Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63835.612$

Örf ve Adetleri Kaynaştıran Düşünce Sistemi: Ahilik (3)

28 Kasım 2019, Perşembe 09:03

Ahiliğin asıl amacı, insanların dünya ve âhirette huzur içinde olmalarını sağlamaktır. Bu anlayış, ahilerin dünya için âhiretini veya âhiret için dünyasını terk etmeyen dengeli bir hayat anlayışı geliştirmelerini sağlamıştır.

Ahiler çatışmacı değil, dayanışmacı bir ruh yapısına sahiptirler. Zengin ile fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, millet ile devlet, kısaca toplumun bütün fert ve kurumları arasında iyi münasebetler kurarak herkesin huzur içinde yaşamasını sağlamak, Ahi Birliklerinin başta gelen amacıdır.

Toplumda çeşitli statülerin ortaya çıkmasını; bazı insanların zengin, bazılarının da fakir olmasını ahilik normal karşılar. Ancak güçlünün zayıfı ezmesine veya bir kimsenin haksız kazanç sağlamasına ahilik şiddetle karşıdır.(1)

Ahilikte toplum bir bütün olarak kabul edilir. İnsanlar, mesleklerine, renklerine, mevkilerine ve servetlerine göre ayrılmazlar. Her fert toplumun bir parçası olarak görülür. Bir insanın rahatsızlığı kademeli olarak bütün toplumu etkiler. Komşusu aç iken tok yatanın, ağır bir dille suçlandığı bu düşünce sisteminde, sınıflı bir toplum yapısı kesinlikle reddedilmiştir.

Bu sebeple "dayanışmacı" bir toplum yapısı benimsenmiştir. Teşkilât yalnız üyelerini değil, toplumun bütün fertlerini düşünmek ve yapısını buna göre ayarlamak zorundadır. Nitekim bir ahinin kazancının geçiminden arta kalanın bütünüyle muhtaçlara yardımda kullanılması, ahlâk kaidesi haline getirilmiştir. Bu birliklerde "can ve mal beraberliği” olarak ifade edilen dayanışma duygusunun son derece ileriye götürüldüğü görülmektedir. Öyle ki; bu dayanışmayı bozacağı endişesiyle sermaye artırımı ve aşırı kazanç arzusu bile kesinlikle engellenmiştir.

Selçuklular ve Beylikler döneminde devletin denetimi dışında faaliyetlerini devam ettiren Ahi Birlikleri, geliştirdikleri dayanışma modeli ile toplumda sosyal adalet ve huzur sağlamayı gaye edinmişlerdi. Bu anlayış içinde dayanışma, yalnız meslek mensupları arasında değil, toplumun bütünlüğü içinde ele alınmaktaydı.

Herkesin çalışmasını istemek, işsize iş bulmak, herkesi bir meslek sahibi yapmak, yoksul ve sakatlara yardım etmek aslında bir devlet görevidir. Ama bu görevler Ahî Birliklerince yapılmaktaydı ve bu görevleri yapmaları için onları zorlayan kendi ahlâk ve mesuliyet anlayışları dışında hiç bir kuvvet yoktu.

Ayrıca, devletin denetimi dışında faaliyetlerini devam ettirmelerine rağmen her zaman sosyal adalet ve huzurun sağlanması hususunda, bütün gayretlerini gösteren ordunun ihtiyacı olduğu zaman lâzım olan vasıflı işgücünü temin ederek onun emrine veren Ahi Birliklerinin bu faaliyetleri, Türk toplumundaki gönüllülüğe bağlı Devlet-Millet işbirliğine açık bir örnek teşkil eder.

Ahi Birliklerinin Ahlak Eğitimi:

Ahi Birlikleri, mensuplarının daha iyi yaşamasını mesleğini daha iyi yaparak geliştirmesini sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda belki bundan da daha büyük bir dikkat ve önemle üyelerinin terbiyesi, fazileti, doğruluğu, inançlarının geliştirilmesi gibi manevî konular üzerinde de duruluyordu. Birçok yabancı yazarın dikkatini çeken ve takdirlerini toplayan Türk esnafı, güzel ahlâk prensiplerini bu kurumlarda öğrenirler ve hayatlarında uygularlardı. Ahi Birliklerince taviz verilmeden uygulanan ahlâk kaidelerine uymayanlar cezalandırılırdı.

Ahilik ahlâkını meydana getiren kaideler, açık ve kapalı, dışa ve içe ait olmak üzere sınıflandırılabilir:

Kapalı ve İçe Ait Olan Emirler Şunlardır:

- Şalvar ile ilgili emir,

- Mide ile ilgili emir,

- Dil ile ilgili emir, 

- Kulak ve göz ile ilgili emir,

- El ve ayakla ilgili emir,

- Hırs ile ilgili emir.

Şalvar ile ilgili emir, gayr-i meşru ilişkilerden sakınmayı; mide ile ilgili emir, yasaklanmış yiyecek ve içeceklerden sakınmayı; dil ile ilgili emir, dedikodudan, boş lâftan, iftira ve gıybetten sakınmayı; göz ve kulakla ilgili emir, görülmemesi ve duyulmaması gereken şeyleri görmekten ve duymaktan sakınmayı; el ve ayakla ilgili emir, kötülük etmekten sakınmayı; hırs ile ilgili emir, dünya nimetlerine karşı aşırı tamah etmekten sakınmayı gerektirmektedir.

Bu emirler, ülkemizde "eline, beline, diline hâkim ol" şeklinde özetlenerek bir deyim halinde kullanılmaktadır.

Dipnot:

1-EKİNCİ; a.g.e., s. 22-23.                                                                                                                                                           

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.