Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63787.307$

Onlar çocuk

13 Nisan 2018, Cuma 08:21

Birkaç gün önce gazetemizde bir haber yayınlanmıştı, ‘Ölüme meydan okuyorlar’ diye…

Kırmızı ışıkta mendil satan Suriyeli çocukların haberi…

Çocuk dediysek harbi çocuk, okul çağında belki o kadar bile olmayan yaştaki çocukların ölümle dansını yazmıştık haberde…

Muhabir arkadaşım hafta sonu araçta giderken önünde yolun ortasında duran araçtaki sürücüye zorla mendil satmaya çalışan çocuğu fotoğraflamış…

Çektiği fotoğrafın ardından çocuk kendi araçlarına da gelerek mendil satmaya çalışmış mendil almayacaklarını söylediklerinde ise çocuk bir liranız var mı diye para istemiş ama vermemişler…

Vermemişlerde içleri de cız etmiş…

Fotoğrafla birlikte yaşadığı olayı anlatırken, ‘Abi bunlarla ilgili ne yapacağız, devlet ne yapacak birilerinin bir şeyler yapması lazım… Bu çocuklar böyle yetişirse büyüdüklerinde çalışmak yerine kolay yoldan para kazanma derdinde olacaklar, belki gaspçı, belki hırsız, belki de katil olacaklar. Birşeyler yapmalıyız’ dedi…

Daha öncesinde de böyle bir haber yapmak istediğini söylemişti ve birkaç dernek ismi vermiştim git görüş diye ama ya işleri varmış yada konuşmak istemiyorlar, ha bir tanesi de, ‘onlar Suriyeli yapacağımız bir şey yok’ demiş…

O gün öylece kalmıştı konu…

Hafta sonu ise yaşadığı olaydan çocuğun ısrarla para istemesinden etkilenmiş bizde kimseyi konuşturmadan kendimiz yapalım haberi dedik ve yaptık…

Eğrisi, doğrusu, yanlışı ile bu çocuklar bizim çocuklarımız…

Suriyeli bile olsa çocuk çocuktur mantığıyla bakılmalı diye düşünüyorum…

Onlar çocuk, onların etnik kimliği, kökeni, mezhebi, dini olmaz…

Onlar çocuk, onlar dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın çocuk…

Onlar çocuk, onların okula gitmeleri, ders yapmaları, ödev hazırlamaları geri kalan vakitlerde ise bol bol çocukluk yapmaları, yaramaz olmaları, oyuncaklarını kırmaları, üstlerini başlarını oyun oynamaktan batırmaları gerekmez mi?

Onlar çocuk, onların üzerinden para kazanmak, onları zorla çalıştırmak, onların canlarını hiçe saymak nasıl bir ebeveynlik… Bu çocukların anneleri, babaları nasıl bir aile…

Sosyal medyada geçtiğimiz ay ne kadar büyük bir olay olmuştu Aydın’da çocuğuna içirdiği biranın fotoğraflarını çekerek paylaşan baba ve devlet duruma el koydu ve çocuğu babasının elinden aldı…

Buda bir istismardı çünkü…

Ama küçücük çocukları zorla çalıştırmak, sokaklarda ölümle burun buruna yaşamaya mahkum etmekte bir nevi istismar değil mi?

Bu konuyla alakalı devletimizin yapacağı hiçbir şey, söyleyeceği birkaç kelam yok mu?

Dün ajanslara bir haber düştü…

2016 yılında Meram’da yaşanan kabus gibi bir olayın mahkemesinin sonuçlanması ile ilgili bir haber…

Aralarında husumet bulunan iki araç birbirini kovalarken bir tanesinin diğerine arkadan çarpması ve bu çarpmanın etkisiyle savrulan otomobilin yol kenarında mendil satan 3 çocuğu ezmesiyle ilgili mahkemenin haberi…

10 ve 6 yaşındaki iki kardeşin feci şekilde can verdiği ve 8 yaşındaki diğer kardeşin ise yaralı olarak kurtulduğu olayda 2 kişiye toplamda 53 yıl 4’er ay hapis cezası verilmiş…

Bira içirdiği için çocukları ailesinden alan devlet, çocuklarını ölümüne çalıştıran ailelere neden ses çıkarmaz ki?

‘Eee ailenin durumu yok, mecbur ne yapsın’ diyemez kimse kusura bakmasın…

Eğer ailenin gerçekten durumu yok ise zaten her türlü yardım yapılıyor…

Maddi, manevi her türlü yardım ulaşıyor ailenin eline…

Hatta bırakın devleti, yerel halk bile durum olmayan aileye her türlü yardımı yapıyor…

Misal Konya’da 3-5 kişi ile başlayan ve onbinlere ulaşan ‘Hayra Koşanlar’ var… Konya’da yetişmediği, ulaşmadığı mahalle, sokak kalmadı neredeyse…

Bunun gibi daha bir sürü örnek var.

Ama bir aile, bu ha Türk ha Afgan, ha Suriyeli hiç fark etmiyor çocuğunu ölümü pahasına vızır vızır geçen araçların arasına 3 kuruş için salıyorsa o çocuğu hak etmiyorlar demektir…

‘Eee devlet mi bakacak bu kadar çocuğa’ diyenleriniz elbette ki olacak…

Tabi ki devlet bakacak, kim bakacak ya başka…

Bu çocuklar bizim geleceğimiz, ülkemizin değil dünyamızın geleceği…

Bu çocukların arasından 21. yüzyılın ‘Adolf Hitler’ini mi, yoksa ‘Albert Einstein’larımı çıkacak bu tamamen bizlerin elinde…

‘Sokak çocuğu’ diye bir tabir olabilir mi?

Olamaz olmamalı ama günümüzde artık sokak çocuğu değil ‘kırmızı ışık çocuğu’ o kadar çok ki?...

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı birkaç gün önce güzel bir açıklama yaptı ‘Sosyal devlet anlayışıyla, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla girilmedik ev, dokunulmadık mazlum ve gerçekten ihtiyaç sahibi insan bırakmamak üzere çalışıyoruz" diye…

Çok güzel bir açıklama ama ben şahsım adına girilmedik ev değil de, ‘girilmeye gerek kalmayan evler’, dokunulmadık mazlum gerçek ihtiyaç sahibi değil de’ mazlum ve ihtiyaç sahibi insanın hiç olmaması en büyük dileğim…

Çok sevdiğim bir oyuncu var Morgan Freeman, geçtiğimiz yıl bir belgesel için Konya’ya da gelmişti…

Onun yürekle dokunması gereken ve birgün gerçekleşmesini dilediğim bir sözüyle bitirmek istiyorum…

‘Afrika'da bir anne çocuğuna, 'tabağını bitir' diye bağırana kadar dünyanın bütün tabaklarını kırmak istiyorum.’

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.