyada günah işlemekten, âhirette cehennem ateşinden koruyan bir vasıtadır. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün yayınladığı “Adalet İstatistikleri” incelendiği zaman, Ceza Kanunu Kurallarının ihlâl edilişi, suçların işleniliş miktarı, Ramazan aylarıyla diğer aylarda büyük farklılıklar göstermektedir. İşlenilen suç miktarı Ramazan ayında bâriz bir şekilde azalmaktadır.([2])

Dipnotlar:

1- Buhârî, Savm, 2

2- Bkz. adalet İstatistikleri, D.İ.E. Yayını, 1967

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.