Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.52
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2419.3
  • BIST
    9669.67
  • BTC
    66602.83$

ONUR ? ŞEREF-2

11 Nisan 2015, Cumartesi 00:00

Külahın sat lâkin yine yokuncul olma namerde

Cihanda kelle sağ olsun külah eksik değil merde

                                        Sultan  III.Ahmet

Ne dünyadan sefa bulduk, ne ehlinden recamız var

Ne dergâh-ı Hüdadan maada bir ilticamız var    

                                                                 Nef’î

Ali Rıza Paşa Manastır Valisidir. Ruslarla aramızda son de­rece bozuktur. Baklan Savaşı arifesindeki günlerde Nöbet bek­leyen Halim Onbaşının önün­den Rus konsolosu geçer. Onbaşı selama durmamış, buna sinirlenen konsolos üzerine yürür ve kırbaçla vurmaya başlar, onbaşı da çeker silahını konsolosu vurur. Osmanlının zor günleri olduğu için onbaşı divan-ı harbe verilir. “Tanı­yamadım” de de kurtul diye akıl verenlere itibar etmez, yalan söylemez; “devletime ve milletime bu kadar zul­meden Moskof’un temsilcisine bile bile selâm vermedim der.”

 Ama onun gösterdiği şecaat ve celadeti devlet temsil­cileri göste­remez ve onbaşı idam edilir.([1])

Yıl 1924. Kars’ta deprem olur. Atatürk oraları denetlemeye gider. Bazı eksiklikler görmüş ve akşam yeme­ğinde,  devlet ricalinin önünde Vali İbrahim Etem Aykut’u eleştirir. Vali söz ister ve şöyle der: “Bir kurtarıcımız,  bir dev­let başkanımız ola­rak size saygım sonsuzdur. Ama ben burada devleti temsil edi­yorum.  İmkân­sızlıklardan do­ğan bazı eksiklerim,  hatalarım olabilir ama emrim altındaki insanlar önünde beni böyle tenkit edip küçük düşüremezsiniz. Edecekseniz görevden alın on­dan sonra edin...” der.

Bu arada Vali Bey’in hanımı Hacer Hanım da: “Aferin Etem.  Çamaşırcılık yapar geçimimizi yine temin ede­rim. Alırlarsa alsın­lar” ([2]) der.

Atatürk memnun olur. Bu onurlu ve devlet onurunu düşü­nen insanları gö­revden almaz,  bilâkis daha sonra devletin daha üst kademelerinde onları de­ğerlendirir.

Efe geçinen, efelik taslayan, cahil ve bağnaz birisi varmış. Kendisi çalış­maz, ev işini, dağ işini, bağ işini hanıma yaptırır­mış. Bir gün hanım tedirgin vaziyette gelmiş, Efe! Sebebini sormuş, kadıncağız; “ne olacak, eşkıyalar geldi, kimin hanımı olduğumu sordular, söyleyince, öldürmediler ama namu­suma el uzattılar” deyince beriki şerefsiz; “eh hanım ben sana her zaman söy­lerdim de inanmazdın, efeliğin de bir şerefi var diye, gördün mü bak seni öl­dürmemişler!..” demiş.

 

Dipnotlar:

1- A.Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-1”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 1, s. 313

2- Hasan Pulur,  Milliyet Gazetesi, 13. 02. 2000.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.