Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2508.3
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64358.01$

OLMAYINCA OLMUYOR

16 Şubat 2019, Cumartesi 08:50

Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Futbolcu yakalanmıştı. Ama karısının cesedi ortada yoktu.
Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi. Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu:
"Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizler de
inanacaksınız.
Neden mi? Bakın, şimdi 1' den 10' a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karsı bu kapıdan içeri girecek... 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10..."
Bütün jüri kapıya döndü. Kimse girmedi içeri. Avukat bir savunma dahisiydi, öldürücü hamlesini
yaptı:
"Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız. İşte
kararı buna göre vermenizi talep ediyorum."

Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde sonuçlandı.
Mahkeme çıkışında avukat, bayan jüri başkanına yaklaştı:
"10' a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız. Neden böyle bir karara imza
attınız?"
"Dogru" dedi jüri başkanı; "Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya bakmıyordu!. ."

Bu kısa alıntıdan da anlaşıldığı gibi bazı bildiğimiz ya da yaptığımız davranışları sadece bizim bildiğimizi ve hatta herkesi bildiğimiz yönde inandıracak pozisyonda olduğumuzdan eminde olsak en ufak bir davranış, mimik gerçekleri orta serebiliyor. Ya da daha klişe bir söz söyleyeyim. Gerçek er ya da geç gün yüzüne çıkıyor.

Bahsettiğim hikaye de avukatın üstün çabası ve müthiş savunması ile futbolcunun suçsuzluğuna tüm salonun inanmaması imkansız gibi gözüküyordu. Fakat suçsuzluğuna futbolcu inanmıyordu ilk başta. Tüm salon kapıdan girme ihtimali olan kadını beklerken futbolcu gelme ihtimali olmadığından o kadar emindi ki kapıya dönüp bakmadı bile. Çünkü öldüğünden emindi. Çünkü katil ta kendisiydi…

Jüri başkanın anlık bir dikkati katili görmesine yetmişti. Bu kadar küçük detayların bu kadar temel sonuçlara ulaştırdığını görünce bizler hayatımız da bu küçük detaylara ne kadar dikkat ediyoruz acaba diye düşünmekten alamadım kendimi. Kendi açımdan söyleyeyim belki de hiç dikkat etmiyorum. Ya da etmiyoruz. Her şeye belirli çemberlerden bakıyoruz. Yada duyup gördüğümüz kadarıyla yönlendiriyoruz kendimizi. Şimdi diyeceksiniz her gün her yerde, her şeyde dedektifçilik mi oynayacağız diye. haklısınız da her an bu şekilde davranamayız. Ama her an tetikte bekleyip körü körüne bir şeylerin içinde de yuvarlanmak anlamsız. Sadece at gözlüklerini çıkarsak ya da çıkarlarımız doğrultusun da hareket etmeyi bıraksak bile doğrunun bizi bir şekilde bulacağına inanıyorum ben. Demem o ki doğrudan peşin hükümlü olmak yerine biraz gözlem biraz empati bize hayli yol aldıracaktır. Günah keçisi seçip asmak kesmek yerine günah keçisinin günahsız olup olmadığına yoğunlaşsak ne keçiler aramızda kalmaya devam eder bir bilseniz…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.